KAZDAĞLARI & ENDEMİK TÜRLER ARAŞTIRMA ENSTİTÜSÜ KURULMASI
Ahmet OVEN,
Endüstriyel Tesisler&Mekanik Proje Müh.,
Kuzey Ege Sahil Köyleri Platformu/Kurucu,
Email: ahmetoven@gmail.com
Kazdağları sadece mitolojik derin bir geçmişe değil bünyesinde barındırdığı birçok endemik bitki türüne de ev sahipliği yapmaktadır. Edremit Körfezinin en nezih bölgesinde yer alan oksijeni bol, denize hakim konumdaki bu dağlar maalesef ki bizler tarafından önemi tam manası ile anlaşılamamış lakin Osmanlı devrinde özellikle Sultan Abdülaziz ve Sultan 2.Abdulhamid döneminde topraklarımızda casus kılığında dolaşan arkeologlar ile birlikte doğa bilimciler de topraklarımızın altındakilerini çaldıkları yetmediği gibi toprak üstündeki endemik türleri de çalıp çoğaltarak kendi vatanlarına götürmüşlerdir.
Alman Botanikçi Eczacı ve Bitki Koleksiyoncusu Paul Ernst Emil Sintenis`de bu işgalci ve sömürücü anlayışa sahip olup doğayı ihya etme ve çevreyi koruma görüntüsü adı altında ticaretini yapmaya çalışan şahıslardan biridir.. Özellikle Almanların, Osmanlı topraklarında bu kadar aktif olmalarının sebebi Prusya ekolünün yani alman politikası ve askeri disiplin ve anlayışının Osmanlı Sultanları tarafından uygulanmak istenmesinden kaynaklıdır. Prusya Krallığı, Alman imparatorluğunun merkezi konumunda olup Sultan 2. Abdülhamid zamanında Almanya ve Osmanlı arasındaki ikili ilişkiler geliştirilmek suretiyle Osmanlı Askeri Kuvvetlerinin reformize edilmesi için Alman Heyetleri davet edilmiş ve birçok Alman Subayı, ordu da istihdam edilmiştir. Almanların sadece siyasi ve askeri alanlarda dil iktisadi sinai ve tarihi birçok alanda yoğunlaşması neticesinde arkeoloji ve botanik alanlarındaki Alman etkisi de artmıştır.
Kazdağları, Alp`ler den sonra Dünya da en çok oksijenin yoğun olduğu, büyük bir endemik flora yapısına sahip olmasına rağmen önemi 19. Yüzyıl`ın ikinci yarısından itibaren Alman ve İngilizler tarafından keşfedilmiştir. Özellikle Paul Sintenis, Kazdağlarından topladığı bitkiler ile Alman İlaç Sanayisinin gelişmesine büyük bir fayda sağlamıştır. Alman Sintenis, yer üstündeki endemik bitkileri toplayıp kaçırırken aynı zamanda Troya Antik Kentinde kazı çalışması yapan İngiliz Arkeolog Frank Calvert de Alman Heinrich Schliemann ile birlikte yer altındaki antik eserleri çalmakla uğraşıyordu, kazıdan arta kalan zaman ile de İngiliz Calvert Kazdağları`na da giderek doğası ve tarihi için de araştırmalar yapmış ne kadar daha yağma edebiliriz diye detaylı gözlemlerde bulunmuştur.
Bu yazdığımız tarihi geçmişten mütevellit yöremizin önemine binaen gayet açık bir dille ifade ediyoruz ki; Kıtaların Kesişim Noktasında yer alan ve 3 farklı bitki coğrafyasına sahip Kaz dağları öyle bir tabiat varlığıdır ki Avrupa Sibirya ikliminin yani sıra Akdeniz ikliminin geçiş noktasındadır, ayrıca rakımın çok fazla olması neticesinde 800 adet bitki türünü(takson) barındırmasının yanında Dünyada 32 endemik bitki türü sadece Kazdağılarında bulunmaktadır. Floranın yanı sıra iyi bir fauna `ya da sahip olan İda Dağlarında uzun zaman önce vaşak ve sırtlanların varlığı da tespit edilmiş günümüzde ise karaca ayı kurt gibi hayvanlarında risk altında olduğu sonucuna varılmıştır.
Siyaseten tarafsız bir anlayışla ve ideolojik söylem ve eylemlerden uzak olmak kaydı ile Kazdağlarında öyle güzel projeler geliştirilebilir ki Milli Park olmasının yanı sıra endemik türlerin araştırılması , geliştirilmesi, çoğaltılması, endüstriye kazandırılması Bir Alman`ın yahut İngiliz`in değil Yüce Türk Devletinin bir ferdinin görevi olmalıdır. Kurulacak bir araştırma geliştirme merkezi, bir enstitü ile mitolojik ve doğa açısından dünya çapında tanınırlığı botanik biliminin de icra edilmesi ile daha da tanınır korunur ve saygı duyulur hale gelecektir. Teorik ve pratik bilginin birleşimi, iktisadi ve zirai alanlarda ve istihdam konusunda bu kadim toprakların yarınlarına bir meşale olacaktır.
Kazdağları sadece altın madenleri ile değil Çevreciler ve Doğa Severler tarafından bu ülkenin ekonomisine ve istihdamına katkı sunmak amacıyla kapsamlı doğa projeleri geliştirmek sureti ile de anılmalıdır. Fikirler/Projeler üretecek beyinlere ihtiyaç vardır.
Çanakkale`nin mukaddes ve kadim toprakları ulusal ve uluslararası birçok projeye açtır. Bu topraklara hizmet ancak ve ancak eldeki mevcut varlıkların değerlendirilerek yatırıma dönüştürülmesi ile mümkündür.. Doğayı Sevip Çevreyi Koruyarak ve Devlet Menfaatlerini de içine katıp güzel bir sentez ile başarıya ulaşmak hepimizin yegane amacı olmalıdır.
Bu vesile ile Hürmetler