Melo`nun oyunu
Ali ÇİFTÇİ
Çanakkalespor eski kaptanı
Dibe vurduğunda tutunmana gerek kalmaz, sonuçta artık düşecek yerin kalmamıştır. Son derbi maçında, Melo’nun yaptıklarının cezasız kalması ve Çaykur Rizespor Teknik Direktörü Uğur Tütüneker’in isyanını ancak böyle yorumlayabilirim. Türk Futbolu, gerilimin şiddeti açısından en alt seviyeye inmiştir. Daha aşağısı, kumlara gömülüp intihar etmektir.
İnanın, gerilim filmi seyreder gibi maç seyrediyorum. Otuz kırk senesini Türk Futboluna adamış, defalarca milli formayı giymiş, Galatasaray’ın unutulmazları arasına girmiş, Uğur hocanın maçtan sonra yemediği küfür kalmazken, derbi maçını katleden Melo, tribünlerce ayakta alkışlanmıştır. Bu olayı asla Galatasaray seyircisine mal etmiyorum. Çünkü maç seyrederken bazı olayların farkına varılamayabilir. Tribündeki seyirci de, ekran başına geçtiğinde gördüğü inanılmaz tahriki kendi oyuncusu da olsa affetmeyecektir. Ben buna inanıyorum. Ancak, Faceebok`ta bazı fanatikler hala sidik yarışı yapmaktadırlar. Emre neler yaptı, Melo ne yaptı diyerek, bu çirkinliklerin hala arkasında durmaktadırlar. Emre’yi, Memre’ yi karıştırmadan " Melo hata yapmıştır" diyememektedirler. Hala Melo’nun yaptığının affedilmesinin mümkün olmadığını kabul etmemektedirler. Böyle çirkefliği fanatik taraftarlar es geçebilir. Ancak, bunu yöneticiler ve Futbol Federasyonu pas geçemez. Bu çirkinlik, Türk Futbolu`nun kara lekesi olarak tarihteki yerini alacaktır.
Türk Futbolu, bindiği dalı kesmektedir. Bunun önüne geçebilmek için, Futbol Federasyonu`nun ve Takım Yöneticilerinin bu tip olaylara karşı radikal kararlar alması gerekmektedir. Avrupa ülkeleri, ikinci lig maçlarını bile kapalı gişe oynarken , Türkiye’deki Süper Ligteki takımlardan bir kaçı hariç, tribünlerinin yarısını dolduramamaktadır. Futbol maçlarımızın bir oyun olduğunu hala anlayamamaktayız. Yenilen takımın sanki namusu elden gitmiş gibi isyan etmekteyiz. Liglerdeki müsabakaların bir şenlik havasında geçmesi için tüm takımlar ve Federasyon birlikte hareket etmek zorundadır.