Nevin Yüksel

nevin@canakkaleolay.com

KÖYDEN ŞEHİRE GÖÇ

3427
Ülkemizdeki tarımın önemini hepimiz biliyoruz. Tarladan sofraya besin zincirindeki aşamalarda çiftçinin emeği göz ardı ediliyor. Ekim zamanından hasat zamanına olan süreçte çiftçilerimiz korku ve telaş içerisinde peki neden?
 
İyi bir ürün elde etmek istiyorsak iyi de imkanlara sahip olmamız gerekir. Burada toprağın verimi ve sulama imkanı çok önemlidir. Ve tabi ki en önemlisi hasat zamanı.
 
Mahsul satış fiyatları arttıkça çiftçi zor durumda kalıyor. İlaç masrafları, işçi masrafları derken maliyet epeyce artıyor. Fiyatlar bu kadar çok yansıtılırken niye kimsenin elinden bir şey gelmiyor. Çiftçide bu kadar çok emek verdiği halde borçlarını ödemesi gereken dönemde sıkıntıya girmesi çok üzücü. Tabi ki herkes kazanç derdinde fakat market ve pazar fiyatlarının tarladan alınan fiyatlarla kıyaslandığında bu kadar çok fark olmasını doğru bulmuyorum. Sosyal olanakların fazla olduğu şehirlerde çocuklarının geleceği için net bir gelir olarak asgari ücretle çalışmaya razı oluyorlar. Bu yüzden çiftçi topraklarını bırakıp göç etmeyi tercih ediyor. Eskiden bu ürünlerden çok kazanan çiftçi, işçiye ödenen ücret olsun ilaç ve benzine yapılan zamlar olsun kendi geçimini sağlayamamakta. Köyden kente göç eden köylünün mahalle kültüründen ayrılması herkesin birbiriyle yardımlaşmaması ve birbirini tanımamasından dolayı güvensizlik çekmektedir.
 
Yüksek fiyatlar bir kenara herkes organik meyve sebze isterken raflarda GDO`lu ürünleri görüyoruz. Bulunduğumuz dönem içerisinde her şeye sahip olma imkanımız çok yüksek ve organik ürünlerde elimizin altında bu nedenle organik ürünlere eğilim arttı. Yeni üretim modelleri ortaya çıktı. Fakat bir çok ürün organik olmadığı halde sahte bir şekilde piyasada satılıyor. Bu yüzden insanlar saksıda ya da küçük çaplı tarlalarda kendilerine yetecek kadar ürün yetiştirmeye başladı. Coğrafi açıdan bu kadar şansımız varken bunu değerlendirmemek ne yazık ki bizim elimizde. Devletin bu konularda köylüyü geliştirici, köylünün refahını arttırıcı uygulamaların, projelerin olması köylüyü teşvik etmesi bulunduğumuz koşullarda köylüyü kurtaracak en büyük etkendir.
 
Şimdilerde ise mis gibi kokan domateslere, tarla kenarlarında oynadığımız oyunlara, köy kahvelerindeki o sıcak sohbetlere, sobanın sıcaklığında uyanmak istemediğimiz sabahlara, annelerimizin salçalı ekmeklerine hepsine hasret kaldık...