Sermet Atadinç

sermet@canakkaleolay.com

İyi ki “palyaçolar” var. 01.03.2010

1983

Yoğun yağış altında, emekten yana olanlar Çanakkale’den Tekel işçilerine destek mesajlarını ilettiler. Cumartesi günü gerçekleştirilen eylemde gözlerim kimleri, kimleri aramadı ki. Herhalde yoğun yağış olunca, bazı değerler yıkanıyor demekten kendimi alamıyorum. 

Çanakkale halkı bu yağmurlu günü unutmayacak; halktan yana nutuk atan siyasi partilerin inandırıcılığı şimdi artık daha zor.

EMEP ve TKP taraftarı gençler başta olmak üzere katılımları ile destek veren bu partilileri kutluyorum.

Özellik ile CHP yöneticilerini orada görmek isterdim.

Onlar yoktu ama”palyaço” diye niteledikleri parti içindeki muhalif gurubun temsilcileri de olmasa CHP emeği unuttu diyecek idim.

Siyasi mücadele çok farklı bir kulvardır.

Bu bakımdan siyasi mücadele içersinde her zaman kucaklayıcı olmak önemlidir.

Bir gün gelir dışladığınız o insanlar, sizin imajınızı kurtarır.

Tıpkı “Palyaço” diye nitelenen CHP’lilerin Tekel işçileri eyleminde gerçekleştirdikleri gibi.

Tekel işçilerinin mücadelesi ülkemiz açısından son derece önemlidir.

Bundan sonra özellik ile halka karşı yapılacak çeşitli uygulamalar için bu uygulamaların dayatmacıları bir kez daha düşüneceklerdir.

Tekel işçileri, emekçilerin haklarına ve yaşamsal sorunlarına sahip çıkmalarının ve bu noktada mücadele etme noktasında unutulan gerçeği gün yüzüne çıkararak, moral kaynağı olmuşlardır.

Aynı zamanda bu noktada bir turnusol kâğıdı fonksiyonu da oluşturmuşlardır.

Tıpkı yoğun yağmurda eyleme destek veremeyenler noktasında olduğu gibi

Tekel işçilerinin mücadelesine destek vermesi gereken sendikaların belirlediği eylem planında olduğu gibi.

26 Mayıs tarihini eylem günü olarak belirleyen sendikalar bu tarihi 29 Şubat olarak belirleseler çok daha iyi yaparlardı.

 

Kentten çağdaş esintiler

Geçen hafta sonu evime geldiğimde,  geri dönüşümlü çöp uygulaması temelindeki pilot uygulamanın başlayacağını bildiren broşür ve ayrıştıracağımız atıkları koyacağımız çöp torbasını kapımda bulunca çok sevinmiştim.

Bu uygulama çevresel değerlerin korunması noktasında çağdaş bir uygulama olduğu için bireysel olarak heyecan duyup, bu noktadaki toplumsal gelişime hizmet eden bir yerel yönetim politikasının oluştuğu bir kentsel gelişim içinde ayrıca mutluluk yaşadım.

Tabi ki bazı gelişmeleri kaydetmek kolay olmuyor.

Sitemiz için ayrıştırılmış, kâğıt, cam, plastik, metal gibi atıkların toplanma günü Cumartesi günleri saat 9.00 olarak belirlenmişti.

Bende yaşamımda bu gelişmeyi yaşamanın heyecanı ile sabah 9.00 da ayrıştırılmış çöplerimi apartmanımın önüne çıkardım.

Bu noktada katılımın yetersiz olduğunu kapıda biriktirilen torbalar itibarıyla tespit etme imkânına sahip oldum.

Henüz daha ilk hafta idi, ilerleyen zamanlarda katılım artar şeklinde bir değerlendirme yaptım.

Ama ilerleyen saatlerde başka bir gelişme beni daha çok ürküttü.

Saat 9.00da toplanılacağı söylenen ayrıştırılmış atıklar saat 12.30 toplandı. Bu konuda saat 10.30 da bir vatandaş olarak Belediye zabıtasını arayıp durumu aktarmama rağmen Biriktirilen torbalar her ne kadar az ise de, dışarıda bu şekilde beklemesi bir görsel kirlilik yarattığı gibi, sokaktaki diğer dostlarımızın kedilerin, köpeklerin ilgisi ile de dağılma riski var.

Organizasyonun bu noktadaki sorumsuz yaklaşması beni kaygılandırdı.

İlgililere sesleniyorum.

Değişim zordur. Eğer siz organizasyonun sorumluları olarak daha ilk günden bu noktada bir olumsuzluk oluşturursanız bu sistemin kentimizdeki gelişimini başlangıçta boğarsınız.

Aman dikkat, yapılan uygulama geleceğimiz için, çevremiz ve dünyamız için son derece önemlidir.

 

Özelleştirilme psikolojisi mi?

Bildiğiniz gibi İlimizde geçen hafta bir özelleştirme yaşandı. TEDAŞ olarak elektrik dağıtım işini yapan kurum LİMAK Holding bünyesine dahil oldu.

O günden bugüne dikkatimi çeken bir konu var.

Özelik ile geceleri, bugüne kadar hiçbir şekilde bu sıklıkta yaşanmayan elektrik kesintilerini evimde yaşadım.

Her hangi bir hava muhalefeti olmamasına rağmen.

Yine başka bir gözlemim oldu.

Kesintilerin giderilmesi noktasındaki sürede uzadı.

Tüm bunlar bir tesadüf olabilir; ama özelleştirilmenin çalışanlar üzerindeki etkilerini kesinlik ile göz ardı etmeyelim.

Şunu da bilin ki; bundan böyle kamusal bir hizmet olan elektrik dağıtımında özelleştirme nedeniyle daha çok problem yaşama ihtimaliniz var.

İnşallah, bundan sonraki ilgilerden “ sen önce borcunu öde, sonra kesintileri sorgula” lafını duymayız.

Nede olsa bu ülkede başbakan köşe yazarları için patronlara “maaşını sen veriyorsun istedikleri gibi yazamazlar engelle” diyebilmektedir.

 

Sermet ATADİNÇ