sermet@canakkaleolay.com
Vezneciler 'de katledilen polislerimizin cenaze törenlerinde CHP Genel Başkanına yapılan protesto ve ardından bırakılan kurşun üzerinde, özellikle CHP'li vatandaşlarımızın düşünmeleri gerekiyor. Düşünmeleri gerekir ki, bu ülkede terör noktasındaki gerçekler ile hesaplaşılabilsin, her seferinde terör hakkında yapılan hamaset arkasından özelikle demokrasinin ve özgürlüklerin hedef haline getirildiği kavranabilsin. Siyasal iradenin kendisi gibi düşünmeyen herkesi kriminalize ederek, ötekileştirdiği, bu şekilde kendi çıkarlarına uygun bir sömürü düzenini sürdürmeye çalıştıkları ortaya çıksın. Demokrasi sorununun sadece Kürt siyasal hareketinin bir sorunu olmadığı, siyasal iradenin "benden değilsen düşmanımsın' anlayışının ülkemizi nereye getirdiği bir kez daha anlaşılsın.
Mafyatik yöntemlerle tehdit edilip, birkaç tetikçi ile protesto edilen Kılıçdaroğlu hakkında yapılan dezenformasyonun ne denli yalan ve çarpıtmalardan oluştuğunu hep birlikte izledik.
Neymiş, Kılıçdaroğlu cezaevlerindeki teröristlere destek veriyormuş!..
Kılıçdaroğlu, partisinin cezaevi komisyonunun yapmış olduğu ziyaretleri anlattığı bir konuşması üzerinden yapılan bu çarpıtma ne yazık ki devletin en üst düzeydeki sorumlusu tarafından yapılmaktadır.
Yıllardır buna benzer çarpıtmalarla gerçekler karartılarak, ülkemiz bir kan gölüne çevrilmiş demokrasi ve özgürlükler askıya alınarak savaş ve şiddet politikaları eşliğinde ülkemiz tek adam diktatörlüğüne doğru hızla yol almaktadır.
Gerçeklerin ortaya çıkmasını engellemek adına da ifade ve basın özgürlüğü yok sayılmış, ayrıca oluşturulan havuzdan yarattıkları çamur medyası ile yalan rüzgarları estirilemeye başlanmıştır.
Kemal Kılıçdaroğlu’nun karşılaştığı bu durum üzerinden şimdi bu gelişmeleri tekrar irdelemek ve yaratılmak istenen anti demokratik şiddet ve savaş konseptine karşı demokrasi ve emek güçlerinin birlikte tavır almasını sağlayacak girişimleri başlatmak zamanıdır.
Özellikle CHP’sine gönül veren vatandaşlarımızın bu gelişmeleri şimdi daha net olarak görmeleri, olayların arka planındaki gerçekleri kavramaları açısından, Kemal Kılıçdaroğlu’nun cami avlusunda karşılaştıkları öğreticidir.
Siyasal erkin, düşmanlaştırması için kendilerinden olmamak yeterlidir.
Yıllardır halklar üzerinde sürdürülen her türlü şiddet ve imha politikalarının nedeni de işte budur, tek vatan tek millet hamaseti bunun için yapılmaktadır.
Sorun kendileri gibi düşünmeyen herkese yaşam hakkının tanınmamasıdır.
Terör eylemi sonrasında yitirilen polislerimizin cenaze törenine katılan Kılıçdaroğlu için, böylesine provokasyonlar düzenleniyorsa; gerisini siz düşünün.
Gericilik yalan rüzgarları estirmektedir, bunun üzerinden yaratmış olduğu algı ile her geçen gün yaşam koşullarımızı daha da olumsuzlaştıran gelişmelerin zemini yaratılmaktadır.
Gericileştirme sürecinin en önemli ayaklarından biri de eğitim sisteminde yaşadıklarımızdır.
Eğitimin bilimsel içeriği yok edilmek istenmekte dinci eğitim sistemi ile düşünme, araştırma kapasitesi köreltilmiş bir gençlik yetiştirerek; ırkçı mezhepçi bir dünya görüşüne körü körüne bağlı kindar bir nesil yaratılmak istenmektedir.
Eğitimdeki bu çabalar çok ağır sonuçlar olarak geri dönmektedir.
Çocuk istismarı başta olmak üzere her türlü çağdışı gelişmelere tanıklık etmekteyiz
Bu gerileştirme çabalarına karşı hep birlikte mücadele etmek, laik değerlere sahip çıkmak ülkemizin geleceği açısından çok önemlidir.
İlimizde de bu alandaki girişimlerden biri olarak, Merkez Ortaokulunun imam hatip okuluna dönüştürülmesi gibi bir olayı yaşadık.
Sürecin başında Merkez Ortaokulu’nun yeniden eğitime başlayacağı sözünü veren yetkililer 2 yıl sonra verdikleri sözü unuttular.
Çünkü bu gelişme; eğitimdeki gericileşmenin bir adımı olarak hayata geçirilmiş politik bir tavırdı.
Bu politika siyasal irade tarafından daha da yoğunlaştırılarak sürdürülmekte, eğitim sistemimiz gerici vakıf ve dini kuruluşların at oynattığı bir dizayn ile gericileştirilmektedir.
Önümüzdeki günlerde kentimizde bu alanda yeni hamlelerin devreye sokulacağını göz önünde bulundurmalıyız.
Merkez Ortaokulu’nun, imam hatip okuluna dönüştürülmesinden sonra gelişen tepkilerin cılız kalması şimdi yöneticileri bu konuda cesaretlendirmektedir.
Son olarak, Merkez Ortaokulumu Geri İstiyorum Girişiminin yapmış olduğu basın toplantısında bu konuda Çanakkale’deki tüm çağdaş ilerici devrimci kamuoyunun bu sorunun takipçisi olacağı bir mücadele hattının örülmesi konusunda ortaya çıkan iradenin hayata geçirilmesi acil bir görev haline gelmiştir.
AKP’nin eğitimde gericileştirme politikalarına karşı olmak, laik bilimsel eğitimi savunmak anlamında süreç; bundan böyle siyasi bir nitelik kazanmış durumdadır.
Bunun için ilerici devrimci siyasi güçler, Merkez Ortaokulumu İstiyorum Girişiminin aktif destekçileri olmalı aynı zamanda sendikalar, sivil toplum örgütleri çeşitli platformlar bu talep temelinde bir araya gelerek güçlü bir iradeyi ortaya çıkaracak farkındalıkları yaratarak bu mücadeleyi başarıya taşımak için çaba göstermelidirler.
Böyle bir cephenin yaratılması ve sürdüreceği mücadele sonrasındaki kazanımlar aynı zamanda gericiliğe karşı mücadele açısından da kazanılmış bir halka olarak demokrasi ve emek mücadelesinde ileri bir adım olacaktır.
Bu konuda şimdi herkesin sorumluluk alma zamanı, Merkez Ortaokulumu Geri İstiyorum girişimine aktif destek verme, birlikte bir planlama ile ses getirecek bir mücadeleyi örgütleme zamanıdır.
Çanakkale bunu başarmalıdır.