sermet@canakkaleolay.com
Geçen hafta Çanakkale, festival etkinlikleri yanında okuluna sahip çıkan duyarlı Çanakkaleliler ve köylerine sahip çıkan Karadağ köylülerinin eylemleriyle hareketli ve değerli günler yaşadı. Bir Merkez Ortaokulu mezunu olarak okulum üzerinden uygulanan gerici politikalara karşı olmanın, bunu benim gibi duyarlı insanlarla ile paylaşmanın mutluluğunu yaşıyorum. Diğer yandan Karadağ köylülerinin bir bütün olarak köylerine sahip çıkan, geleceklerine sahip çıkan, onurlu karşı duruşları kapitalist sistemin halkı yok sayan uygulamaları karşısında moral kaynağımız olmuş, sistemin sadece kar elde etmek adına her türlü değeri yok sayan uygulamalarına karşı mücadele deneyimine yeni bir halka olarak eklenmiştir. Karadağ köylülerinin mücadelesi Kazdağlarına sahip çıkma adına bir onurdur.
Dünkü gazetemizde Ensar İlyasoğlu’nıun “’Neredeyse bir’ Talibanizm” yazısını okuduktan sonra okulum üzerinden sürdürülmek istenen gerici oyunların eğitim alanındaki hedefleri açısından vahameti daha açık olarak görülmektedir.
Depreme dayanıklı hale getirildikten sonra Mustafa Kemal İlköğretim Okulu ve Bilim ve Sanat Merkezi olarak iki ayrı binada eğitime devam eden Merkez Ortaokulu, tamamen dayatmacı bir şekilde tepeden inme, eğitimin gericileştirilmesi politikaların sonucu olarak Bilim ve Sanat Merkezi, imam hatip ortaokulu olarak tahsis edilmek istenmektedir.
Öncelikle şunu belirtmeliyim ki; bu gerici politikaların uygulayıcılarının çarpıtmalarının önünü alalım.
Bilim Sanat Merkezi’nin imam hatip ortaokuluna dönüştürülmesine karşı çıkanlar imam hatip okuluna karşı çıkmamaktadırlar.
Burada karşı çıkılan; önceliklerini dini eğitimden yana kullanan ve aynı zamanda vatandaşın iradesini yok sayan anlayıştır.
Bölgede Gazi Ortaokulu’nun fiziki kapasitesi yetersizken aynı zamanda bilim ve sanat merkezi, fonksiyonlarını yerine getirecek fiziki koşulları dahi tam olarak sağlayamazken bu ihtiyaçları göz ardı eden 4+4+4 eğitim sisteminin göz bebeği haline getirilen imam hatip okullarını öncelemek bir adaletsizliktir.
İmam hatip okulunun ihtiyacı var ise bunun çözümü; başka okulların ilhak edilmesi şeklindeki adaletsiz bir uygulama olamaz.
Hele mahalle halkının bu dönüşüme, bu denli net bir karşı çıkışı söz konusu iken yapılmak istenen dönüşüm ülkemizin içine girdiği adaletsizlik, eşitsizlik ve dayatmacı politikalar açısından dikkat çekicidir.
Siyasi iktidarın bu dönüştürme politikalarına karşı gün geçtikçe halkımızın tepkileri büyümekte, her geçen gün daha kitlesel niteliğe bürünmektedir.
Bu gelişim geleceğimizi yok etmek isteyen politikalara karşı hepimiz açısından bir güvencedir.
Karadağ köylülerinin mücadelesi de tam bu noktada önem kazanmış olup değerli bir karşı duruştur.
Koskoca bir köy halkının yaşamı savunmak adına, gelecek nesillere sağlıklı bir çevre bırakmak adına anayasada belirlenen haklarına sahip çıkarak gösterdikleri tepkinin, bir mücadele zeminine oturmuş olması dikkate alınmalıdır.
Karadağ köylüleri üzerlerine düşen sorumluğu en iyi şekilde yerine getirmektedirler.
Bizlerde kendilerine destek olma noktasında daha çok enerji sarf etmeliyiz.
Bu şekilde örülecek talepler ve mücadeleler, sonuçta halka rağmen hiçbir şey yapılamayacağını ortaya çıkaracak ve sistemin halka dayattığı her türlü yaptırım bir bir boşa çıkarılacaktır.
Bu bir sosyal gerçekliktir, önüne geçilemez; yeter ki her iki olayda olduğu gibi duyarlılığımızı sürdürelim, irademize sahip çıkalım, dayatmaları kabul etmeyelim, haklarımızın ve taleplerimizin arkasında duralım.