Sermet Atadinç

sermet@canakkaleolay.com

İyi şeyler de oluyor, olacak…

1455
Halkların Demokratik Kongresini (HDK) kuruluş kongresinden beri izliyorum. Hafta sonu da 1. Kongrelerini gerçekleştirdiler. Halkların Demokratik Kongresi ezberleri bozan bir örgütlenme olarak Türkiye’de mağdur olan, haksızlığı uğrayan tüm kesimlerin sesi olma konusunda örnek bir model oldu.
 
Aslında çok önemli bir şeyi başardı.
Farklı dil, din ırk, inanç gruplarına mensup farklı düşüncelere sahip kesimleri ortak bir payda da buluşturmayı başardı.
Bu ortak payda barış demokrasi özgürlük, iş ekmek ...
 
Bugüne kadar birçok genel kurul izledim.
Hafta sonu televizyondan izlediğim HDK kongresi farklılıkların ortak hedefler ile nasıl birliktelik yaratabileceği konusunda yeni bir umuttu.
Çeşitli milliyetlerden kadınlar, gençler, işçiler, işsizler, köylüler kamu çalışanları, engelliler, emekliler doğamıza sahip çıkarak çevre mücadelesi veren kesimler, mücadelelerini ortaklaştırarak yıllardır baskı ve zulüm altında her türlü demokratik haktan yoksun olarak yaşayan ezilenler,  bütün farklılıklarına rağmen farklı siyasi kavrayışlarına rağmen HDK altında ortaklaşarak hakların ihtiyaçlarına cevap verecek yeni bir umudun kazanımlarını pekiştiriyorlar.
HDK 1. Kongresi ile bir ilk daha hayata geçirilmeye hazırlanılıyor.
Önümüzdeki yerel seçimler olmak üzere seçimlere yeni bir siyasi parti ile girmek konusunda bir irade ortaya çıktı.
HDK   bileşenleri bu konuda belki hiç benzeri olamayan bir deneyi başaracaklar.
Bir yandan kendi siyasal yapılarını sürdürür iken diğer yandan tüm mağdurların, kapitalist sistemden olumsuz etkilen tüm kesimlerin ortak sesi olmayı sürdürecekler.
Bu birliktelik biraz daha ileri bir mevziden gerçekleşerek bugüne kadar gelişen mücadele böylece daha ileriye taşınacak.
Bu partileşme şimdiye kadar bu birleşmenin dışında kalan diğer sol, sosyalist kesimlerle de birlikte hareket etmenin  yeni bir aracı olacak.
Bu gelişmenin temelinde yatan ortaklaşma; birlikte hareket etme birlikte başarma ve rıza temelinde farklılıkların birbirine demokratik bir anlayış ile yaklaşması  gerçeğidir.
Bu pratik bugüne kadar gerçekleştirilemeyen gerçekleştirildikçe tüm mağdurların umut ışığı olacağı bir gelişmenin ifadesidir.
Bugüne kadar tüm seçimlerde kaderlerinde hiçbir değişiklik olmayan herkesin, HDK ile başlayan gelişmeleri yakından takip etmesi çok önemlidir.
Bu gelişme; mutlu, özgür, bağımsız, insanca, barış içersinde yaşamanın i yeni bir  umududur.
Halkımızın menfaatleri ile bu gelişme bire bir örtüşmekte olup, Halkların Demokratik Kongresi izlenmeye ve birlikte yol alınmaya değer yeni açılımların adresi olabilecektir.
 
