Sermet Atadinç

sermet@canakkaleolay.com

Kılıçdaroğlu’nun ardından…

2319

Kılıçdaroğlu’nun Çanakkale ziyareti sırasında öne çıkan konulardan biri halkın ilgisi idi. Olumsuz hava koşullarına rağmen coşkulu bir kalabalık ile Kılıçdaroğlu Çanakkale’den moral bularak ayrıldı. Mevcut sistemin halk nezdindeki memnuniyetsizliği şimdi artık daha net olarak görülmekte. Bütün mesele tamda burada. Bu memnuniyetsizliği kanalize etmek, siyasi mücadelenin can alıcı sorunu. CHP bu işi becerebilecek mi? Bu konuda ne kadar hazır? Önümüzdeki günlerin en çok tartışılacak konularının başında gelecek gibi gözüküyor.  
Kılıçdaroğlu  ziyareti öncesinde CHP örgüt olarak gerekenleri ne kadar yaptı ?
Hazırlıkları yeterli miydi ?
Bu noktalarda bir değerlendirme yaparak hataları var ise tespit edip, yeni organizasyonlara hazırlanmalıdır.
Nede olsa “seçim sathı mahalline girilmiştir”.
Bu süreçte bunları eleştiri konusu yapmanın doğru olmadığını düşünerek, sadece bu konunun parti örgütü tarafından ele alınması gerektiğini belirtmek istedim.
Bu alanda dikkatimi çeken bir başka noktayı sizler ile paylaşmak istiyorum.
Halkın ilgisi ve coşkusu kadar, parti üyesi olan kişilerin ilgilerini göremedim.
Parti içersinde muhalif olarak bilinen kesimlerin bu süreçte daha bir canlı olduklarını gözledim.
Önümüzdeki günlerde parti içersinde, yeni bir demokrasi iklimi ile bu ilgi bir tazyik ile canlanmaya yol açabilir.
Bu canlılık, halkın artan ilgisinin kucaklanması konusunda çokta gerekli bir durumdur.

Çalışanlara saldırılar sürdürülüyor.
Bir yandan da  çalışanlar üzerindeki ekonomik baskılar, iş güvencelerini yok edecek saldırılar, gündemdeki  yasa tasarıları ile hayata geçirilmeye çalışılıyor .
Hazırlanan bir yasa tasarısı ile yaklaşık 1,3 milyon memur için sözleşmeli personel esasları getiriliyor.
Bu memurların iş güvencesi ortadan kalkıyor ve sözleşme sonunda yeterli görülmeyen veya disiplin suçu işleyenlerin işlerine son verilmesi uygulaması getiriliyor.
Tekel işçilerine destek veren memurlar ne kadar haklıymış; “bugün Tekel işçileri yarın biz” diyerek sistemin çalışanlar üzerindeki politikalarına karşı birleşip mücadele etmekten başka bir alternatifleri olmadığını o günden tespit etmişlerdi.
Şimdi kamu çalışanları bu saldırıyı boşa çıkarmak için tıpkı Tekel işçileri gibi mücadele etmelidirler.

Bir çevre gününü daha geride bıraktık…
Göstermelik kutlamalar, asılan güzel sözler dışında her geçen gün yok ettiğimiz çevre değerlerinin görülmediği çevresiz bir çevre günü ile bir sıradanlığı yine yaşadık.
Şunu unutmamalıyız ki geleceğimiz tehlike altındadır.
Sadece karları ve rantları adına yaklaşımlarda bulunan bu sistem dahilinde geleceğimiz şimdiden karatılmıştır.
Çevre bilinci ile gerçekten önlemlerin alınacağı dönüşümler için kaybedecek zamanımız kalmamıştır.
Çevresel değerlere zarar verecek hiçbir girişime izin vermemek, bu alanda mücadele saflarını geliştirmek için şimdi daha çok sorumluluk almalıyız.

Sermet ATADİNÇ