Seçkin Sağlam

ssboreas17@gmail.com

"Laçiner ÇOMÜ'sün"den Gelecek Partisi'ne...

93109

 Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi’nin 1992’den bugüne devam eden kesintisiz eğitiminde,  2011-2015 döneminde “ara” diyebileceğimiz gelişmeler oldu. Bu dönemde ÇOMÜ; bilim ve araştırma merkezi olmaktan çıkıp, gerici bir çetenin üssü haline geldi.

 

Şehir-Üniversite iletişimi neredeyse tamamen koptu! Hatta sadece kopmakla da kalmadı, ÇOMÜ’nün o dönemki yönetimi, tetikçileriyle kentte neredeyse herkese her kuruma saldırıda bulundular, hakaret ettiler; Üniversiteyi karargaha çevirip, kente yönelik savaşımlarını, kendi felsefelerine uygun dizayn yöntemleri ile güçlendirmeye çalıştılar…

 

Şuan cezaevinde olan ya da yurtdışında kaçak bulunan FETÖ’cülerin üniversite ve kentte yarattıkları kaotik ortamı hatırlıyoruz.

 

Profesör unvanlı Üniversitenin akademik kadrosuna yerleştirilmiş tetikçilerle, önce üniversite içinde savaşa girişildi…

 

ÇOMÜ’deki işçilerin hakları gasp edildi, işlerine son verildi, kendileri gibi düşünmeyen, ancak tabiri yerinde ise ‘kolay lokma’ gördükleri, akademik kadronun altını üstüne getirdiler, sivil personelini mobbing ve çeşitli baskı mekanizmaları ile canından bezdirdiler!

 

Bu sırada, üniversite içindeki hukuksuzlukları görülmesin diye bir taraftan da Çanakkale’de operasyon yaptılar.

 

Biri çıkıp hareket etti, diğeri yazıları ile hedef gösterdi.

 

Gezi Direnişi döneminde atmadıkları yalan, iftira kalmadı…

 

Ellerindeki sözleşme kozu ile akademik kadroda, mobbing uyguladılar… Gökçeada’dan Yenice’ye, Ayvacık’a kadar hocaları sürgünlere tanık olduk.

 

Kentte sevilmiş, üniversite-kent etkileşimini ve iş birliğini sağlamış hocaların aile düzenleri bozuldu, aileler parçalanma noktasına geldi…

 

Tüm bunlara, o dönemin işçileri, akademisyenleri, sivil memurları, sendikaları şahit ve hala bir araya gelindiğinde o dönemin hukuksuzlukları ve baskıları konuşulur.

 

Ülkeyi darbe uçurumunun kenarına getiren süreçlerden bir de ÇOMÜ’deki yapılanmaydı.

 

Ve Talat Koç… O dönemin Eğitim-Sen Şube Başkanıydı, ÇOMÜ’deki zorbalığa direnci ile karşı duran üç-beş kişiden biriydi. Onu da saygıyla anmalıyız, anıyoruz…

 

Halen ÇOMÜ’de görev yapan ve o dönem ÇOMÜ’de boyunlarını eğmeleri istenen, ancak o gerici prangaya teslim olmayan hocalar da var.

 

ÇOMÜ’nün yarattığı enkazda, biz ancak gördüklerimizi biliyoruz; ama o insanların sosyal hayatlarında, aileleri içinde yaşadıkları psikolojik çöküntüyü tahmin etmemiz bile imkansız…

 

ÇOMÜ’nün o dönemki yönetimi, kente yönelik dizayn operasyonları ve savaşı, birkaç farklı biçimde yürütüldü.

 

Bunlardan biri, güç ve iktidar nüfusunu kullanarak uyguladığı örtülü savaş!

 

Diğeri ise tetikçi gazeteciler ve internet siteleri üzerinden yürütülen savaş!

 

Bu tetikçiler ve internet siteleri üzerinden yürütülen operasyon ise müstear yazarların saldırıları ve internet sitelerindeki algı yaratmaya dönük manipülatif haber ve yazılardan oluşuyordu.

