turgutcamer@hotmail.com
Değerli okurlarım 16 Nisan 2017 referandumundan bu yana 24 gün geçti, ama hala "evet" ve "hayır" tartışmaların odağında Çünkü sandıkta tercihini yapan seçmen içine sinmeyen seçim hileleriyle karşı karşıya bırakıldı.
Seçmen hiçbir dönemde böylesine bir “Milli irade hırsızlığı görmedi!”
*(26 Nisanda kaleme aldığım “MÜREKKEPSİZ PARMAKLAR!” başlıklı yazımda bazı seçim hilelerine örnekler vermiştim.)
***
Kamuoyuna yansıyan birkaç örneğe daha değinelim:
- AKP için çalışan sandık başkanları seçim sabahı diğer partilerin sandık kurulu üyelerine boş tutanak kağıdı imzalatmaya çalışmışlar!
- AKP oylarının düşük olduğu seçim bölgelerinde üzerinde oynanan, manüple edilen yeni sayım sonuçları bu imzalı tutanaklara değiştirilerek yerleştirilmeye çalışılmış!
- AKP boş oy pusulası getirene para ödemiş! AKP oyu basılı matbu pusulalar hazırlanıp güvendikleri seçmenlere dağıtılmış!
* YSK’nın aldığı skandal “Mühürsüz zarf ve oy pusulaları geçerlidir” kararı hukukun ayaklar altına alındığının kanıtıdır. Böylece YSK ‘Milli İrade Hırsızlığı’na adeta ön ayak olmuştur! Hukukun olmadığı yerde demokrasiden söz edilemez.
Demokrasi tüm halkımız tarafından ne zaman içselleştirilir bilemem ama o vakte kadar özellikle ‘oy hırsızlığının’ önüne geçmek mümkün. Bir tek ölümün çaresi yok… Her derdin sorunun çaresi var.
Nasıl mı?
Şöyle;
- Seçmen kütükleri derhal İçişleri Bakanlığından alınıp yeniden YSK’ya verilip listelerin YSK tarafından yapılması ilk koşul.
- Parmak mürekkebi yeniden konulmalı ikinci koşul.
Siyasi parti temsilcileri YSK merkezinde seçim sonuçlarını anında izleyebiliyorlar. Sandık sonuç tutanakları ile internetten sistemi kontrol ettiğinizde ayni sandık için sonuçlar uyuşuyor olabilir.
Ancak işin püf noktası şu; acaba ülkedeki tüm sandıkların toplamının doğru yapıldığını nasıl kontrol edebiliriz…
Şu hile yöntemi de olasılık dahilinde değil mi?
“Milli İrade Hırsızları” tüm sandıkların oylarını toplarken basit bir matematik formülünü devreye sokup istedikleri oyu eksiltip istedikleri oyu arttıramazlar mı?
*Bu hırsızlığı önlemenin tek yolu HER SANDIK SONUCUNU TEK TEK KONTROL EDEBİLMEKTİR. Bu da üçüncü koşul.
***
Sevgili Çanakkale OLAY okurları yıllar önce Nazım Hikmet tarafından söylendiğine inanılan “Türkiye’de adalet aramak, kerhanede bakire aramaya benzer!..” cümlesi ülkemizin kara bahtı, kör talihi midir yoksa asla bağımsız yargının bulunmamasından mı kaynaklanmaktadır düşündürür…
Ancak gidişat o ki; bir ülkenin yurttaşları adaletsizliğe karşı bu denli duyarsız, kör ve sağır olduğu sürece çok daha zor koşullarda yaşayacağımız günler çok da uzakta değildir.
*Son sözü izninizle İtalyan Rönesans hareketinin önemli figürlerinden Floransalı düşünür Niccolo MACHLAVELLİ’ye söyleterek yazımın finalini yapayım!
“Eğer bir millet, iktidarda bulunan kişilerin alçaklığını, hırsızlığını, yalnızca kendi siyasi görüşünden olduğu için görmezden geliyorsa, o millet erdemini yitirmiştir. Erdemini yitiren millet, bir gün vatanını da yitirmeye mahkumdur..!”