Sermet Atadinç

sermet@canakkaleolay.com

Kurultay okumaları…

2376

Gandi, Recep Beyi köşeye sıkıştırdı. Coşkulu bir CHP kongresi sonrasında genel başkan seçilen Kemal Kılıçdaroğlu ile gözler artık CHP üzerinde. Üzerinde adeta ölü toprağı serili CHP 1 hafta gibi bir süre içersinde nasıl oldu da bu coşkuyu yaratabildi? Bu durum iyi analiz edilmeli! İyi analiz edilip, gerekli değişimler için önlemler alınır ise; bu coşku kalıcı olup, CHP başarıyı yakalayabilir. Yoksa sürecin kendisi bu coşkuyu kendiliğinden taşıyamaz. Sakın ola CHP kurmayları bu gelişmeleri kendi iç dinamiklerinin bir ürünü olarak görmesinler…  
CHP’nin Kılıçdaroğlu ile yakaladığı ivme ve kongreye yansıyan coşku, halk kitlerinin bugünkü düzene, yoksulluğa, yaşam koşullarına, işsizliğe, anti demokratik ve baskıcı uygulamalara karşı öfkesinin bir yansımasıdır.
Aynı zamanda,  telaffuz edilmese de Baykal ile CHP içerinde yaşanılan anti demokratik iklim, ve ülke sorunları karşısında çözüm üretemeyen bir siyasi perspektifin sonuçları olarak gelişen tepkilerdir.
CHP içerinde sıkışan atmosfer, Baykal’ın kaset olayı sonrasında istifası ile kendi mecrasını bulmuş, 1 hafta öncesine kadar kendi kabuğu içindeki CHP birden kabına sığmayan, sol politikalardan yana tercihleri ile yeni bir formata yönelmiştir.
Bu gerçek, aynı zamanda bundan sonrası içinde, CHP’nin sorumluluklarını artırmış, işini zorlaştırmıştır.
Halkın yükselen beklentilerine çözüm olacak dönüşümleri yaratamayan CHP süreç içersinde kendi sonunu hazırlar.
Bu anlamda halkın nezdinde beklentileri yükselen CHP için, yeni yol haritası çok hassas olmak zorundadır.
Bu aşamada kurultay ile birlikte bazı gerçekleşmelerin kodlarını incelemek, bundan sonraki gerçekleşmeler konusunda bazı ipuçlarını verecektir.
Baykal’ın istifası, Kılıçdaroğlu’nun adaylığını açıklaması ile birlikte medyaya yansıdığı kadarı ile parti içindeki ilişkilerin bazı yönlerini izledik.
Baykal’ın istifasının getirdiği psikolojik koşullarda, kurultaya kadar CHP’nin birlik bütünlük açısından olumsuzluklar yaşayabileceği beklentileri oluştu.
Bu beklenti gerçekleşmedi, CHP bu adımı olumlu bir şekilde attı.
Bu önemli bir başlangıçtı.
CHP örgütü birlik içersinde hareket ederek moral buldu.
Fakat iki noktada yaşanılan gelişmeler bazı kaygılar yarattı.
Bunlardan biri parti meclisinin seçimi için blok liste yöntemi ve Tüzük değişikliği uygulamasının ertelenerek; güçlü genel sekreterlik uygulamasının devamından yana karar alınması idi.
Bu olumsuzluklar Önder Sav gerçeğini gündeme getirdi.
Bugüne kadar parti içi demokrasi konusunda yaşanılanlar itibarıyla, özellik ile örgüt işleyişi konusunda Baykal ile birlikte hareket eden Sav nezdinde bu uygulamalardan çıkan sonuçlar, bundan sonraki sürecin yumuşak karnı olarak değerlendirildi.
Parti içindeki Sav vesayeti, partinin gelişmesi için olmaz ise olmaz olan demokrasi konusunda önümüzdeki günlerde yeni bir sınav verecektir.
Bu iki konuda kafalar biraz karışmış iken, parti meclisi seçimleri öncesinde yansıyanlar biraz olsun gönülleri ferahlattı.
Yazıyı yazdığım sırada parti meclisi belli olmamıştı, ama alınan  kulis bilgileri neticesinde parti meclisinde önemli bir yenilenmenin yaşanacağı, belirtiliyor idi.
Bu durum değişimin başlangıcı açısından olumlu bir gelişim olarak not edildi.
Sosyal demokrat mücadele noktasında CHP dışında kalan kesimlerinde kurultay ile birlikte CHP’ye ilgilerinin gelişiyor olması kurultayın bir başka olumlu yanı idi.
Rahşan Ecevit nezdinde Bülent Ecevit politikalarının yeniden CHP ile buluşması, CHP dışında kalmış birçok siyasetçinin kurultay katılımı, birlik noktasındaki beklentiler açısından olumlu not aldı.
Çanakkale İl Başkanı Serdar Soydan ‘da kurultayda bir konuşma yaptı.
Soydan konuşmasında kurultay beklentilerini çok güzel bir şekilde dile getirdi.
Bundan sonraki hedefler için net mesajlar verdi
Bir Çanakkaleli olarak Soydan ile Çanakkale CHP örgütünün, belirlemiş olduğu hedeflerine sıkı sıkıya bağlı olmalarını özellik ile arzulamaktayım. 
Özet ile Kılıçdaroğlu’nun kurultayda yaptığı konuşmadaki hedefleri ile CHP’nin, emekten yana politikalar, demokrasi, barış, özgürlükler itibarıyla oluşturacağı değişim için bundan sonraki gerçekleşmeler çok önemli olacak.
 

26 Mayıs Eylemi ve CHP.
22 Şubat 2010’da toplanarak; 26 Mayıs’ta işçilerin ve kamu emekçilerinin en yakıcı sorunları için hükümeti ve patronları “uyarmak” amacıyla “1 günlük iş bırakma da dahil”, “genel eylem” kararı alan dört konfederasyon, 26 Mayıs için bir açıklama yaptı.

Bu açıklamaya göre:

”Dört konfederasyona bağlı sendikaların örgütlü oldukları bütün işyerlerinin önünde 26 Mayıs günü saat 13.00’te ortak bildiri okunacak. 26 Mayıs günü alan gösterilerine tüm sendikalar katılacak.
 İş bırakma kararının nasıl uygulanacağına her konfederasyon kendisi karar verecek”
Alınan bu kararlar eylemin ardındaki iradeyi zayıflatmıştır. KESK tam gün iş bırakma noktasındaki tavrı ile konfederasyonların attığı geri adımın aksine kararlılık göstermiştir.
Bu koşullarda emekten yana tüm güçler, bu eylemin başarısı için her türlü imkanlarını seferber etmelidirler.
Emek mücadelesinin zayıflatılma iradesinin geliştiği bu koşullar da,  her ne kadar 2 gün gibi bir sürede kalsa da, acaba CHP, 26 Mayıs eylemine vereceği destek ile emekten yana politikalar noktasında yeni bir başlangıç yapabilir mi?
Bugüne kadar emek mücadelesi konusunda ortalıkta pek  gözükmeyen bir CHP’yi, şimdi yeni lideri ile söylevine uygun bir şekilde bu mücadelenin içersinde görebilecek miyiz?
Sınav başlıyor…

Sermet ATADİNÇ