Kim dur diyecek?
ÇOMÜ’de keyfiyet aldı başını gidiyor.
Her gün yeni bir skandal.
Bilim kurumu olma noktasında kendisini inkar edecek bir yolda hızla yol alıyor.
Onca tepki, eleştiri, hukuki süreç sonrasındaki kararlar kimsenin umurunda değil.
Bir bilim kurumunun eleştirilere önerilere farklı görüşlere kendisini bu denli kapaması, bildiğim bildik, yaptığım yaptık havası ile sürdürülebilir nitelikli bir eğitim yaratması mümkün değildir.
Bu durum bize mevcut siyasal iktidarın tekçi, faydacı, umursamaz demokrasi kültürünü hatırlatıyor.
Zaten son derece gelişmiş bir uyum içersinde olduklarını söylemek de çok yanlış olmayacak.
Bu gelişmeler doğal olarak daha çok insanın gelişmeler ile yakından ilgilenmesini gündeme getirirken, bu konudaki paylaşımlarda artmaktadır.
Yaşanan olumsuzluklar konusunda almış olduğum iletileri köşemden paylaşmayı sürdüreceğim.
İşte ÇOMÜ’deki gelişmeler konusunda yine bir bilim insanının görüşleri şöyle:
---------------------------------------
“Üniversite” sözcüğünün en yaygın çağrışımı; evrenin aydınlığını, ışığını taşıması, yöre ve ülke halkını gönendirmesi, onurlandırmasıdır. Daha sonraki aşamalarında ise uluslar arası ortamlarda ülkesini temsil etmesi, yetmez, derecelendirmelerde de hatırı sayılır düzeylere çıkabilmesidir. Varlığının nedenleri, bunlardır.
Ne var ki ülkemizdeki üniversitelerden pek çoğu, bırakınız uluslar arası düzeylerde boy ölçüştürmesini, çalışanlarına karşı giderek artan dozlarda hırpalayıcı, sosyal haydutluk (mobbing) uygulamalarını alışkanlık hâline getirdiklerine tanık oluyoruz. Bunlardan biri, uzun süreden beri sorunlarıyla gündemden hiç düşmeyen bir üniversite: ÇOMÜ (Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi).
ÇOMÜ Rektörlüğü’nün son becerisi; öğrenci, akademisyen ve Üniversite çalışanlarından oluşan 20.000 (yirmibin) kişinin yaşamakta olduğu bir yöreye çok güçlü bir baz istasyonu kurulmasına onay vermek! Hem de görenler anlamasın diye, dış görünüşü saat kulesi olarak inşa edilmiş olan bir baz istasyonu?! Bu baz istasyonunun oraya yerleştirilmesi onayının ne karşılığında verilmiş olduğunu sorgulayacak bir makam yok mudur? Bilimin ortaya koyduğu gerçek, baz istasyonlarının canlı sağlığı için çok büyük tehdit oluşturduğudur. Bu saat kulesi görünümlü baz istasyonuna itiraz edenlere yanıt, Rektörün çevresine yuvalanmış yandaşlardan gelmekte: “EVET, BURAYA BAZ İSTASYONU KURDURTTUK VE SAAT KULESİYLE KAMUFLE ETTİK! NE OLACAKMIŞ! KARŞI ÇIKANLAR, ZATEN MÜZMİN MUHALİFLER”!
Pervasızlık, bu kadar açık, net! Ne kendini ne de çevresini düşünen bir zihniyet! Ve bu zihniyet, üniversiteyi işgal etmiş durumda, karşı gelmelerin sayısı güçlü olmayıp, yetersiz kalınca da giderek boyutlarını arttırmakta!
ÇOMÜ’de olaylar o kadar çok ki…Bünyesindeki akademisyenlere her gün soruşturmalar açılmakta, öğrenciler gizli tanık olarak kullanılmakta, dahası, öğretim üyelerinden savunma almadan kendilerine cezalar yağdırılmaktadır!
Rektörlük akademisyenlere, “2013 yılı siciliniz OLUMSUZDUR” içerikli yazılar göndermekte, gerekçesi sorulduğunda ise yanıt verilmemekte, ısrar edildiğinde de komik bile denilemeyecek yanıtlar verilmekte, olay kendilerince geçiştirilmektedir.
Dahası, öğretim üyelerine rahatlıkla iftiralar atılıp kamu görevinden çıkarma cezaları keyfilikle önerilmekte.
Bu üniversitenin çok yakın geçmişinde öğretim üyesi Güran Yahyaoğlu kanserden ölürken, Rektörlük bürokratik soruşturmalarıyla Yahyaoğlu ve ailesinin en zor dönemlerinde yanında olup destek duracağına, görevden çıkartmıştı!
Öğretim üyelerine ders dağıtımındaki adaletsizliklerin, soruşturma komisyonları kurdurularak darbe dönemlerinde bile yapılmayan hukuksuzlukların rahatlıkla, pervasızlıkla yapılabildiği bir kurum hâline getirilmiştir, ÇOMÜ.
Üniversitede yaşanmakta olan sorunlar, beraberinde ayrımcılığı da getirmekte, doğal olarak. Yöneticiler, bir öğretim üyesinin odasına uğrar, dolap, klima, bilgisayar armağan ederken, yandaki odada çalışan öğretim üyesinin odasına bile uğramadan geçmekte!
ÇOMÜ Rektörlüğü, yöneticiliği bu şekilde algılamakta!
Çanakkale İl İnsan Hakları Komisyonu üyeleri üniversite içindeki hukuksuzlukları soruşturmaya başlayınca, Rektör yandaşları Rektör’e kim, nasıl hesap sorabilirmiş diye yeri göğü inletmeye başlamışlar!
Sorunlar halledilmeyip biriktirildikçe, öğretim üyeleri ve çalışanlar Rektörlük makamını basma, makam aracının önünü kesme, sorumlu olanların canına kast etme boyutlarına gelmişlerdir.
ÇOMÜ’de yakın gelecek belirsizliğini korumakta…”