KENTLİ OLABİLMEK

1638
Evim Barbaros Mahallesinde, sabah işe yürüyerek gidiyorum, sabah kahvaltısını işyerinde ediyorum ama iştahım kalırsa, neden mi en az on kişinin sokağa tükürdüğünü görseniz iştahınız kalır mı? Kaç kişi güne böyle başlamak ister? Sokaklara baktığınızda her yer izmarit atığı, çöp kutularını şehrin süslemesi olarak kullanıldığını düşünen insanlarımız yere attıkları izmaritlerle şehrin süslemesine katkıda bulunduklarını zannediyorlar sanırım.
Şehrimiz gerçekten çok güzel, tarihi dokusu, bulunduğu coğrafi konumu, dünyada içinden deniz geçen kaç tane şehir bulunmakta ? Bu güzellikleri yaşamak istemek kentliler sahilde oturup, demli bir çay, soğuk bir bira, bir kadeh rakı içmek isteyebiliyorlar ancak özellikle yeni kordon ve plaj mahallesinde DSİ lojmanlarının önündeki kayalık bölgedeki görüntüler yürüyüş yaparken beni inanılmaz rahatsız etmekte. Özellikle yeni kordon kumsalında yenilen içilenlerin ambalajlarının etrafa saçılması, bira şişelerinin kırılıp denize atılması, banklarda yenilen çekirdeklerin yere atılması bir kabul edilir bir durum değil. Bira şişelerini kırıp kumsala ya da denize atılması, orada denize giren yada yürüyüş yapan birinin özellikle bir çocuğun ayağının kesilmesine neden olabileceğini düşünemeyen insanların ruh hallerini çok merak ediyorum hele ki bu vatandaşlarımızın çoğunlukla kentimize bilim almaya gelen üniversite öğrencilerinin olduğunu gördükçe daha çok üzülmekteyim.
Yerel yönetimin halkın kullanımı için şehrin çeşitli noktalarına koyduğu spor aletlerinin çoğunun kullanılamaz halde olması acaba kimin suçu, yerel yönetimin mi onları hizmetdışı hale getiren düşüncesiz bireylerin mi? Yeni kordonda denize girilebilmesi için plaj düzenlendi, duşlar konuldu ama iki hafta geçmeden duşlar kullanılamaz hale geldi. Gençlerin basketbol oynamaları için konulan potaların önce çemberleri kırıldı sonra direkleri yıkıldı. Biz kentli olarak çuvaldızı kendimize batırabiliyor muyuz?
Yazının başlığı ‘KENTLİ OLABİLMEK’. Kentte yaşıyor olmak kentli yapar mı bizi acaba? Kentli olabilmemiz için hayatımızda nelere hassasiyet göstermemiz gerekiyor ?
Kentli olmak öncelikle samimi bir iç denetim ve yeterli hassasiyet olgunluğu gerektirmektedir.
Kentin güzelliğine katkıda bulunacak gönüllü çalışmalara katılmak.
Kentin sokaklarını evimiz olarak görebiliyor olmak.
Çocuklara ve öğrencilere gerekli hassasiyeti gösterebilmek.
Tarihi eserlerin korunması için yeterli çabayı göstermek.
Yeterli çevre bilinci, çöpleri ayrıştırılarak atılmaya hazırlamak.
Toplumsal kurallara uygun davranmayanlara gerekli uyarıyı yapılabilmek.
Trafik kurallarına uygun davranmayanları gerekli mercilere bildirebilmek.
Tuvaletlerin temiz kullanılabilmesi için yeterli hassasiyetin göstermek.
Engellilerin yaşamlarına katkıda bulunacak çalışmalara destek vermek.
Araç kullanırken gereksiz klakson kullanmayıp, yayalara ve iki tekerlekli taşıtlara saygılı olmak.
Bizi rahatsız etmeyen şeyleri görmemezlikten gelme kültürü toplumda bulaşıcı hastalık gibi çoğalmakta. Kentli olma bilincinin geliştirilebilmesi için merkezi ve yerel yönetime ciddi görevler düşmekte. Örneğin çok kapsamlı bir çevre bilinci oluşturulabilmesi için sponsorların katkılarıyla projelerin başlatılması. Çanakkalemizin dünyanın en güzel yerlerinden biri olduğunun farkındalığını kentlilere halk diliyle aktarabilecek konfranslar,seminerler,söyleşiler yapılabilmesi. Şehrimizin güzelliklerine sahip çıkmanın önemi anlatılmalı.
Yaşanabilir bir kent, duyarlı insanların katkılarıyla olur, her şeyden şikayet etme yerine duyarlılık ve tolerasyon eşiğimizi arttırıp, kentli kimliğine yakışır birey olabilmeye çalışmak en doğrusu olacak sanırım.
Sabahları temiz sokaklar görebilmemiz dileklerimle…..