Sermet Atadinç

sermet@canakkaleolay.com

Karnesini alamayanlar…

Öğretmenlerini meslek içi kurs gerekçesiyle okullarından memleketlerine çağırıp, ilan edilen sokağa çıkma yasakları ile başlayan operasyon sonrasında okullarına gidip, eğitimlerini sürdürmenin onlar için hayal olmasıyla öğrenciler, karne heyecanını yaşayamadan; bir kez daha ötekileştirmenin yok sayılmanın hüznünü yaşadılar. Çocukların öldürüldüğü, temel yaşam haklarının yok sayıldığı evlerin bombalandığı bölge halkına bir felaketin yaşatıldığı koşullarda çocuklar karne almamışlarsa, ne olur deyip geçmeyin!... Böylesi vurdumduymazlıklarla başlayarak, bugünlere geldik… Unutmayın ki, yok edilen eğitim hakkıdır, öğretmenlerin memleketlerine çağrıldığı gün; bunun bir operasyon başlangıcı olduğu bilinciyle gösterilmesi gerekli tepki gösterilebilseydi; belki bugün bu boyuttaki acıları yaşamamış olabilirdik!

1257

 Karne heyecanını yaşayamayan öğrencilerin yanı sıra, bölgedeki bir okula karne dağıtım günü atılan patlayıcılar yaşanılan felaketlerin yeni bir halkası oldu

Siyasi erk, öğrencilerin temel eğitim hakkının gasp edilmesinden tut, yapılan operasyonlarda yaşamını yitiren çocuklar gerçeğini görmezden gelerek atılan patlayıcılar üzerinden manipülatif bir atak içerisine girdi.

Her zaman olduğu gibi silahların susmasını, çatışmaların durmasını isteyen barış taraftarlarını sanki böylesi şiddet eylemlerini destekliyormuşçasına yaratılmak istenen algı ile, kendi eserleri olan onca felaket hallerini, yaşanan acıları her türlü insanlık dışı uygulamayı aklamaya çalışan zihniyetin çabalarına tanıklık ediyoruz.

Bu ülkenin camilerinden komutanlar tarafından, sivil halka teslim olun çağrısının yapıldığı ,Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin çatışmalarda yaralanan insanların hastanelere götürülmesi için vermiş olduğu tedbir kararlarını görmezden gelerek, onlarca insanın sokak ortasında ölüme terk edildiği bir ülkede yaşanan bu insanlık dramı; diktatörlük, özlemiyle hareket eden siyasi anlayışın gelecek planlamasının ayak izleridir.

Böylesi koşullar altında, CHP İstanbul heyetinin kalabalık bir şekilde  Diyarbakır ziyareti, sürdürülen baskılara karşı tavır alınması iradesinin ortaya çıkması önemli olup , bu iradenin her türlü milliyetçi, şöven etkiden sıyrılarak CHP’nin çözümün bir parçası olması yaşanılan bunca acının durdurulması açısından ileri bir adım  olacaktır.

 Aynı zamanda CHP’nin  sosyal demokrat özgürlükçü bir parti olarak gelişimi açısından da önemli bir adımdır.

CHP’nin kurultayla birlikte hedeflediği değişim sürecinin anahtarı tamda buradadır.

Kurultay sonuç bildirgesinde de ifade edildiği gibi CHP, Kürt sorununa, eşit yurttaşlık hakkı temelinde, demokrasi ve özgürlükler kapsamında bugüne kadar sürdürülen güvenlikçi politikalarla çözümün olamayacağı gerçeği ile bir statü sorunu olarak yaklaşım göstereceği yeni bir dönemin kapısındayız.

Ancak bu demokratik gelişimin kurumsallaşması ve bilince çıkmasının bir program sorunu olduğu, bununda bir program kurultayı ile çözülebileceği gerçeği şimdi çok daha belirgin bir şekilde hissedilmektedir.

CHP’nin en üst düzey yöneticilerinden üyelerine kadar her aşamada, kafası diğer konularda olduğu gibi bu konuda da karışıktır ve ideolojik bir netlik söz konusu değildir.

CHP ideolojik netleşmesini sağlamasına bağlı olarak parti içerisindeki çatlak seslerinde önüne geçerek, içerisindeki parazitlerden kurtulma fırsatını bulacak ve arınacaktır.

CHP’nin önünün açılması bu gelişmeye sıkı sıkıya bağlıdır.

Bu kapsamda düşündüğümde, Çanakkale’de nasıl bir fırtına eseceğine şimdiden tahmin ediyorum.

Ancak  ortalıkta vatan, millet, Sakarya edebiyatı yapıp oradan oraya dolaşan tamamıyla kişisel gelecek hesaplarından başka  hiçbir hedefi olmayan bazı tiplerin nasıl bir maske ile  karşımızda olacaklarını şimdiden kestirmek zor!

Kişisel menfaatlerini her şeyin üzerinde gören bu tiplerin zaten ilkesiz ve omurgasız olmalarının hallerini bugüne kadar görmedik mi?

Bukalemunlar günü geldiğinde yeni koşullara uyum sağlayacak renk değiştirmesini çok iyi bilirler.

Önemli olan onların bukalemun cinsinden geldiklerinin bilinmesidir!