Kısıtlanan özgürlükler
Türkiye’de ilk defa bir sanat fuarında, vatandaşın ihbarı üzerine bir sanat yapıtı savcılık tarafından yargıya taşındı.
Yapıtın sergilenmesi durduruldu.
Serginin küratörü ifade vermek için karakola çağrıldı.
Kızlı erkekli kalan üniversite öğrencilerinin ihbar edilmeleri çağrıları ile başlayan baskınlar ihbar mekanizmasının başka alanlarda da kendisini göstermesiyle ileri demokrasinin karanlık dehlizlerinde yeni bir yolculuk başladı.
Tencere tava ihbarları ile başlatılan ihbar furyası güvenlikçi politikalar bazında yasal düzenleme konusundaki hazırlıklar ile sürdürülmüş, öyle anlaşılıyor ki artık yaşamımızın her alanındaki bir uygulama olarak toplumsal huzurun yok edileceği halkın birbirine düşman edileceği bir yöne doğru geliştirilmek istenmektedir.
İhbar edilen sanat eseri için “başbakana hakaret “gerekçelendirilmesi, kızlı erkekli ev tartışmalarının hemen ardından başlayan ev baskınları ile içinde bulunduğumuz durumun AKP iktidarı marifetiyle hangi boyuta taşındığını kaygıyla izlemekteyiz.
Özgürlükler alanındaki saldırılar yaşamın her alanına sirayet ederken kar topu etkisiyle büyüyen bu saldırılar , tahammülsüzlüğün ve kendisi gibi düşünmeyen herkesin ötekileştirildiği demokrasi adına tehlikeli olan her türlü uygulamanın zeminini oluşturmaya başladı.
Geçen hafta yaşam savunucuları, adliye önünde Çevre Platformu Sözcüsü Hicri Nalbant’ın bir basın açıklamasındaki sözlerinden dolayı Rektör Laçiner tarafından açılan bir davada Nalbant’a destek vermek için bir basın açıklaması gerçekleştirdiler.
Çok da iyi yaptılar.
Bir yandan yaşam alanlarına yönelik sürdürülen saldırılar teşhir edilirken diğer yandan bu uygulamaların savunuculuğu rolündeki kişilerin böylesi saldırılarının teşhir edilmesi son derece önem teşkil etmektedir.
ÇOMÜ yönetimi ne yazık ki , artık kurumunun kendilerine verdiği sorumluluğun dışında her türlü skandal ile gündeme gelmiş durumdadır.
Bugün gazetemizde okuduğunuz gibi yine bir başka hukuksuz uygulama ile kendi başına buyruk, artık bardağı taşıran uygulamalar ile gerçek yüzünü ortaya koyarken tamamıyla organize bir şekilde sürdürülen onca hukuksuzluk karşında yetkilerin sessiz kalması ayrıca manidar bir durumdur.
Genelde sürdürülen onca baskı tehdit ve saldırılar, doğal olarak yerel bileşenlerinde uygulamalarında da buna uygun paralellikte hayat bulmakta, ortaya tam olarak özgürlüklerin ayaklar altına alındığı sonuçların yansımaları çıkmaktadır.
Bir yandan vatandaşların, özelikle gençlerin yaşam tarzlarına karşı saldırılar sürerken diğer yandan yasal düzenlemelerle her türlü demokratik hakkın yok edildiği dönüşümler sağlanmak istenmektedir.
Son olarak YÖK bünyesinde yapılan değişikliklerle öğrencilerin bildiri dağıtması yasaklanmış çeşitli etkinliklere katılmalarını yasaklayacak düzenlemeler ile birlikte açılan soruşturmalar bahane edilerek öğrencilerin öğrenim haklarını yok edecek okuldan uzaklaştırma cezaları için yeni düzenlemeler yapılmıştır.
Diğer yandan emekçiler de ekonomik alanda sistemin yoğun saldırıları altında her geçen gün yaşam koşularının daha da olumsuzlaştığı koşullarda yaşamaya mahkûm edilmektedir.
Mevcut olan hakları dahi yok edilmek istenmekte bunun için yeni düzenlemeler hayata geçirilmek istenmektedir.
Şimdilerde işçilerin kıdem tazminatlarına göz dikilmiş, kıdem tazminatı hakları kuşa çevrilirken, aynı zamanda işçilerin kıdem tazminatları sermayenin kullanımına sunulmak istenmektedir.
Açlık sınırın altındaki bir ücretin asgari ücret olarak belirlendiği günümüzde asgari ücrete yapılması planlanan komik zamlarla milyonlarca işçi yine sorunları ile baş başa bırakılmıştır.
Tüm bu gelişmeler karşısında, emekçiler açısından yaşamı zindana çeviren bu dayatmalar için duyarlılık göstermek zamanıdır.
Kurşunlu Köylüleri gibi sorunlarımıza sahip çıkma zamanı , yaşam savunucusu Çanakkale halkının Kurşunlu köylülerine verdiği destek gibi dayanışma zamanı, kızlı erkekli gençlerin sokaklara, meydanlara çıkıp özgürlüklerine sahip çıktığı gibi kararlı olmak zamanıdır.
Önümüzdeki süreç bu boyutu ile çok daha anlamlı olacak,”ileri demokrasinin” tuzakları bir bir aşılacaktır.
Atilla kardeşimi kutlarım
Çanakkale Ticaret ve Sanayi Odası’nın Güney Marmara Kalkınma Ajansı
desteği ile yürütmekte olduğu "Çanakkale Turizmde Yeni Marka ve
Değerlerini Ortaya Çıkartıyor" projesi kapsamında yer alan Çanakkale
Logo Yarışmasında 478 eser arasından birinci olan, uzun yıllardır Olay ailesi bünyesinde başarılı çalışmalar imza atmış Atilla Akın kardeşimi bir kez daha kutlarım.
Bugüne kadarki meslek hayatında Olay ailesi ile birlikte özelikle yaratıcı çalışma ve grafik sanatı konusunda başarılı üretimler gerekleştirmiş Atilla arkadaşımızın bir Çanakkaleli olarak Çanakkale logosuna imza atması da ayrıca değerli.
Logomuzun kentimize hayırlı olmasını diler, Atilla kardeşimizin de nice yeni başarılı çalışmalara imza atmasını temenni ederim.