Sermet Atadinç

sermet@canakkaleolay.com

Mücadele içinde öğrenmek

2105
Hafta sonu ÇOMÜ’de işten atılan işçiler ile dayanışma temelinde, ‘taşeron çalışma sistemi’ konulu panele katıldım. Taşeron çalışma sisteminin çeşitli sektörlerdeki uygulamaları ve buna karşı sürdürülecek mücadelenin detayları çok geniş bir şekilde ele alındı. Katılımcıların da katkıları ile konu oldukça zenginleşti. Tüm tartışmaların dışında ÇOMU’de işten atılan bir kadın işçinin konuşması; gerçekleri tüm çıplaklığı ile, bizzat mücadelenin öğrettikleri bazında, yaşanmışlıkların sonuçları temelinde sunması belirleyici bir değerlendirme olarak önemliydi.
 
ÇOMÜ’de işten atılan bir işçi olarak anılmanın bir onur olduğunu belirterek başladığı konuşmasında; mücadele etmenin, örgütlü olmanın,   umutlu olmanın ve bu mücadele sürecinde kazanmış oldukları değerlerin kendilerine yaptığı katkıların önemine yaptığı vurgu ile dimdik ayakta duran işten atılan bir işçi olarak çizdiği profil moralli olmak açısından ders verici nitelikteydi.
 
Bu konuşma, bizzat mücadele içersinde öğrenen yaşamın gerçek kazanımlarının ifadesi idi.
İşçi arkadaşımızın vurguları şöyle idi:
“Bu süreçten onur duyuyoruz.örgütlenmeyi öğrendik,önemli dersler aldık,ihanetleri yaşadığımız gibi örgütlü olmanın gücü ile dayanışmanın getirdiği ruh ile moral bulduk.Her süreçte dimdik ayakta olduk .Sevmenin, saymanın, dostların birbirine saygı göstermesinin önemini kavradık.Her süreçte yanımızda olan sendikamızın bize verdiği güç en önemli desteğimiz idi. ÇOMÜ’de bizimle  dayanışma içersinde olan öğrenci kardeşlerimizin desteklerinin bize kattığı güç çok değerli idi”
 
Bu tespitleri çok önemsiyorum.
Etkinlikte yapılan bir çok konuşma içersinde atılan işçi arkadaşımızın tespitleri sürecin bugünkü boyutunda hepimize yeni sorumluluklar yüklemektedir.
Atılan işçilerin örgütlü olmanın gereğine ve bunun önemine yaptıkları vurgu şimdi onlarla ile dayanışmanın gereğini hisseden bizler içinde son derece önemlidir.
Onlarla dayanışma duygusu içersinde olan bizlerde şimdi onlar gibi birbirimizi sevmesini saymasını öğrenerek bir başlangıç yapmalıyız.
Umutlu olmalıyız.
Süreç devam ediyor.
Atılan işçilerin geri alınmasını sağlayıncaya kadar mücadeleye devam edilmelidir.
 
Bu süreçte yaşanılan bir acımız var.
Bir gazeteci arkadaşımızı taşeron sistemin bir sonucu olarak eşinin işten atılmasının verdiği üzüntü ile tetiklenen bir kalp krizi sonrasında yitirdik.
Bir kez daha yaşadık ki taşeron sistem ölüm demektir.
Taşeron sistem,güvencesizlik demektir, işten atılmak demektir.
Daha dün Esenlerde feci şekilde yanarak yaşamlarını kaybeden 11 işçi, taşeron işçilerdi.
Tuzla Tersanelerinde  bugüne kadar yitirilen 147 işçinin de 144’ ü  taşeronlara bağlı çalışan işçiler idi.
 
Kapitalist sistem,  daha çok kar elde etmek amacıyla;  iş güvenliği maliyetlerini üstlenmemek için taşeron şirketler ile güvencesiz koşullardaki çalışma ilişkilerini sürdürmektedir.
Tüm bu gerçekler karşısında susamayız.
 
Ben bir kez daha özellik ile Çanakkale’deki gazeteci arkadaşlarımıza bir çağrı yapıyorum.
Kaybettiğimiz arkadaşımız taşeron çalışma sistemin bir kurbanı olmuştur.
Bu sistemin ÇOMÜ’de uygulayıcısı da  Rektör Sedat Laçiner`dir.
Bu acıların bir daha yaşanması için, hiçbir kişinin işten atılmalar ile yaşamının, geleceğinin karartılmaması için tepki gösterin, yayınlarınız ile bu konunun önemine dikkat çekin.
Kendi meslektaşımızın yaşadığı bu olay için tavırsız kalan bir basın inandırıcılığını yitirir.
Çanakkale kamuoyu nezdinde onurlu olmak adına ÇOMÜ’de atılan işçilerin mücadelesine destek vermek Çanakkale basınının görevidir.
 
Etkinlikte bir arkadaşımızın önerilerini de sizler ile paylaşmak istiyorum.
Taşeron sistemin bildiğimiz bu gerçeklerinin topluma anlatılması, onlarında desteklerinin oluşturulması amacıyla onları bilgilendirecek araçlar ile bu gerçekleri onlara taşımak için girimler içersinde bulunulması önerisini dikkate almak ve gerekenleri yapmak zorundayız.
Çanakkale kamuoyu bu insanlık düşmanı uygulamalar karşında tepkisini koymalı, Bir bilim kuruluşunun ticari bir şirket gibi, işçilerini vahşi uygulamalar ile mağdur etmesinin önü alınmalıdır.
Yaratılacak kamuoyu son derece önemlidir.
Bu duyarlılık yaratılmalıdır ki; bu uygulamalara meydan verenler Çanakkale sokaklarında dolaşırken yüzleri kızarmalıdır.