Sermet Atadinç

sermet@canakkaleolay.com

Kılıçdaroğlu fezlekesi…

2330
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun değerlendirmeleri sonrasında hakkında soruşturma başlatılması için fezleke düzenlenmesi talebi özgürlükler açısından ne kadar sıkıntılı bir dönemde olduğumuzun önemli bir göstergesidir.
 
Hep söyledik.
İfade özgürlüğü temel bir insan hakkı olarak özgürlükler açısından olmaz ise olmaz kavramdır.
Ana muhalefet partisinin genel başkanının düşüncelerini ifade edemediği koşullar için artık çok fazla söylenecek bir şey kalmamıştır.
 
Özgürlüklere sahip çıkıp, bu alandaki talepler için birleşip, mücadele etmek ve bu taleplerin anayasal güvence altına alındığı dönüşümü yaratmaktan başka yapılacak bir şey yoktur.
 
Şimdiye kadar sözde “demokrasi” hatta  “ileri demokrasi” laflarının arkasında kamuoyunu yanıltanlar kendi ifadeleri ile “demokrasi bir araçtır” anlayışı ile hareket edenlerdir.
 
Demokrasi adına yaşanan bu acı gerçekler karşısında Kemal Kılıçdaroğlu’nun  tepkisini  oldukça anlamlı buluyorum.
Beraberinde CHP örgütlerinin, milletvekillerinin tepkisi de önemli gelişmelerdir.
Düne kadar demokrasi özgürlükler adına meydanlarda sokaklarda   mücadele eden insanların tepkileri şimdi daha  net  olarak algılanabilecektir.
Gazetecilerinin cezaevlerine doldurulduğu, 500 yakın öğrencinin aynı şekilde cezaevlerinde olduğu ,işine aşına sahip çıkan emekçilerin baskı altında olduğu, sendikal haklarına sahip çıkan işçilerin işlerine son verildiği, yaşam haklarının elinden alınıp, kendi karları için çevremizin talan edildiği, demokratik siyaset yapma hakkının yok edildiği, eğitimin sağlığın kamusal hizmetlerin ticarileştirildiği, kendi yurttaşlarının üzerine bombaların yağdırıldığı bu ülkede Kılıçdaroğlu fezlekesi bardağı taşıran bir damla olmuştur.
Bu  anti demokratik, piyasacı uygulamalar gün gibi ortada ilken siyasi iktidar demokratik görünüm için  bir çok manevra yapmaktadır.
“Darbeciler ile hesaplaşma” ,”12 Eylül cuntasının  yargılanması” gibi göstermelik bazı girişimler ile gerçekler örtülmeye çalışılmaktadır.
Demokratik, özgür, barışın hakim olduğu, insanca yaşam koşullarının yön vereceği  bir gelecek açısından  herkese düşen görevler vardır.
 
CHP  milletvekillerinin ve partililerin böylesi bir sorumluluk üstlenmeleri önemli olup, CHP’ye dinamizm getirecektir.
Kılıçdaroğlu tepkisi ile  bu işareti vermiştir.
CHP demokrasi mücadelesinde  daha etkin bir rol ile var olacaktır.
Yoksa Alman rahip örneğinde  olduğu gibi faşizmin saldırıları karşıda  bir gün gelecek kendisine sahip çıkacak kimse bulamayacaktır.
 
Bu nasıl iştir...
Ülkemizdeki ‘kadın gerçeği’ konusunu bir kez daha gözlemledik.
Ezilen dövülen, öldürülen, ikinci sınıf insan muamelesi gören kadınlarımız gerçeğini  kentimizde yaşadığımız taciz olayında bir kez daha  yaşadık.
Bir kamu kurumunda çalışan kadın tacize uğradı, şimdi de sürüldü.
Çanakkale gibi çağdaş bir kentte özellik ile kadına değer verilen bir yaklaşımın olduğu bir atmosferde yaşanılanların böyle olması üzücü.
Hakkında taciz iddiası var olan  müdürün, bir başka ile tayin edildiği belirtilmiş idi.
Kent bu kararı olumlu değerlendirerek bir nebzede olsa vicdanen rahatlamış idi.
Konuya müdahil olan sendika ve kadın örgütlerinin bunu yeterli bulmamalarına rağmen.
Sonradan ortaya çıkanlar herkesi şaşkına çevirdi.
Aradan aylar geçti,, müdürün görevinin başında olduğu fakat tacize uğrayan kadının tayininin yapıldığı ortaya çıktı.
Şimdi yetkili birimler susuyor.
Bu kabul edilemez.
Çanakkale’deki dinamikler bu konuda gerekli tepkiyi vermelidirler.
Aksi durumda; Çanakkale’nin çağdaş yüzü  yaralanacağı gibi, tacizi koruyan anlayış bir kez daha  korunmuş olacaktır.