Amacı taa başından belli olan ve "bölgemiz ve kentimiz için hayati ve insani bir boyut taşıyan", sadece "bugün ve Ortadoğu'da değil dünyanın her yerinde ve tarihin her evresinde doğduğu toprakları terk etmek zorunda kalmış insanlığın ortaklaştığı "Anavatan'dan kopuş duygusu"nu tema edinen ve üstelik bunu da "42 uluslararası sanatçının hassas, sezgili ve sağduyulu üretimleri"yle ifade etmek üzere olan Bienal'i, Çanakkale Bienali İnisiyatifi, 1'e 3 kala iptal ettiğini açıkladı. Neden?
Çanakkale Kent Konseyi Yürütme Kurulu Başkanı Saim Yavuz
Çanakkale Bienali İnisiyatifi, Bienali iptal ederek Bieanal’in amacını önemsizleştiriyor olmuyor mu? Bu soruya kolaylıkla “evet” ya da “hayır” demek mümkün değil çünkü, düzenleyici Çanakkale Bienali İnisiyatifi’nin böyle bir tutum ve anlayışa sahip olmadığına, gerçekleştirilen 4 Bienal şahitlik yapmaktadır, ama ortada da bir “gerçek” taş gibi duruyor; Çanakkale Bienali İnisiyatifi, 5. Bienal’i iptal etti. Neden?
Üstelik; “İlk günden bu yana, yerelde yapılanan Çanakkale Bienali İnisiyatifi tarafından düzenlenen Çanakkale Bienali, sivil kimliğiyle, toplumun farklı kesimleriyle diyalog halinde, kamu, özel sektör ve sivil toplumun katkı ve katkılarıyla hayata geçirilmekte, bu yönüyle özgün bir kimlik taşımaktadır.” diyen Çanakkale Bienali İnisiyatifi, bu özgün kimliği oluşturan “farklı kesimler”, “kamu, özel sektör ve sivil toplum”la hangi süreçlerde ve hangi ortamlarda, paylaşarak karar oluşturuyor da “bölgemiz ve kentimiz için hayati ve insani bir boyut taşıyan” Çanakkale Bienal’ini, bir anda iptal ediyor. Neden?
“Çanakkale Bienali İnisiyatifi olarak, 10 yılı aşkın süredir yüzlerce insanın emeğiyle oluşturulan Çanakkale Bienali’ni ve kentimizin kadim değerlerini en saygın şekilde temsil edecek sanatsal çalışmalarımızı sürdüreceğiz. Fakat içinde sanatın olmadığı gelişmelerin sanatın kendi pratiklerinin önüne geçtiği bu koşullarda, günün gerçekliğinin herkesi kırılganlaştıran atmosferinin de etkisiyle coşkumuzu ve motivasyonumuzu yitirmiş bulunuyoruz.” diyor da Çanakkale Bienali İnisiyatifi, bilmiyor mu ki, sanat; “sanatın olmadığı gelişmelerin sanatın kendi pratiklerinin önüne geçtiği koşullarda” daha da önem kazanır. Bağımsız yaratıcılık daha da fazla ve güçlü bir şekilde o koşullarda öne çıkar ve işte o koşullarda sanatçının kendisine ait olan yaratım gücüyle ortaya çıkardığı eser, sanatçıdan bağımsız olarak; toplumsal morali, bireysel motivasyon ve coşkuyu artırır, umudu daha da güçlendirir, yüreklendirir . “Gelişmelerin” -her neyse bu gelişmeler!-, peşine takılmaz, içine düşmez sanatçı. Gelişmelerden etkilenir kuşkusuz, ama kendisini etkileyen “gelişmeleri”, “hassasiyetle” izleyerek, “sezgili ve sağduyulu üretimiyle” gelişmelere de etkide bulunur sanatçı. Çanakkale Bienali İnisiyatifi, “42 uluslararası sanatçının hassas, sezgili ve sağduyulu üretimleri”nin sergilenip toplumla, uluslararası sanatçı ve sanat kurumlarıyla, yerel ve ulusal sanatçılarla paylaşılacağı Çanakkale Bienali’ni iptal ediyor. Neden?
Çanakkale Bienali İnisiyatifi, “katkılarını esirgemeyen ana destekçimiz Çanakkale Belediyesi ile özellikle mekân destekleri için başta Çanakkale Valiliği, T.C.Kültür ve Turizm Bakanlığı olmak üzere diğer tüm destekçileri”ne de katkıları için teşekkür ederek Bienali iptal ettiğini duyuruyor. Neden?
Bu teşekküre Bienalin ana destekçisi Çanakkale Belediyesi, açık ve net bir şekilde Çanakkale Bienali İnisiyatifi’nın kararını desteklemediğini ve “Bienal’in gerçekleşmiyor olmasından dolayı üzgün ve sanat adına kaygılı olduğunu”; bazı STK’lar ve siyasiler yaptıkları açıklamalarla iptalden duydukları üzüntü ve endişeleri Çanakkale’yle paylaşarak yanıt verdi. Destekçilerden, Çanakkale Valiliği ve T.C.Kültür ve Turizm Bakanlığı’ndan ise henüz bir açıklama gelmedi. (Onlar adına veya Çanakkaleliler adına, bir “otorite” açıklama yaptıysa o başka tabii…)
Çanakkale Bienali İnisiyatifi’nin, Çanakkale Bienali’ni iptal kararı yanlıştır. Açıklama yapıyormuş gibi yapıpta iptalin “gerçek” nedenini açıklayamayan Çanakkale Bienali İnisiyatifi’nin, bir telaş ve korkuyla verildiği belli olan iptal kararında kişisel/grupsal kaygıların rol oynadığı açıktır.
Boyun eğme, kendini “otorite” sananlarının alanını genişletmeye ve “otorite”nin kendini yeniden üretmesine hizmet eder. Kişisel boyun eğmeleri anlamak mümkündür, ama Bienal Çanakkale’nindir ve bundan dolayı Bienal’i iptal etmek karar ve yetkisinin -en azından, tek başına- Çanakkale Bienali İnisiyatifi’nde olmadığı yapılan açıklamadan da anlaşılmaktadır. (Bugüne kadar Bienal makamlarını paylaşanların bu kararla ilgili sorumluluk taşıyan herhangi bir açıklama yaptığını da okumadım.)
Ne yazık ki, iptal kararıyla Bienal, “otorite”ye kurban verilmiş, Çanakkale Bienali İnisiyatifi de her türlü sanat etkinliğinde, “otorite” onayının, otoriteye “tâbi” olmanın ilk icazetçi “inisiyatifi” olmuş ve “bayağı” olanın, “yüce” olana galebe çalmasına onay vermiştir.
“Cesaretin var mı aşka…” der şarkı. Sanatta da cesaretin yoksa özgürlüğün de yoktur, yaratıcılığın da… Bienalin “düzenleyecisi” olmak, düzenleyene “Bienali iptal etmek” hakkını vermez. Düzenleyicinin tek bir hakkı vardır; o da, düzenleyici olmaktan vazgeçmektir. Aslında olmuş olan da o’dur: Çanakkale Bienali vardır; Çanakkale Bienali İnisiyatifi kendini iptal etmiştir. Benim de anladığım budur.