sermet@canakkaleolay.com
Hatay’da kekik toplayan köylüler terörist sanıldı ve açılan ateş sonucu 2 köylü yaşamını yitirdi. Haber önce PKK, 2 köylüyü öldürdü şeklinde verildi. Şiddet kültürünün geldiği nokta açısından yaşanılanlar ibret vericidir. Yaşanılan dezenformasyondan, şiddet kültürüne kadar çıkarılması gerekli önemli dersler vardır. Yaşanılan olay, gelinen nokta açısından bundan sonrasında da yaşanabilecek bu tipteki korkunç olaylar için bir göstergedir. İşte terör, normal yaşamları böylesi felaketlere götürebilmektedir, tetiği çekenin kim olduğundan bağımsız olarak.
Madımak katliamının 17. yılında bu ülkede hala 37 aydın insanı katleden gerçek sorumluların cezalandırılmadığı, 37 aydınımızın diri diri yakıldığı, Madımak Oteli’nin bir utanç abidesi olarak fiziki varlığını sürdürdüğü bir ülke için insanca yaşam taleplerinin ne kadar önemli olduğunu anlayabilmek, önemli bir sorumluluktur.
Demokrasi, özgürlükler, insan hakları, insanca hakça bir yaşam, bugün en temel sorunlarımız arasındadır.
17 yıl önce gözü dönmüş gerici güçlerin Madımak’taki katliamları, kara bir leke olarak tarihimize geçmiştir.
Gelinen yerde ne kadar iyimser olmaya çalışsak da, ‘eski tas,eski hamam’ benzetmesi, yanlış bir tespit değildir.
Küreselleşen dünyada daha kompleks hale gelen çıkar ilişkilerinin getirdiği koşulları da düşündüğümüzde, insanlık adına moral bulacağımız gelişmeler sarp ve çetin yolların ardında.
G-20 ülkeleri Kanada’da toplandı.
Kapitalist sistem yaşadığı ekonomik kriz için önlemlerini oluşturmaya çalışır iken, sistemin mağduru onbinler protestolarını sürdürdüler.
Uluslararası ilişkilerin özel sorunları da bu arada unutulmadı.
Erdoğan ve Obama terör sorunundan, İsrail ve İran’a kadar bölgedeki bir çok sorunu karşılıklı olarak görüştüler.
Gerçek mesaj, toplantı öncesi ABD Dış İşleri Bakan Yardımcısından geldi; “Türkiye önce ABD nezdinde güven tazelemelidir”
Bu mesaj iyi algılanmalıdır.
Şimdi başta ABD olmak üzere emperyalist kapitalist sisteme uşaklık ile ilgili yeni roller gündemdedir.
Olsun varsın, gelin biz hız sınırımızı 90 dan 110’a çıkaralım.
Nasıl olsa artık bölünmüş yollarımız var.
Günde ortalama 20 insanımızı kaybettiğimiz trafik kazalarının hiçbir anlamı olmasa gerek, bölünmüş yolları aşarak karşı şeritte yaptığımız kazaların önemi olmasa gerek, yollarımızın kalitesinin, her şeyden önemlisi sürücü bilincimizin düzeyinin hiçbir anlamı olmasa gerek.
Nede olsa ilerlemeliyiz, hem de süratle, 110’a çıkarak
Şu hız kavramımızı biraz da yaşam koşullarımızın iyileştirilmesi noktasında kullanabilsek.
Mesela ayın sonunu getiremeyen emeklilerimize biraz hız verebilsek, sefalet ücretine mahkum asgari ücretlimize sürat kazandırabilsek.
Yok yok sürat felakettir!
Asgari ücretlimize 30 simitlik sürat yeterlidir.
Biliyorsunuz devletimizin yolları bozuk…
Sermet ATADİNÇ