Laçiner nerede?
İstanbul Üniversitesinde rektör atamasının ardından aklıma Sedat Laçiner geldi.
Sandığı demokrasinin güvencesi görenler, aslında bunun göstermelik bir yaklaşım olduğunu İstanbul Üniversitesi rektörlük ataması sonrasında bir kez daha gösterdiler.
YÖK sistemi, bilimsel demokratik üniversite boyutuyla bir kez daha iflasını ortaya koydu.
Ancak İstanbul Üniversitesi bu anti demokratik atamaya karşı iradesine sahip çıkarak mücadelesini sürdürecek, böylece gerçekten demokrasi adına hareket edenlerin farklılığı da ortaya çıkacak.
Bu arada ÇOMÜ’ de yeni Rektör Yücel Acar’ın kendisini, iki fakülteye dekan olarak ataması sonrasında biraz kafam karıştı.
Rektör hoca dekanlıklardan vakit buldukça mı rektörlük yapacak , yoksa rektörlükten vakit buldukça mı dekanlık yapacak paradoksunu çözmeye çalışırken Laçiner hoca ne yapıyor diye düşünmeden geçemedim.
Acaba Sedat Laçiner rektörlük görevi bittiğinden sonra ne yaptı?
Mesaisini nasıl değerlendiriyor, üniversiteye geliyor mu, yoksa kanal kanal dolaşıp, derin stratejik tahlillerde mi bulunuyor?
Hocayı üniversite de gören var mı, yönetimin bu noktada bir denetimi söz konusu mu?
Çünkü Laçiner hoca bu konularda geçmişte çok “hassastı”.
Kitap okuduğu gerekçesiyle akademisyenlerden biri için açmış olduğu soruşturma da; ‘o saatte kendisinin okulunda olması gerektiğini’ söyleyerek suçlamada bulunmuştu.
Hatta sendikal faaliyetlerde bulunduğu için sendika başkanı öğretim üyesi için mesaisini aksatıyor gerekçesiyle suçlamalarda bulunarak, hakkında soruşturmalar açtırıyordu.
Yine kendisi kanal kanal dolaşırken, bazı öğretim üyeleri için ‘neden televizyonlarda program yapıyorsun’ diye açılmış soruşturmaların olduğunu, böylesi trajikomik durumlara düşüldüğünü biliyoruz.
Tüm bunlar ne yazık ki ülkemizdeki yönetim anlayışının çifte standardının ürünleri olarak sistemi kilitleyen ve son tahlilde her türlü hukuksuz uygulamaların zemini yaratacak türden uygulamalardır.
Bu kapsamdaki sorunlara ışık tutması açısından bir iki sorum da il genel meclisine olacak.
İl genel meclisinin Mart ayı toplantısında; “Biga İlçesi Kalafat Köyü Uzunsu Mevkii 156 ada, 1 numaralı parselin Eğitim Tesis Alanı”ndan Özel Eğitim Tesis Alanı (Öğrenci Yurdu) olarak ve yapılaşma şartının Emsal 1,00, Yükseklik 9,50 metreden, Emsal 1,60, Yükseklik 12,50 metre olarak değiştirilmesi için hazırlanan 1/1.000 ölçekli Uygulama İmar Planı Değişikliğinin onayı hakkındaki talebin kabulüne” şeklinde karar alındı.
Ancak bu karar çıktığında bu öğrenci yurdunun yapımı tamamlanmış ve kredi yurtlar kurumu ile protokolleri yapılarak öğrenci kabulüne uygun hale getirilmiş durumdaydı.
Bu ülkede imar ile ilgili izinleri almadan, inşaat yapıp sonra yapılan inşaata göre imar düzenlemesi yapmak nasıl bir şeydir?
Yasaların üzerinde, imtiyazlı ilişkilerin bu şekilde aleni olarak varlığını sürdürdüğü ve uygulamaların buna göre yapıldığı bir ülkede hak ve hukuktan nasıl bahsedilir acaba?
Aleni olarak yapılan bu hukuksuzluğun sorumlusu kimdir, yapanların yanına kar mı kalacaktır?
İl genel meclisi kimin temsilcisidir?
İşte bu sorular çok şeyi anlatmaktadır, anlayabilene!
Diğer bir gelişme de Ayvacık sahil bölgesinde yıkım kararı çıkan binalarla ilgili.
Yine bu konuya ilişkin il genel meclisi, bu kararın hayata geçirilmesi için ayrılan bütçe kalemini bir başka bütçe kalemi haline dönüştürerek fiili olarak bu kararın uygulanmasını imkânsız hale getirmiştir.
Doğal olarak şimdi bizlerde merak ediyoruz.
Yıkım kararı çıkan bu yapılar kimlere aittir.
İl genel meclisi bir basın gezisi düzenleyerek, bu yapıları kamuoyunun bilgilenmesi açısından acaba gazetecilere gösterir ve onları bu konuda bilgilendirir mi?
Hadi yıkmadınız hiç olmazsa bilelim bari kimlere kıyak yapılmaktadır.
Bu imar kıyakları hayra alamet değildir.
İl genel meclisi CHP grubunun söyleyecekleri vardır herhalde(!)