Kesin olan az şey var; fakat dikkat etmeniz gereken birinci şey hapşırık.
Bir tuvalet oturacağından veya köpeğinizden COVID-19 kapmanız muhtemel değil.
COVID-19’a sebep olan virüsün tam olarak nereden geldiği hâlâ bilinmiyor. Uzmanlar virüsün, ilk ortaya çıktığı yer olan Çin’in Vuhan şehrindeki bir pazarda; bir hayvandan insanlara sıçradığına inanıyorlar. Fakat bu hayvanın türüne henüz karar verilmiş değil (bazıları virüsün yarasalardan çıktığını, önce pangolinlere ve daha sonra insanlara yayıldığını zannediyor).
Fakat virüsün insanlara yayılmasıyla birlikte bilim insanları, insanların bu virüsü ne şekillerde kapabileceğini (ve kapamayacağını) belirlemek üzere hızla çalışıyorlar.
Resmî olarak SARS-CoV-2 şeklinde bilinen bu yeni virüs; SARS ve MERS gibi ölümcül hastalıkların ortaya çıkışına sebep olan virüslerin yanısıra, nezleye sebep olan çok daha tehlikesiz virüsleri de içerisinde barındıran koronavirüs ailesinin bir üyesi. Yakın akraba olan bu virüsler (ve COVID-19 olan insanlar üzerinde yapılan bazı ön çalışmalar), bu yeni koronavirüsün nasıl bulaşabildiğine yönelik bazı ipuçları verebilir. Öksürük ve hapşırıklar, endişelenmeniz gereken en büyük şeyler olmalı. Fakat bilim insanlarının henüz eleyemediği, birkaç başka muhtemel bulaşma güzergâhı da bulunuyor.
Columbia Üniversitesi Mailman Kamu Sağlığı Fakültesi’nde salgın hastalık profesörü olan Stephen Morse, Popular Science’a gönderdiği bir e-postada şöyle söylüyor: “Hâlâ öğrenme aşamasındayız ve bilmediğimiz çok şey var. Bunlar, şimdilik elimizde bulunan en iyi verilere dayalı şeyler fakat daha fazla şey öğrenebiliriz.”
İşte, şimdiye kadar bildiklerimiz.
Virüsü en büyük ihtimalle mukus veya tükürük damlacıklarından kaparsınız
Yeni koronavirüsün en temel yayılma şekli, birisinin öksürmesi ya da hapşırması ve mikrop dolu mukus ya da tükürük damlacıklarını havaya püskürtmesi yoluyla oluyor. Eğer yakında bulunuyorsanız, bu salgılar yüzünüze ya da vücudunuza konabilir veya onları soluyabilirsiniz.
UCSF Kilinik Mikrobiyoloji Laboratuvarı’nın müdür yardımcısı olan Charles Chiu; genel olarak bu nemli, bulaşıcı cisimlerin enfekte olmuş kişiden 2 metre uzağa kadar gidebileceğini söylüyor. Yani virüsü kapmak için, hasta bir insanın epey yakınında durmanız lazım. “Bir uçağın arka kısmındaysanız ve COVID-19’un bulaştığı bir hasta uçağın ön kısmındaysa; virüsün size bulaşabilmesi son derece ihtimal dışıdır ve böyle bir şey hiç belgelenmemiştir” diyor.
Virüsü, hasta birisiyle yakından temas ederek (ör. el sıkışarak) kapabilirsiniz fakat ellerinizi sık sık ve iyice yıkayarak, bu durumun gerçekleşme olasılığını büyük oranda azaltabilirsiniz.
Virüs, bulaşık yüzeylerle temas yoluyla geçebilir
Virüsün üzerinde bulunduğu bir nesneye dokunarak da virüs kapabilirsiniz. Bu nesneler kapı kolu, mutfak tezgahı ya da bir uçağın tuvalet kapısının kolu olabilir.
Chiu, insanların günde yüzlerce defa yüzlerine dokunduğunu ve bu sebeple birisinin virüsü eline bulaştırıp, daha sonra elini gözlerine, burnuna ya da ağzına sürmesinin çok kolay olduğunu söylüyor. Bu durum ayrıca, eğer hasta değilseniz veya COVID-19 olan birine bakmıyorsanız; neden muhtemelen yüz maskesi giymemeniz gerektiğinin de sebeplerinden birisi.
UCLA Kamu Sağlığı ve Hastalıkları Merkezi’nde idareci olan David Eisenman şöyle söylüyor: “İnsanlar yüz maskelerini doğru kullanmıyorlar; maskenin dışına dokunuyorlar, maskeyi yanlış çıkarıyorlar, maskenin altında ellerini yüzlerine sürüyorlar, burunlarını kaşıyorlar, konuşmak ya da telefonu açmak için maskeyi bir anlığına kaldırıyorlar, doğru şekilde bertaraf etmiyorlar. Bu yüzden; tüm bu şekillerde, aslında aradaki engeli kaldırıyorlar ve maskeyi etkisiz hale getiriyorlar.”
