sermet@canakkaleolay.com
Önceki gün, yurda dönen PKK’lıları protesto eden bir grup, grev yapan işçilerin çadırlarına saldırdı. Bu saldırgan grup, dönüş olayı sonrasında yaşanılanları protesto etmek için yollardaydı. Ama çarpıcı gerçek tüm çıplaklığı ile açığa çıktı. Hedef yine işçilerdi.
Hedef yine sömürüye karşı duran, hakları için mücadele eden insanca yaşam koşullarını hedefleyen emekçilerdi.
İşte bütün sorunda bu.
Bugün bazı gelişmeleri etnik temele oturtmaya çalışanlar toplumsal yaşamın temel gerçeğini gizleyerek kendi sömürü düzenlerini devam ettirmeye çalışanlardır.
Açılımmış, barış elçileri imiş, bütün bunlar işin aksesuarları.
Bir tek gerçek var; oda sınıf gerçeği.
Bu bakımdan gerçek barış, demokrasi ve özgürlükler emekçilerin hep birlikte Kürt, Türk, Laz, Çerkez demeden verecekleri birleşik mücadeleden geçer.
Yaşanılanlar bazı kesimlerin siyasi rant elde etmek için oluşturduğu senaryolardır.
Lanse edildiği gibi barış, özgürlük, demokrasi gibi değerler ile uzaktan yakından ilgili değildir.
AKP hükümeti bu siyasi rantın tamamını ‘ben alayım’ düşüncesiyle kurgularını yapmıştır.
Gelişmeler istediği gibi olmadığı için her ne hikmet ise şimdi proje raftadır.
Bu sorunun özü halkların kardeşçe, barış içinde bir arada olacakları demokrasi ve özgürlük taleplerinden geçer.
Yoksa bir bakmışsınız ki grevci işçilere saldırı ile sonuçlanan bir yolda bulursunuz kendinizi.
Kılıçdaroğlunun ardından…
Kılıçdaroğlu’nun katıldığı, CHP İl Yönetimi tarafından gerçekleştirilen toplantı canlı geçti.
Kılıçdaroğlu, CHP tabanında kamuoyu anketlerine de yansıdığı gibi destek bulan bir parti yöneticisi.
Bu durum CHP tabanındaki bir mesajın ifadesi olsa gerek.
İl yönetimi bir organizasyon zaafı gösterdi.
Bu ilgiyi önceden kestirebilme yeteneğini gösteremediği için yüzlerce insan salonun dışında Kılıçdaroğlu’nu dinlemek zorunda kaldı.
Siyaset mekanizmasının yöneticileri gelişmeleri önceden kestirebildikleri ölçüde başarılı olurlar.
Daha iyi organize edilmiş, yer seçiminin daha uygun yapıldığı bir toplantı çok daha fazla yankı yaratabilirdi.
Yöneticiler bu fırsatları iyi değerlendirmelidirler.
Kılıçdaroğlu’nun söylevinde iki konu dikkatimi çekti.
Sosyal demokratların esas yönlerinin sosyal devlet anlayışı ile yolsuzluk ve yoksulluk ile mücadele perspektifleri Kılıçdaroğlu tarafından öncelikli olarak ele alındı.
Bu kavrayış son derece yerinde ve önemlidir.
İkinci olarak Kılıçdaroğlu birlik vurgusuna özel önem gösterdi.
Birlik olayının, başarı için vazgeçilmez olduğunun altını çizerek, önemli bir mesaj verdi.
Bu arada içimden hemen şunu sorguladım.
Sosyal demokratlar öyle bir ruh haline büründüler ki; söylevleri ile gönüllerindekiler veya gerçekleşmelerin çelişkisini neden bu kadar uç noktalarda yaşarlar.
Tuncelili Kılıçdaroğlu birlik konusunda çok doğru şeyler iletirken acaba görevden alınan Tunceli CHP İl Yönetimi için ne düşünüyor idi?
Yok olan sevgi değerleri
Kılıçdaroğlu toplantısını CHP içersinde önemli görevler üstlenmiş bir partili dostum ile birlikte takip ettim.
Kendisinin özellik ile Çanakkale’deki parti içi yaşanılanlar ile ilgili bir tespiti dikkatimi çekti ve çok önemsedim.
Parti kademelerinde gelişen “sevgisizlik” kavramı noktasında tespitleri var idi.
Çok doğru tespitlerdi.
Daha analitik olarak ta konu hakkında kendisi ile sohbet etme fırsatını buldum.
Bu tespitlere bağlı olarak “sevgisizlik” ortamından arınarak mevcut olumsuzlukların aşılabileceğini genel bir doğru olarak kabul etmeme rağmen, gelinen süreçte artık Çanakkale için çok etkili olabileceğini düşünmüyorum.
Çanakkale CHP artık “sevgisizlik” ortamının sonuçlarına katlanmak zorunda.
Sermet ATADİNÇ