Sermet Atadinç

sermet@canakkaleolay.com

Kılıçdaroğlu mitingi ve siyasal durum...

2574
Mitingler siyasal analizler için hep araç olmuşlardır.
‘Doğru sonuçlara ulaşmak için ne kadar geçerlidir’ tartışmasını bir yana bırakarak; Kılıçdaroğlu mitinginin öne çıkan yönlerine bağlı olarak bazı analizler yapalım.
Kılıçdaroğlu mitingi kalabalık olarak Çanakkale’de bugüne kadar yapılan mitingler içersinde en kalabalık miting diyebiliriz.
Kalabalığın da ötesinde katılımcıların coşkusu, katılımcı profilinin yapısı, çok daha önemli sonuçlara işaret ediyor idi.
Siyasal iletişimin önemli bir aracı olan mitinglerin, siyasal sonuçları itibarıyla katkılar yaratabilmesi için ‘organizasyon öncesi hazırlıklar’ ve ‘organizasyonunun kurgusu’ önemlidir.
Bu nokta siyasal örgütlerin performansı ile yakından ilgilidir.
Kılıçdaroğlu mitinginde, ‘hazırlıklar ve organizasyon kurgusu’ noktasında birtakım olumsuzlukların izleri olsa da; miting CHP Çanakkale oylarına katkı sağlayacak bir performans oluşturmuştur.
Bu noktayı daha iyi anlayabilmek için iki noktayı değerlendirmek gerek.
Miting katılımcıları coşkulu, bir o kadar da istekli ve heyecanlı bir görüntü verdiler.
Bu potansiyelin gelişmiş olması CHP’nin geneldeki imajının olumlu geliştiğinin ifadesidir.
Bu durum bir şekilde sandığa yansır.
Miting de, CHP dışındaki özellik ile merkez sağdaki siyasi partilerin taraftar ve sempatizanlarının da sanki kendi partilerinin mitingleriymiş havası ile katılımları dikkat çekti.
Bu durumda önemli bir gelişmedir.
Bu katılım, kendi partileri için umudu olmayan bu kesimlerin oylarının CHP’de birleşeceği gibi bir sonuç olarak; mitingden çıkarılan başka bir tespit olmuştur.
Tüm bunları göz önüne bulundurduğumuzda CHP avantajlı bir konum yaratmış gözükmektedir.
Rakip siyasi parti olarak AKP kalan 19 gün içinde CHP’nin bu atağına karşı neler yapar bilemiyorum.
Fakat CHP yönetiminin yapması gerekli önemli işler vardır, bu unutulmamalıdır.
CHP, bir nevi ayağına gelmiş bu fırsatı iyi kullanmalıdır.
Miting sonrası CHP’lilerin tartıştığı bazı konuları göz önünde bulundurarak,12 Haziran seçimleri sonrasında Çanakkale CHP içersinde önemli dalgalanmaların yaşanacağını düşünüyorum
Her neden ise bazı CHP’liler miting de kimin en çok alkış aldığı konusuna takılıp kaldılar.
Ayrıca elektronik ortamda üye kayıt uygulamasında yaşanılan bazı olaylar nedeniyle; 12 Haziran sonrasında Çanakkale CHP’nin hayli hareketleneceğini söyleyebilirim.
Bu hareketliğin konumlanacağı alan, şimdiden yerel seçimler noktasındaki gelişmeler olacak.
CHP içersindeki farklı gruplar şimdiden kendi adayları için yeni bir mücadelenin başlayacağının işaretlerini veriyorlar.
Bu arada şunu da söyleyelim:
Kılıçdaroğlu mitinginde meydanda toplanan kalabalıktan en çok alkışı Belediye Başkanı Ülgur Gökhan’ın almış olmasının da ayrı bir anlamı vardır.
Sosyalist sol’un Çanakkale’deki çalışmaları çok cılız bir şekilde kalmıştır.
Emek Demokrasi ve Özgürlük Bloğu olarak bağımsız adaylar ile seçime katılan oluşum, bağımsız adayların olmadığı illerde Emek Partisi adayları ile seçime katılmasına rağmen bu blok unsurlarının iradelerini beyan etmemiş olması ve bu noktada kayda değer bir çalışma içersinde olmamaları düşündürücüdür.
Hâlbuki ülkede çok önemli gelişmeler olmaktadır.
12 Haziran sonrası demokrasi güçlerine çok önemli sorumluluklar düşmesine rağmen, hava; bugünden yansıyanlar itibarıyla çok moral verici düzeyde değil.
İmha ve inkâr politikaları sonrasında artan baskılar ve yaratılan provokasyonlar ile 12 Haziran sonrasındaki olası gelişmeler sıkıntı oluşturacak işaretler vermekte.
Siyasetin yeniden dizayn edilmesi noktasında son derece karanlık bazı gelişmeler yaşanmaktadır.
MHP üzerinden oluşturulan “kaset skandalları” yenilir yutulur cinsten ve aynı zamanda sıradan gelişmeler değil.
Son derece örgütlü ve bilinçli bir kurgunun adımlarıdır.
Aynı şekilde düne kadar “Kürt açılımı” deyip, bugün ‘Kürt sorunu’ yoktur diyen anlayışın yeni tezgâhları, ABD ile birlikte bölgeye dönük yeni planları, siyasal iktidarın 12 Haziran sonrasında yeni bir kurgu içersinde olacağını göstermektedir.
Daha bugünden olanlara şöyle bir bakalım.
Basit şeylermiş gibi gözükse de son derece anlamlıdır.
YGS de ‘şifre yolsuzluğu’ için Başbakan yine faturayı basın mensuplarına çıkarmış,”bedelinin ağır ödetileceğini” ifade etmiştir.
Kılıçdaroğlu Çanakkale’de “Kazdağları’na kazma bile vurdurmam” derken, yaşam ve çevre değerlerine sahip çıkan, Anadolu’nun dört bir yanından Ankara’ya yürüyen çevrecilerin Ankara’ya sokulması yasaklanmıştır.
Kılıçdaroğlu ile televizyona çıkıp tartışamayan Başbakanın, neden çıkamayacağı konusu yaşanılan olaylar sonrasında ortaya çıkmaktadır.
Bir yanda çevre değerlerimize sahip çıkan, geleceğimizi teminat altına alan bir görüş, diğer yandan bu konuda taleplerini gündeme getiren kesimleri baskı altına alan bir uygulama.
Bir yanda özgürlükleri, basın özgürlüğünü savunan bir yaklaşım, diğer yanda basın mensuplarını tehdit eden bir anlayış…
Nasıl bir araya gelsin, tartışsın ki !