KÖY ENSTİTÜLERİ VE BİR ANI!..
CUMHURİYET Devriminin eğitim alanındaki özgün bir uygulaması olan Köy Enstitüsü Sisteminin temelleri 1935’te atıldı. Sistemin yasal düzenlemesi ise, 17 Nisan 1940’ta gerçekleştirildi. 1953’te Köy Enstitülerinin programları kökten değiştirildi ve 1954’te tümden kapatıldı.
Bu yaşanan sürecin tarihsel bir özetini yapacak olursak şu dizini görürüz.
·- 1935 yılında toplanan CHP Büyük Kurultay’ı,köye yönelik çalışmalara önem verme politikasını benimsedi. M. Kemal ATATÜRK, bu politikayı eğitim alanında yürütmek üzere, eski kurmayı Saffet ARIKAN’ı Milli Eğitim Bakanı olarak görevlendirdi.
·- 1935 yılında Bakan ARIKAN, İsmail Hakkı TONGUÇ’u MEB İlk Öğretim Genel Müdürlüğüne önce vekaleten, sonra asaleten atadı. Köy Enstitülerinin babası TONGUÇ kolları sıvadı…
·17 Nisan 1940 günü unutulmaz Milli Eğitim Bakanı Hasan Ali YÜCEL’in olağanüstü çabalarıyla 3803 sayılı Köy Enstitüleri Kanunu kabul edilerek, “Köy Öğretmen Okulları”, “Köy Enstitülerine” dönüştürüldü ve 1940-41 öğretim yılında 10 yeni Enstitü daha açıldı. Bu sayı 1945-1946 öğretim yılına kadar 20’ye çıkarıldı. 1948-49 öğretim yılında 1 tane daha açılarak, Köy Enstitüleri sayısı 21 oldu.
·Enstitüler, her biri üniversite kampüsü olacak kadar geniş araziler üzerine kuruldu. Öğrenciler kendi elleriyle bu araziler üzerinde ağaç diktiler, yüzlerce bina yaptılar, su ve elektrik getirdiler. Bu kurumlardan; 17.431 erkek, 1398 kız, toplam 18829 Öğretmen, 8675 Eğitmen ve 1599 Sağlık Memuru yetişmişti.
·1946’da yapılan genel seçim sonunda, ne acı ki CHP’nin tutucu kanadı iktidara ağırlığını koydu; Hasan-Ali YÜCEL, TONGUÇ ve ekibi de görevlerinden uzaklaştırıldı.
·1947 yılında CHP gelecek seçimlerde oy kaybı korkusuyla- Köy Enstitüsü Öğretim Programı ve Yönetmenliği değiştirerek; öğrencilerin yönetime katılması, iş eğitimi ve teçhizat verme uygulamasına son verildi.
·1948 de Eğitim Kurslarına son verildi. Bir çok eğitmen görevden uzaklaştırıldı.
·1950’den sonra, DP(Demokrat Parti) iktidarı döneminde; kız öğrencilerin erkeklerle eğitim görmesine son verildi. Kızlar, İzmir-Kızılçullu ve Trabzon-Beşikdüzü Köy Enstitülerinde toplandı.
·1954 tarih ve 6234 sayılı yasa ile Köy Enstitüleri, İlk Öğretmen Okuluna dönüştürülerek kapatıldı. Halkevleri kapatıldı. İmam Hatip Liseleri açılmaya başlandı. Karşı devrimin ayak sesleriydi bunlar!..
***
Ne yazık ki, Köy Enstitüleri kısa ömürlü oldu, evrimini tamamlayamadı. Evet… Bu kadar kısa ömürlü bir uygulamanın üzerinden bunca yıl geçtiği halde Enstitüleri hala anıp, niçin tartışıyoruz?
Yanıtı apaçık: Köy Enstitülerini kuranlar, bilimin ışığını ortaçağ karanlığının üzerine çevirmişlerdi. Ömrü kısa oldu ama, bugün ülkemizde çağdaşlıktan söz edebiliyorsak, bunu o yılların eğitimde, sanatta ve yaşamda özgürleşme eyleminin öncüsü olan o okullara borçluyuz.