Kazdağları’nın köylüleri ile birleşen bir mücadele
Çanakkale’deki çevre mücadelesi niteliksel anlamda gelişerek önemli mesafeler kaydediyor.
Böyle olması da gerçekten bir ihtiyaç.
Çünkü maden lobileri her türlü entrikaya başvurarak amaçlarına ulaşmak için bin bir türlü manevra içersinde...
Yaşam değerlerimize yönelik bu saldırıları boşa çıkarmak için çevre mücadelesi önderlerinin doğru işler yapması çok önemli.
Çanakkale Çevre Platformu öncülüğünde duyarlı kesimler bu konuda olumlu adımlar atıyorlar.
Bu mücadelenin bizzat bölge halkının mücadelesi ile başarıya ulaşması gerçeğinden hareket eden anlayış ile Kazdağları köylülerinin çevre bilinci ile donanımlarının sağlanarak onları bizzat bu mücadelenin asli unsurlarına dönüştürülmesi çok önemli.
Geçmiş zamanlarda bazı bölgelerde bu temeldeki mücadelelerin başarısızlıklarının altında yatan; taşıma su ile bu mücadeleyi sürdürme çabaları olmuştur.
Bu deneyimlerden dersler çıkaran Çanakkale’nin toprağına suyuna, havasına sahip çıkma mücadelesi bu saldırıdan olumsuz etkilenecek insanların bu sürece katılımlarının sağlanmasının çabaları ile sürdürülüyor.
İşte bunun için Çanakkale Çevre Platformu organizasyonu ile 3 Haziran’da  Çan Etili’de bir miting düzenleniyor.
3 Haziran Pazar günü Çan Etili Pazar Yeri Meydanında düzenlenen mitinge,  çevre felaketine karşı dur demek için; Biga, Bayramiç, Çan, Lapseki, Umurbey, Ezine, Ayvacık, Yenice, Kepez, Küçükkuyu, Bandırma, Gönen, Edremit, Altınoluk, Akçay, Çanakkale’de yaşayan, yörenin, Biga Yarımadasının havasını soluyan, suyunu içen, ürünleri ile beslenen herkes katılmalı, daha kitlesel bir katılım için çaba göstermelidir.
Kazdağları’nın yok olmasına izin vermemek için irademizi en güçlü bir şekilde göstermemiz; geleceğimize sahip çıkmak, çocuklarımızın geleceğini güvence altına almak ,sağlıklı bir çevrede sağlıklı bir şekilde yaşamak için vazgeçilmez bir görevdir.
3 Haziran’da Çan Etili’de buluşalım.
 
Habercilik ve sorumluluklarımız
Oldukça hassas günler yaşıyoruz.
Şiddetin, çatışmaların,  kışkırtmaların, son derece basit gerekçeler ile tırmandırıldığı olaylar yaşıyoruz.
Son olarak Fenerbahçe Galatasaray maçı sonrasında yaşanılanlar bu konudaki hassasiyeti bir kez daha gündeme taşımıştır.
Böylesi ortamlarda gazetecilerin olaylara yaklaşımını, çatışma ve kışkırtmalara fırsat vermeyecek bir habercilik ve sorumluluk ile sürdürmesi çok önemlidir.
Bilinçli olarak böylesi bir çaba içersinde olmak ve bunu gazetecilik maskesi altında yapmak konusu bu yazının konusu değil.
Farkında olmadan, kavrayamadan yapılan bazı yanlışlar var ki bunları irdelemeliyiz.
İrdelemeliyiz ki; bu hatalarımızın sonuçları son derece olumsuz olabilecek olaylara meydan vermesin.
6  Mayıs günü Deniz’leri anmak için Çarşı Caddesi’nde toplanan HDK Gençlik Meclisi taraftarlarına biber gazı ile müdahale edildi.
Ne yazık ki daha sonra popüler bir slogandan etkilenerek habercilik açısından eksikliler ile dolu “Çarşı eyleme karşı “ başlığı ile bir haber yapıldı.
Haber “öne sürüldü” ,”belirtildi” gibi kesinliği olamayan bir haber dili ile yazılmıştı.
Şimdi böylesi bir haberin nelere yol açabileceğini gelin birlikte irdeleyelim.
Protesto’da bulunmak, gösteri yapmak demokratik bir haktır.
Bu gerçeği görmezlikten gelerek bu hakkı kullanmak isteyenlere karşı bir tepki organize etmek noktasında girişimlerde bulunmak demokratik temayüller ile çelişir.
Böylesi bir girişim; ilk elden yarın gösteri ve yürüyüş yapma hakkını kullanmak için meydanda olan insanları olumsuz etkileyecek sonuçlar yaratabilir.
Hiç istenmeyen sonuçlar ile karşılaşabiliriz.
Bizler tüm bu gelişmeleri düşünerek sağduyu ile hareket ederek herhangi bir şekilde oluşabilecek provokasyona malzeme vermekten kaçınacak bir haber dili ve formatı ile hareket etmeliyiz.
Kitlesel hareketlerin psikolojisi böylesi provokasyonlara açıktır.
Dikkatli olalım ki; yarın yaşanabilecek böylesi olumsuzlukların tetikleyicisi bir rol ile anılan haberciler olmayalım.
Sağduyu elden bırakmayalım.
Herkesin demokratik haklarına saygılı olalım.
Saygılı olmanın gerekliliklerini yapalım.
‘Şu şuna karşı, bu buna karşı’ mantığı ile gelişecek çatışma kültürüne hizmet eder bir performanstan kendimizi arındıralım.
Biraz dikkat, toplumun önündeki insanlar olarak bizlere önemli sorumluluklar düşmektedir.