Sermet Atadinç

sermet@canakkaleolay.com

Kerpiç ekonomisi... 10.03.2010

2069

Elazığ’da yaşadığımız 6 şiddetindeki deprem sonrasında 52 vatandaşımızı yitirdik, yüzlerce vatandaşımız yaralandı, birçok hayvan telef oldu. Bu şiddetteki depremlerin diğer ülkelerde can kaybı ile sonuçlanan etkilerinin hemen hemen olmadığı günümüzde Başbakanımız hemen tespitini yaparak sorumluluktan kurtulma konusunda hızlı bir adım attı. “Kerpiç evler sorumludur” diyerek gerçekleri gizlemeye çalıştı. 

Bu mantık bundan sonra olabilecek depremlerde yaşanılacak can kayıpları için, şimdiden bu noktada sorumluluk almama girişimidir.

Bugün Elazığ’da yaşanılan facianın nedeni yoksulluktur.

Elazığ’da kaybettiğimiz vatandaşlarımızın imkânı vardı da, onlar mı sağlam konutlar yapmadılar?

Yaşanılan bu olay sosyal devlet konusunda yaklaşımlar bazında ayraçtır.

Anayasamızın 57. maddesi şöyle der: “Devlet, şehirlerin özelliklerini ve çevre şartlarını gözeten bir planlama çerçevesinde, konut ihtiyacını karşılayacak tedbirleri alır, ayrıca toplu konut teşebbüslerini destekler.”

Devletin planlama yapması ve konut ihtiyacını karşılayacak önlemleri alması gerçeği çok açık iken; son yıllarda hız kazanan deprem araştırmalarının ortaya koyduğu sonuçlar son derece iyi bilinirken, devlet vatandaşının hayatını kurtarmak için cebinden bir kuruş çıkarmayı bile düşünmüyor.

Hal böyle iken “kerpiç evler” diyerek sorumluluktan kaçınılamaz.

Bu yaşanılan felaket sonrası devlet bu konudaki sorumlulukları için duyarlı davranmalıdır.

Bütçeden pay ayrılarak risk oluşturan tüm bölgelerde mevcut yapıların depreme hazır hale getirmesi gerekmektedir.

Daha da önemlisi vatandaş olarak bunu bizler talep etmeliyiz.

Yaşamsal haklarımız için birleşip, bu noktadaki sorunlarımız için baskı grupları oluşturmalıyız.

Bu noktada sorumlulardan gelen sinyaller olumsuz, sosyal devletin sorumlulukları kapitalist düzenin kar dürtüsü sebebiyle  adeta yok sayılmakta.

Mevcut iklim böyle.

Düşünebiliyor musunuz, Ankara Belediyesi vatandaşın haklı talebi sonrasında yargı tarafından verilen karara karşı direniş göstermektedir, halkını cezalandırabilmektedir.

İşte bundan dolayı sosyal devlet noktasındaki talepler için belirleyici olan biziz

Sağlıklı konutlarda oturmak, parasız sağlık hizmeti, eğitim hizmeti, gelecek güvencesi için mücadele etmez isek daha çok Elazığlar yaşarız.

Şimdi bir yerden başlamak lazım.

Önce bu ülkede yıllarca deprem vergisi olarak toplanan vergilerin ne olduğunu sormak ile başlamalıyız.

Gerçekten ne olmuştur bu toplanan paralar?

Depremlere karşı alınması gerekli önlemler noktasında kullanılmış mıdır, yoksa bazı yandaşlar için mi harcanmıştır?

Bizler bunu talep etmeliyiz.

Ayrıca kentimizde de Belediye Başkanımız bu konuda sorunlarımızın olduğunu paylaşmış, sorunlu alanlara dikkat çekmiştir.

Şimdi hep birlikte siyasilerimizden bu alanlardaki sorunların çözümü için gerekli olanakların yaratılmasını, yerel yönetim ile işbirliği yapılarak bu alanların sağlıklı konutlara dönüştürülmesi konusunda taleplerimizi gündeme almalı, bu konuda mücadele etmeliyiz.

İlgili meslek odaları, sivil toplum örgütleri vasıtasıyla bu noktada belirlenen eksikliklerin giderilmesi için onların mücadelelerinin destekçisi olmalıyız.

Yoksa yine sonunda ne yapalım “kerpiçten yapılmıştı” gibi savunmalar ile daha birçok insanımızı yitirir isek şaşırmayalım.

 

Sermet ATADİNÇ