***
Değerli okurlarım, 10 yıl önce Adana’nın Pozantı ilçesi’ne bağlı Akçatekir Beldesi’nde, Düziçi Köy Enstitüsü mezunu bir öğretmenle tanışmıştım. Adı Mehmet MUCUK. 33 yıllık bir eğitimci idi. Bana bir anısını gözyaşları içinde anlatmıştı!
Köy Enstitülerinin kuruluşunun 70. yıldönümünde bu anıyı sizlerle paylaşmak istiyorum.
- Yıl 1953, DP (Demokrat Parti) Lideri Başbakan Adnan MENDERES Van’a gidiyor. Halka hitap etmeden önce yörenin aşiretleri ki, başta Kinyas KARTAL olmak üzere MENDERES’le görüşüyorlar.
Diyorlar ki: - Bey, bize “Köy Enstitülerini kapatma sözünü verirseniz!” oyumuzu “Demirkırata!”veririz.
Menderes : “ – Neden kapatmamı istiyorsunuz?” Diyor.
Aşiret Reisi Kinyas Kartal: “ Biz marabaya söz geçiremez olduk. Ne demek oluyor, okulların bahçelerinde kızlı- erkekli, sebze meyve fidanı dikmek!..”
Görüldüğü gibi “feodal yapı, ağalık, şeyhlik düzeni” nelere kadir! Bu düzen halen etkinliğini göstermiyor mu?
· Hiç kuşku yok ki, Menderes söylenenleri dikkate alıyor. Ankara’ya döndüğünde Köy Enstitülerinin ilk etapta, programlarının %30’u budanıyor. Ancak, kalan %70’ini ortadan kaldırmak için Amerika’dan “eğitimci heyet” talep ediliyor, akıl versinler(!) diye.
· Tıpkı günümüzde İMF ve Dünya Bankası uzmanlarına danıştığımız gibi(!) Amerika dan eğitimci uzmanlar çağrılıyor.
***
Mehmet öğretmen aktarıyor:
“ – Amerika dan gelen uzmanlar üç kişiydi. Heyetin başkanı 52 yaşında bir bayan eğitimci idi. Gelen heyetle ilgilenmemiz için Köy Enstitüsü çıkışlı eğitimciler olarak bizler görevlendirildik.”
“ – Düziçi Köy Enstitüsünün işliklerini, dersliklerini vb. yerleri gezdiriyoruz. Heyet notlar alıyor. Öğle vakti geldi. Heyettekilerle birlikte okulun yemekhanesine gidiyoruz. Yemeklerimizi yerken, bir köy çocuğu öğrencimiz “piyano” ile yemek müziği çalmaya başlamıştı ki, heyet başkanı bayan eğitimcinin şu tepkisiyle karşılaştık. Bayan eğitimci ayağa hışımla kalkarak, aynen:
“ – Kusura bakmayın ama; Ülkenizi yönetenler, ya eğitimin “E”sini bilmiyor yada büyük bir ihanet içerisindeler! Ben ülkeme döner dönmez buradaki eğitim sistemini önereceğim. Ben Pensilvanya Eyaletinde yaşıyorum, öncelikle kendi eyaletimde bu sistemin uygulanması için çaba harcayacağım!”diyor.
Evet…Değerli okurlarım Mehmet Öğretmen bu olayı anlatırken ağlıyordu! Birebir yaşadığım bu anıyı sizlere aktarmayı bir borç bildim.
***
SON SÖZ : Köy Enstitüleri hareketi ile elde edilen kazanımlar; aslında bugünkü eğitim sistemi için de yararlı olabilir. Yeter ki kendi değerlerimizi fark eden, ondan gurur duyan, taklitçiliğin, takiyyeciliğin batağına batmamış, onur ve kişilik sahibi politikacılar ve de eğitimciler görev başında olsun.
ESEN KALINIZ…