Sermet Atadinç

sermet@canakkaleolay.com

İstenmeyen yerde durulmaz…

2112
Bayramiç Kuşçayırı, Lapseki Şahinler’den sonra Çan Söğütalan’da da halk, altın üretimine karşı olduğunu net bir şekilde, ÇED toplantılarına katılmayarak gösterdikten sonra altıncı filoya düşen tek bir şey kaldı. “Kazdağları’nı terk edin” Bu mesajın artık alınması gerekli. Yaşam kaynağı olan Kazdağları, uluslararası tekellerin çıkarları için yok edilemez. Bu gerçeği anlamayan yaşamın, çevrenin değerlerini yok sayan bu tekeller, entrikalarını, bir takım tertiplerini sürdürmeyi sürdüreceklerdir. Bizler de bu gerçeğin bilincindeyiz.
 
Çanakkale Kent Konseyi Çevre Meclisi ve çevre konusunda mücadele veren diğer kuruluş ve platformların bu süreçteki çabaları gerçekten çok değerlidir.
Ben emeği geçen tüm duyarlı vatandaşlarımızı bir kez daha kutlarım.
Özellik ile Çanakkale Çevre Meclisinin çalışmaları son derece önemlidir.
Kent Konseyi çalışmaları bünyesinde sonuç getiren çalışmalar kapsamında önemli bir örnek olmuştur.
Aynı zamanda öğretici olması ve deneyimleri ile de ayrıca irdelenmelidir.
Çevre Meclisi, çevre bilinci zincirinin halkalarını öylesine başarılı bir şekilde bir araya getirmiştir ki; ortaya çıkan bilinç dönüştürücü etkisini göstermiştir, gösterecektir.
Bu bilincin gelişiminde çevre meclisinde görev almış bilim insanlarının önemli bir rolü olduğunu unutmayalım.
Bu bilim insanları bizlere aynı zamanda unutmaya yüz tutmuş gerçek bilim insanı rolünü hatırlattılar.
Katkıları ile şimdi moral bulduk.
Böylesi duyarlı bilim insanlarımızın varlığı ile bir kez daha gurur duyduk.
Bundan sonrasında bu duyarlılığı ve gelişen bilinç düzeyini canlı tutmak önemlidir.
Ne demişler; “su uyur, düşman uyumaz”
 
Özgürlük Parkı’nda hastalıklı bir özgürlük anlayışı…
Esenler Mahallesi’nde Çanakkale Belediyesi tarafından kent halkına kazandırılan Özgürlük Parkı başta Esenler halkının olmak üzere tüm kentin beğenisini kazandı.
Açılan çay bahçesi ile birlikte cazibesi daha da artan Özgürlük Parkı için Çanakkale Halkı son derece olumlu düşüncelere sahip.
Yürüyüş yolları, çocuk parkı, spor aletleri ve çay bahçesi ile her geçen gün kent halkının daha çok ilgisini çekiyor.
Özellik ile hayvansever vatandaşlarda köpekleri ile birlikte Özgürlük Parkı’nın adı gibi özgür ortamından istifade edip, yaşam “yalnız bizim değildir” gerçeğinin bir parçası olarak yaşamlarını dostları olan köpekleri ile paylaşabiliyorlar.
Bu çağdaş görünüm bazen özgürlükleri içine sindiremeyen kimseler tarafından kabusa dönüştürülebiliyor.
Geçenlerde orta yaşlardaki bir bayan, köpeği havladığı için  bir başka bayana hakaretlerde bulunup, polise şikayet ederek adeta terör estirmiş.
Havlayan köpeğin kendisine herhangi bir müdahalesi olmamasına rağmen yaşanılan bu tahammülsüzlüğü anlayabilmek gerçekten zor.
Bu denli havyan düşmanlığı içinde olan böylesi kişilerin Özgürlük Parkı’nın özgür ortamını bozmaları hakkı yok.
“Yaşam yalnız bizim değildir” gerçeğinden hareket ederek hayatı tüm canlılar ile paylaşma gerçeğini kabullenmeliyiz.
Unutmayalım ki; hayvan sevgisi olmayan bir kişinin insan sevgisi de olamaz
Özgürlük Parkı’nda köpeği ile birlikte dolaşan vatandaşların bu özgürlüklerine parkta bile tahammül edemeyen bu hastalıklı kafaların rehabilitasyona ihtiyacı var.