Bilim insanları, bu yeni koronavirüsün insan vücudu dışında ne kadar uzun süre hayatta kalabildiğini henüz bilmiyor. Diğer koronavirüslere dair bildiklerimize göre, yüzeylerde birkaç saat veya birkaç gün boyunca kalabilir. Fakat her durumda, bulaşık yüzeylerle yapılan temasın, virüsün temel yayılma biçimi olmadığı düşünülüyor; eğer birisi üzerinize öksürür ya da hapşırırsa, virüs kapmanız halen çok daha muhtemel.
Virüsün havayla yayıldığı bilinmiyor
Bazı patojenler havadan yayılabiliyor; bunların içerisinde kızamık ve suçiçeği virüsleri ile vereme sebep olan bakteri de var. Havadan gerçekleşen bu aktarım, insanların öksürüp hapşırdığında havaya su damlacıkları fırlatmasından farklı. Bunun sebebi ise, ufak mukus veya tükürük damlalalarının ağır olması ve havadan yere epey hızlı şekilde düşmeleri. Havada dolaşan parçacıklar ise, uzun mesafeler boyunca gezebilir.
“Bu şuna benziyor; virüsün etrafındaki su buharlaşmış ve virüsün etrafında bir çeşit tabaka varmış gibi. Fakat diğer türlü bu, büyük oranda virüs. Bu bir nevi; havada kalacak kadar hafif, jel benzeri bir kaplama.”
Bilim insanları, koronavirüsün bu şekilde yayılıp yayılamadığına tam karar vermiş değil. “Gripte bile, ne kadarının ince parçacıklı ayrosol yoluyla; ne kadarının damlacık bulaşmasıyla gerçekleştiği hâlâ tartışılıyor fakat büyük kısmı çok büyük ihtimalle damlacık” diyor Morse.
Koronavirüsler genelde havadan geçmiyor. “Bu yeni virüsün farklı olması muhtemel değil” diyor Chiu. “Havadan geçmiyor olması daha muhtemel ancak bunu kesin olarak söylemek için henüz çok erken.”
Virüs, dışkıda tespit edilmiş
COVID-19’un, bulaşık dışkılarla temas yoluyla bulaşabildiğine yönelik bazı bulgular var fakat bilim insanları bunu kesin olarak bilmiyor.
Çin’deki araştırmacılar, COVID-19’lu insanların dışkılarında virüse ait RNA tespit etmişler. Bu durum, dışkıların bulaşıcı olduğu anlamına gelmeyebilir. “Elbette, eğer bir virüs tespit ederseniz; bunun tamamen ölü olması veya vasfını yitirmiş bir virüs RNA’sı olması muhtemel. Bu durumda, söz konusu örnek bulaşıcı olmayacaktır” diyor Chiu. “Fakat belli ki, bu varsayımı yapamayız.”
Ayrıca, bir koronavirüsün geçmişte bu şekilde yayıldığına dair örnek mevcut. 2003 yılındaki SARS salgınında, Hong Kong’daki Amoy Bahçeleri apartmanında hastalık patlak vermiş ve 300’den fazla apartman sakininin hastalanmasına yol açmıştı. Bilim insanları artık virüsün, sızıntılı lağım borularıyla yayıldığından şüpheleniyor.
Fakat COVID-19 dışkıyla temas yoluyla yayılabilse bile, muhtemelen insanların temel hastalanma biçimi bu olmayacak. Bu muhtemelen ufak bir güzergâh, “ancak bazı koşullarda önemli olabilir” diyor Morse.
Muhtemelen tuvalet oturacağından virüs kapmazsınız
Bir tuvalet oturacağından COVID-19 kapma olasılığınız çok düşük.
“[Bu] tuvalet oturacağıyla ne yaptığınıza bağlı” diyor Morse. “Nadir örnekleri hayal edebiliyorum, fakat düşük ihtimalli bir olay olduğunu düşünüyorum.”
Ebola gibi diğer hastalıklar, şiddetli şekilde kusmaya ve ishale sebep oluyor. Ebola, bu vücut sıvıları yoluyla kolayca bulaşabiliyor. Eğer Ebola’lı biri bir tuvaleti kullanırsa, bu odadaki herhangi bir yüzey (tuvalet oturacağı dahil); en azından muhtemel olarak, bir enfeksiyon kaynağı olabilir.
Çoğu insan için ishal, COVID-19’un bir belirtisi değil. Fakat koronavirüsün dışkı yoluyla bulaşabildiği ortaya çıkarsa, o zaman bir tuvalet oturacağından virüs kapmanın en muhtemel yolu; eğer tuvalet oturacağına dokunur ve daha sonra ellerinizi yıkamazsanız gerçekleşir.
Fakat sırf porselen bir tahta oturdunuz diye virüs kapmazsınız.
“Eğer virüs bir tuvalet oturacağında yaşıyorsa, poponuzun derisine tutunarak size bulaşamaz” diyor Eisenman. “Onu halen bir şekilde ağzınıza, burnunuza ya da gözlerinize götürmeniz lazım.”
