Sermet Atadinç

sermet@canakkaleolay.com

Laçiner’in Tayyip Sevgisi…

2599

ÇOMÜ Rektörü Prof.Dr. Sedat Laçiner, “başkanlık sistemi” adlı makalesinde Tayyip Erdoğan hakkında övgüler sunuyor. Şunları yazıyor Laçiner: “Oysa Özal da, Erdoğan da modern Türk tarihinin en güçlü iki siması. Günümüzün siyasi çekişmesi içinde belki fark edilmiyor, ancak Erdoğan gerek iç, gerekse dış politikada Türk tarihinin en önemli kilometre taşlarını döşedi. Yaklaşık 8 yıl ülkeyi çok güçlü bir lider olarak yönetti. Önümüzde yeni bir genel seçim var ve partisinin alacağı oylar için yapılan tahminler % 40’ın altına düşmüyor.% 50 oy alsa buna pek az kişi şaşırır. Böylesine güçlü bir liderin, üstelik de gücünün şahikasında salt kişisel tatmin için başkan olmak isteyeceğini düşünmek doğru olmaz.” 
Laçiner, görüşleri ile adeta bir AKP’li politikacı gibi.
Kişilerin düşüncelerine saygım sonsuz, fakat bu makaleyi okuduktan sonra şunu da düşünmedim değil:
Laçiner, bir üniversitenin rektörü, dolayısıyla öğrencisi ile öğretim üyesi ve diğer çalışanları ile yaklaşık 30 bin gibi bir nüfusun temsilcisi.
Böyle bir konumdaki bir kişinin bu denli taraf olması ne kadar etiktir?
Bu sorunun cevabı bu konuda ki yaklaşımların temel dayanağını teşkil edecektir.
Çok doğal olarak, farklı farklı yorumlar gündeme gelecektir.
Benim bu noktadaki tavrım şöyle:
Bu denli açık bir siyasi taraf olma, rektörlerden çok, siyasetçilere yakışır.
Bununda ötesinde Laçiner’in düşünce dünyasındaki çelişki itibarıyla bu konu daha farklı bir nitelik kazanmıştır.
Laçiner  bir başka makalesinde, ‘sivil itaatsizlik’ ile ilgili düşüncelerini belirtirken, “devlet maaşı ile sivil itaatsizlik” olur mu? diye sorarak; BDP’li milletvekilleri ve belediye başkanlarının devlet maaşı ile “sivil itaatsizlik” yapmalarını eleştiriyor.
Bu ne perhiz bu ne lahana turşusu derler ya; devlet maaşı ile övgüler düzersen iyi, muhalefet edersen kötü.
İşte bu düşünce sistematiği nedeni ile Laçiner’in Tayyip Erdoğan konusundaki övgülerinden rahatsızlık duyarak Laçiner’in düşüncelerini medya aracılığı ile aktarması konusunu gündeme taşıdım.
Yoksa Laçiner’in bu düşünceleri savunması, kendi sorunudur deyip geçerdim.
Bu arada şu kaygıyı da taşımıyor değilim:
30 bin kişi gibi bir nüfusu temsil eden bir kişinin böylesi bir konumda ‘tarafsız’ olmaya çalışması daha uygun olur diye düşünüyorum.
Çünkü o nüfus içersinde çok doğal olarak kendisi gibi düşünmeyen birçok insan vardır.
Laçiner onlarında rektörüdür.
Bu konu dikkate alınmaz ise; önümüzdeki günler için, ÇOMÜ’de bazı sıkıntılar yaşanabilir.
Bazı atamalarda yaşanılan sıkıntılar bu konuda işaretler vermektedir.
Böylesi bir tarzın kent ilişkileri itibarıyla da problemleri olacaktır.
Laçiner bir siyasetçi gibi hareket etmeye devam eder ise, sağlıklı bir üniversite kent ilişkisi kurulamaz.
Tarihe bir not düşeyim istedim.

YSK’nın vetosu ve sonrası 
Bu yazıyı kaleme aldığım sıralarda YSK toplantı halindeydi.
Emek Demokrasi ve Özgürlük Bloğu’nun bağımsız adayları içersindeki veto ettiği adayların durumunu bir kez daha gündemlerine almışlar ve tartışıyorlardı.
Bir gün önce veto edip, sonrasında tekrar gündeme alınmasının arkasındaki gelişmeleri iyi değerlendirmek gerekir.
Bizim gibi demokratik gelişimi noktasındaki sorunlu ülkelerde mücadele edilmeden demokratik kazanımlar yaratmanın ihtimali söz konusu değil.
Dolaysıyla Emek, Demokrasi ve Özgürlük Bloku, YSK’nın bu tavrı karşısında sessiz kalmış olsa idi, YSK, tavrını gözden geçirme gereğini duymayacak idi.
Böylece halkın iradesi ipotek altına alınacak, seçme ve seçilme hakkı noktasındaki işleyişe yeni bir boyunduruk vurulmuş olacaktı.
Emek, Demokrasi ve Özgürlük Bloku, yeni bir ufuk oluşturmuştur.
Bu blok bir bütün olarak emek demokrasi ve özgürlük mücadelesinin temsilcisidir.
Bu birlikteliğin karalanması için blok tarafından savunulan ilkelerin bütünlüğü göz ardı edilmekte, sadece Kürt halkının taleplerine indirgenen bir algı yaratılarak, özellik ile çeşitli milliyetlerden emekçilerin birliği temelindeki demokratik halkçı talepler temelindeki mücadele yok sayılmaya çalışılmaktadır.
Blok, demokrasi mücadelesinin yeni bir ivmesi olarak mağdurların kazanması için vardır.

Sermet ATADİNÇ