 

Müstear isimle ortaya çıkan saçmalıkları, mahkeme salonlarında üzerine alan Kerem İriç isimli şahıs bunlardan biriydi!

 

“Firuze Ateş” ve “Feride K. Yavaş” gibi takma isimlerle yazılan yazılarla, kentin huzuru bozuldu, kente yönelik hakaret ve algı yaratacak iftiralar, bu ‘gizli’ isimlerce kaleme alındı.

 

Kerem İriç de hala gazetecilik(!) faaliyetine devam ediyor!

 

Ancak konumuz o değil!

 

Asıl konumuz; “ÇOMÜ Haber” isimli tetikçi site!

 

Onun üzerinden yapılan yayınlar, haberler ve yazılarla, bu kentin demokratik kurumları, gazetecileri hedef gösterildi. Yalan haberler ve iftiralarla algılar yaratıldı. ÇOMÜ yönetiminin kente yönelik savaşındaki en önemli silahlarından biri oldu!

 

İşte bu sitenin, o dönem yönetiminde görülen ismi, aynı zamanda Laçiner döneminin de öne çıkan isimlerinden biri; Vahap Özsüer’di…

 

Laçiner’in cezaevi ve darbe sürecinden sonra Ak Parti içinde kalan, hatta milletvekili aday adayı olan Özsüer, yanında çalıştığı Yeşim Karadağ ile siyasete Gelecek Partisi’nde devam ediyor.

 

ÇOMÜ’de Laçiner’in kontrolünde kurulan hatta hukuksuzlukları nedeniyle Atatürkçü Düşünce Derneği’nin dava açtığı Ortak Akıl Topluluğu’nun da başkanlığını yaptı Özsüer! O dönem, bugün FETÖ’cü olarak bilinen kimi kaçak ve hükümlülerin de ÇOMÜ’de konferans vermesini sağlayan bir topluluktu bu!

 

İşte o Vahap Özsüer, kurulumunun ardından, Ak Parti-MHP bloğunun karşısında yer alan, Millet İttifakı ile yakın ilişkiler içinde olan Gelecek Partisi’nin Çanakkale’de il başkanı!

 

Yani Millet İttifakı iktidar olursa, Ak Parti’den ve FETÖ’den hesap soracak ittifakın il başkanlarından biri…

 

Fazla bir yoruma gerek olduğunu düşünmüyorum!

 

Ancak; FETÖ ile mücadele en başından beri eleştirdiğimiz bir konuydu. FETÖ ile uzaktan yakından alakası olmayan, suçsuz oldukları bilinen insanların mağduriyetlerini gazetemizde de gündeme getirmeye çalıştık.

 

FETÖ döneminde maddi ve sosyal olarak güçlenen insanların da ne tür bir yargılama ve soruşturma geçirdiklerini bilmek, sorgulamak da bu kentteki her yurttaşın hakkıdır.

 

Özetle; Gelecek Partisi, Vahap Özsüer başkanlığında Çanakkalelilerden nasıl oy isteyecek?  

 

Ya da soruyu şöyle soralım; Hukuki ve siyasi olarak o dönemin hesabını sormadan, o dönemin karanlık ve kirli olaylarıyla yüzleşmeden, 2011-2015 dönemi yokmuş gibi mi davranacağız?

 

Vahap Özsüer, bu yüzleşmenin neresinde olacak?

 

Yoksa “Helalleşme” dedikleri şey, böyle bir şey mi?

 

Biz, tarihe notumuzu düşelim, gerisi kentteki siyaset insanlarının, siyaset kurumunun işi…

 

Çok da umudumuz yok aslında, Kerem İriç gibi bir sorunu kendi içinde, kendi çıkarları doğrultusunda eğip büken bir siyaset ortamı, Vahap Özsüer’in de parti il başkanlığından rahatsız olmaması “helalleşme” paradigması içinde gayet de normal!!!