Maske takılmalı mı?

Kimse hasta olmak istemez. Hastalığın yayıldığı zamanlarda (veya normal grip mevsiminde bile), hastalık ve halsizlikten kaçınma isteği artış gösterir ve daha çok önlem almaya başlarız. Fakat virüs kapmaktan korunmak için sadece tek bir şey yapacaksanız; bu şey bir maske takmak olmasın.

3890

 

 

 

Bunun sebebi, yüz maskelerinin tamamen etkisiz olması değil. Bu maskeler, teorik olarak virüs yüklü sıvı serpintilerinin burnunuza veya ağzınıza girmesini önleyerek işe yarıyor ve yüzünüze dokunmamanız konusunda büyük bir hatırlatıcı vazifesi görüyorlar; ki bu, yaygın bir bulaşma güzergâhı. Daha da önemlisi; eğer hastaysanız, ağzınızın ve sinüslerinizin içerisindeki bu enfekte sıvıları tutmaya yardımcı oluyorlar ve bu durum, etrafınızdaki diğer insanların sağlıklı kalmasına yardımcı oluyor.

 

Fakat pratikte ne standart ameliyat maskeleri, ne de daha ağır iş yapan N95 solunum maskeleri; mikropların kişiden kişiye yayılmasını pek önleyemiyor. Konu üzerine yapılmış az miktarda çalışmada; hastane ortamında dahi, N95 solunum filtrelerinin solunum hastalıklarının yayılmasını önleme bakımından sıradan ameliyat maskelerinden daha iyi olmadığı bulunmuş.

 

Bu temel maskelerin ne kadar işe yaradığı konusunda çok fazla çalışma yapılmamış; fakat 2011 yılında yapılan bir inceleme çalışmasında, özellikle bazı koşullar altında bir miktar koruma sağlayabildikleri öne sürülmüş. Örneğin; virüsün bulaştığı biriyle ne kadar yakın temas kurarsanız, bir maske o kadar fazla fiziksel engel görevi görebiliyor. Çıkış yerleri olan ameliyat odalarında o kadar işe yaramadıkları görülüyor; fakat yapılan bazı analizlerde, temel maskelerin bile solunum hastalığı kapma tehlikesini azaltabildiği bulunmuş.

 

Bu sorunun bir kısmı, muhtemelen havanın engel etrafından kolayca geçebilmesinden kaynaklı; ancak halk sağlığı uzmanlarına göre yüz maskelerinin etkisiz olmasının belki de en büyük sebebi, çoğu durumda virüs damlacıklarının bulunduğu havayı solumakla hasta olmamanız.

 

Elbette bazı virüsler, aerosol hale gelen damlacıklarla havada epey iyi şekilde dolaşabiliyorlar fakat bunun olması için, hapşıran veya öksüren hasta birinin çok yakınında olmanız gerekiyor. Diğer taraftan, fark etmeseniz bile çok sık şekilde hasta biriyle el sıkışıyor ya da hasta birinin yakın zaman önce dokunduğu nesnelere dokunuyorsunuz. Ayrıca, her gün yaklaşık 52 defa yüzünüze dokunuyorsunuz ve bunu ne zaman yapsanız, az önce dokunduğunuz yerden aldığınız bulaşıcı etmenleri burnunuzun ve ağzınızın çevresine taşıyorsunuz. Bu bakteri ve virüsler, oradan mukus membranlarınıza geçebilir ve hastalık yapabilir.

 

Bu sebeple Dünya Sağlık Örgütü, önleme yöntemi olarak ameliyat maskelerinin tek başına kullanılmasını önermiyor. Ellerin sık yıkanmasıyla birlikte kullanıldığı zaman etkili olabilirler (bu, hastalığı önlemenin altın kuralı). Tek başlarına pek bir şey yapmayacaklardır ancak, yine de bir işe yarıyor olabilirler.

 

Bu salgın ilerledikçe bazı insanlar; bir miktar işe yaramasının, hiçbir işe yaramamasından daha iyi olduğunu iddia etmeye başladı. Bu savın doğruluk payı elbette var ve aslında bazı bilim insanları, herkesin halk içinde maske giymesini tavsiye ediyor. Bazı ülkelerde bunu yapmak mümkün olabilir. Fakat maalesef, şu an dünyanın pek çok yerinde böyle bir seçenek yok.

 

ABD ve Avrupa çapındaki hastaneler, temel yüz maskeleri yönünden bile eksiklik yaşıyorlar. Üstelik bu sağlık uzmanları, korunmaya en çok ihtiyacı olanlar. İşte bu yüzden hastaneler; maske biriktiren insanları, bunları yerel bir sağlık merkezine bağışlamaya çağırıyor; ilk önce, ön cephede olanları korumamız lazım. Birçok COVID-19 hastasıyla yakın temas halinde olanlar, maske giymenin faydasını da en fazla görecek olan kişiler.

 

Ortalama bir vatandaşın kesinlikle maske takmasının gerektiği temel koşul, kişinin hasta olduğu ve kamusal bir yere (bir doktor bürosu ya da bir hastane gibi) gitmesi gerektiği zamanlardır. Ameliyat maskeleri, hasta kişinin havaya yaydığı virüs parçacıklarının miktarını azaltmaya yardımcı olur. Fakat acil şekilde tıbbi yardıma ihtiyacı olmadığı sürece, nezle ve grip benzeri belirtileri bulunan kişiler evlerinden hiç çıkmamalı.

 

Eğer sağlıklıysanız ve maske takmak istiyorsanız, bunu doğru şekilde yapmak da çok önemli. Kumaş olanlardan değil, atılabilir olanlardan satın alın; ağzınızın yakınındaki sıcak ve nemli ortam, daha kalıcı olan maskenin bakteri ve virüs yuvasına dönüşmesini muhtemel hale getirir ve bu yüzden, aslında hasta olma olasılığınızı artırır (fakat elinizde sadece kumaş maske varsa ve hasta olan biriyle yakın temas içindeyseniz, yine de maskeyi düzenli olarak yıkamak hiç yoktan iyidir). Maskeyi sürekli takmanız gerekecek; çünkü ne zaman hasta birinin yakınında olacağınızı bilemezsiniz. Ayrıca, maskeyi düzeltmek için yüzünüze dokunmadığınızdan emin olmanız gerekecek; çünkü bunu yapmak, maskeyi takma amacınıza çok ters düşer. Günün sonunda maskeyi çıkardığınızda, maskenin ön tarafına dokunmadığınızdan emin olun çünkü virüs hücreleri oraya bulaşmış olabilir. Maskeyi, kulak lastiklerinden çıkarın. Diğer türlü, maskenin bütün gün süzdüğü her şeyi elinize bulaştırırsınız ve muhtemelen sonraki saat birkaç defa yüzünüze dokunursunuz. Yine amaca ters bir durum.

 

Hastalıktan korunmanın açık ara en iyi yolu, maske takmak değil; ellerinizi sık sık yıkamaktır. Cildimiz hali hazırda kuruyup çatladığında, pek çoğumuzun yapmak isteyeceği son şey o olsa da, en iyi ilaç önlemektir. İnsanlar yığınla el dezenfektanı alsa da (ki bunlar koronavirüse karşı etkili), sıradan el sabunu aslında daha iyi. Bu yüzden gidip iyi bir el kremi alın ve herkesin iyiliği için o parmakları yıkayın.

 

Kaynak:

1) Ozan Zaloğlu (popsci.com.tr)

2) Sara Chodosh