Kadir Kenar

akadirkenar@hotmail.com

Kötü bir hafta oldu!

2389
İki gündür iliklerimize kadar üşüdüğümüz günler yaşadık. Çanakkale rüzgarıyla birleşen soğuk öylesine şiddetliydi ki, yüz felci geçirmek içten bile değildi. Ama esas acıyı pazartesi sabahı yaşadık. Beş genç insan bir trafik kazasında yok oldu. Nedenleri ya da sonuçları kafamızda canlandı. Ama yapacak bir şey de yoktu. İş işten geçti.  Ardından, bir polis memurumuzun intihar haberiyle sarsıldık. Uzun zamandır Çanakkale’de olan, herkes tarafından da sevilen bir insan olması canımızı yaktı. Neden dedik? Neden? Yine geçen hafta belediyede çalışan genç bir insanın canına kıyması da aklımızdan çıkmadı. Mesleğin başlangıcında uzun yıllar polis adliye muhabirliği yapan bir gazeteci olarak, trafik kazaları ve intiharların çok tanığı oldum. Bir anlık gafletin etkisiyle yok olan hayatları gördüm. Ve her birinde de derinden sarsılmışımdır. Bu hafta olduğu gibi.. Türkiye’de olan bitenlere hiç girmiyorum. Derin bir kuyu gibi çünkü. 
 
“Dayanışma günüdür” demişler!
Yukarıda da söyledim; kış kışlığını gösterdi. Ve geçen hafta Çanakkale Özel Haber Sitesinden Gökhan ve Volkan Özbartın’lar hepimizin gördüğü, ama görmezlikten geldiği bir kareyi Türkiye’nin gündemine sokuverdi. Çanakkale gibi bir yerde, bit pazarındaki manzaraydı bu. Hatta çöpe atılan giyeceklerin alındığı bir kare. Ne kadar acı. Bize göre Çanakkale’de bu duruma düşen insan yok sanki! Ama var. Türkiye’ye göç etmiş milyonlarca insandan Çanakkale’de payını almış durumda. Sekiz on çocuklu bu aileler. Nasıl bir kafaları var, nasıl bir anlayışları var bilemiyoruz. Ama, üreme konusunda çok yetenekliler maşallah! Neyse işin sosyolojisi ya da psikolojisi zor çözülür. Girmeyelim konuya. 
 
Çanakkale Belediyesi bu hafta bir ilan tazeledi. “İhtiyaç sahibi çocuklarımız üşümesin!” sloganıyla küçük çocuklar için eski ya da kullanılmayan eşyaların Sosyal Markete bağışlanması çağrısında bulundular. Belki kendilerine yapılan müracaatlardan ya da kamuoyundan bilemiyorum, durumdan vazife çıkarmışlar ki, iyi olmuş. Hatırlamakta ve hatırlatmakta yarar var. Sosyal Marketler gerçekten ihtiyacı olanlar için çok faydalı. Belediyemizin yanında üniversitemizde de mevcut. Sanırım ilçelerimizde de var. Bu konuda herkesi duyarlı olmaya çağırmak da bir gazeteci olarak, vicdanen beni rahatlatıyor. 
 
Ve bir çağrı daha yapayım!
Millet olarak duygusalızdır. Güzel bir özelliğimiz bu. Onun için sevdiklerimizin, saydıklarımızın, topluma mal olmuş değerlilerimizin isimlerini sokaklara, parklara veririz. Oralarda yaşasınlar isteriz. Unutulmasınlar. Ama sonra belediyeler olarak bu yerleri unuturuz. Günlük hengamenin içinde kaynar gider. Bakın, 24 ocak bir gazeteci olarak önünde saygı ve sevgi ile eğildiğim rahmetli Uğur Mumcu’nun ölüm yıldönümü. Yukarıda, Esenler’de büstünün de bulunduğu bir park var. Belediyeden ricam, bir baksınlar. Bir çeki düzen versinler. Eksikleri gedikleri varsa gidersinler.  Anma programı mutlaka olacaktır. Belki parkta olmaz ama, olsun. 
 
İçimden geldi; teşekkür edeceğim!
30 yıllık meslek hayatımda belki de ilk defa bir şey yapacağım. Çanakkale’yi temsil eden dört milletvekiline birden teşekkür edeceğim. İktidarıyla, muhalefetiyle. Gerçekten teşekkür ediyorum. Artık, zamanlarının son dönemini yaşıyorlar. Ama geçtiğimiz üç yıla yakın zamanda gördüm ki, hepsi üzerine düşen görevleri layıkıyla yapmaya çalıştı. Ve en güzeli de kavgadan ve kötülemeden kaçınarak. Yapıcı bir şekilde. Bilmiyorum, Ankara’da görüşüyorlar mı, görüşmüyorlar mı? Ama olsun, dört vekilimize de Çanakkale adına teşekkür ediyorum. Yüzümüzü kızartacak da bir kusurları olmadı ayrıca. Sağ olsunlar.