Bilim insanları, virüsün kan yoluyla bulaşıp bulaşmadığını bilmiyor
Bilim insanları, dışkılarda virüs RNA’sı tespit ettikleri aynı çalışmada; COVID-19’lu insanların kanında genetik malzeme bulduklarını da bildirmiş. Fakat bu durumun, virüsün bulaşık kan yoluyla geçebileceği anlamına gelmediğini söylüyor Chiu.
SARS ve MERS’e sebep olan koronavirüsler, daha önce kanda tespit edilmiş. Ancak bunların mevcudiyeti çok kısa ömürlü. “Solunum yolu, bu virüsler için gerçekten enfeksiyon bölgesi olarak düşünülüyor” diyor Chiu. Kendisinin bildiği kadarıyla, hiçbir koronavirüs kan yoluyla geçmemiş.
ABD Gıda ve İlaç Dairesi’nde Gıda ve İlaç Komiseri olan Stephen M. Han, 27 Şubat’ta yaptığı bir açıklamada; “COVID-19’un kanla ve kan bileşenleriyle bulaşma ihtimali, şimdilik bilinmiyor” diyor. “Ancak solunumla ilişkili virüslerin, genel olarak kan nakli yoluyla bulaştıkları bilinmiyor.”
Hamile bir kadının, hastalığı fetüse veya yeni doğan bebeğe aktarıp aktaramadığını da henüz bilmiyoruz; bu durumun SARS veya MERS’te gerçekleştiğine dair hiçbir bildirim yok. COVID-19’un bu şekilde aktarılmadığına yönelik de bazı çok erken bulgular var. Çin’deki bilim insanları geçenlerde, COVID-19’un bulaştığı kadınların doğurduğu birkaç bebekte hastalığın negatif çıktığını bildirmiş. Annelerin süt, amniyotik sıvı ve kordon kanı örneklerinde de aynı sonuçlar elde edilmiş.
Tüylü’den COVID-19 kapacağım diye endişelenmenize gerek yok
Hong Kong’daki yetkililer 28 Şubat’ta, COVID-19’lu olan birinin baktığı evcil köpeğin, COVID-19’a sebep olan koronavirüs testinde “zayıf” pozitif çıktığını bildirmiş. Ancak bu durum, köpeğe gerçekte virüs bulaştığı anlamına gelmiyor; köpeğin hiçbir belirtisi yok ve Hong Kong Tarım, Balıkçılık ve Koruma Bakanlığı’ndan bir sözcünün açıklamasına göre köpek şu an karantina altında tutuluyor ve sonucu pozitif çıkan bu testin, “çevresel bulaşma” sebebiyle olup olmadığına karar verilmesi bekleniyor.
O bakanlığa, Dünya Sağlık Örgütü‘ne ve CDC‘ye göre şimdilik, bu koronavirüsün evcil hayvanlara bulaşabildiğine ve evcil hayvanlardan insanlara yayılabildiğine yönelik kanıt bulunmuyor.
COVID-19’lu insanların hastalığı bulaştırması için şiddetli belirtiler göstermesine gerek yok
Bu yeni koronavirüs, bazı açılardan yakın akrabası olan SARS virüsünden ziyade; daha çok grip virüsü gibi davranıyor, diyor Chiu. SARS’ın bulaştığı çoğu insan, şiddetli şekilde hastalanıyor ve yalnızca apaçık belirtiler gösterdikleri zaman bulaştırıcı oluyorlar. Bunun aksine; hem inflüenza hem de COVID-19, bulaştıkları bazı insanlarda az miktarda belirti gösteriyor veya hiç göstermiyor.
COVID-19’lu insanlar, belirtileri çok hafif olsa bile bulaştırıcı olabilir. Ayrıca, belirti göstermeyen birinin bu yeni koronavirüsü bulaştırmasının mümkün olduğunu akla getiren bulgular var. Ancak Morse’un dediğine göre, hafif COVID-19 belirtileri olan insanlar enfeksiyonu daha yaygın şekilde bulaştırıyor.
Eisenman, belirti göstermeyen insanlar COVID-19’u bulaştırabiliyorsa; bu durumun şaşırtıcı olmayacağını söylüyor. “Gerçekte hasta olduğunuzu hissetmeden önce bulaştırabildiğiniz diğer virüs hastalıkları var” diyor. “Nezle ve grip bile böyle.”
Bu virüsün yeni ve belirsiz olması, onu makul şekilde kaygı verici hale getiriyor. Eğer bu telaş dalgaları yükselirse, araştırmacıların bildiklerine dayalı olarak COVID-19’un muhtemelen felaketvâri olmayacağanı unutmamak önem taşıyor.
“Bu muhtemelen, SARS’tan ziyade daha çok bir grip salgını gibi olacak (belki biraz daha kötü ve daha bulaşıcı)” diye öğüt veriyor Morse. “Hoş değil, fakat kıyametvâri de değil. Ancak, yerel veya bölgesel bir dolaşıma dair raporlar olursa takipte kalın.”
Kaynak:
1) Ozan Zaloğlu (popsci.com.tr)
2) Kate Baggaley