Sermet Atadinç

sermet@canakkaleolay.com

İsrail saldırısı ve paradoks…

2230

Haydut devlet İsrail yine yapacağını yaptı. Yardım gemilerine saldırarak, insanlık düşmanı vahşi emperyalist dünyanın bir kez daha gerçek yüzünü ortaya çıkardı. Buraya kadar olanlar artık ipliği pazara çıkmış, saldırgan, halk düşmanı emperyalist sistemin bilinen yüzü. Bu insanlık dramı sonrasında sahte gözyaşları dökenleri de teşhir ederek, gerçeklerin daha anlaşılır olmasını sağlamakta önemli bir görev halini almıştır.  
 Bugüne kadar Filistin Halkı dostlarının, İsrail tarafından her koşulda saldırıya maruz kaldığı şartlarda yardım gemilerine böylesi bir saldırının yapılacağı beklenir bir tutum olmasına rağmen; siyaseten geliştirilen bu durumda hükümetin sorumsuzluğu göz ardı edilemez.
Bu koşullarda bu yardımların daha uygun bir format ile gerçekleştirilmesi gerekir iken (örneğin Türk Kızılay’ı kanalı ile yapılabilir idi.) bazı kesimlerin kendi propagandaları için, hükümetinde bu gelişmeden nemalanacağı beklentisi ile gerçekleşen bu durum iyi analiz edilmelidir.
Siyaset uğruna ‘bile bile lades’ bu gelişmenin temel karakteristiği olarak işaretlenebilir.
İsrail Devleti emperyalist sistemin temel bir parçası olarak, şimdi daha güçlü bir şekilde hedeflenerek, İsrail ile her türlü ilişkinin koparılarak yalnızlaştırılması cephesi büyütülmelidir.
Bu süreçte ülkemiz bir samimiyet sınavı verecektir.
Askeri, ekonomik, ticari olarak her alanda ilişkiler içersinde olan hükümetimiz için, bu durum hiç de kolay olmayacaktır.
Hal böyle iken; yani temel olarak işbirliği içersinde olmamıza rağmen yaşanılanlar sonrasındaki sahte gözyaşları da artık inandırıcı olmaktan uzaktır.
Birde buna yardım gemileri nedeniyle yaşanılan ihmal eklenince ortaya tam bir çarşafa dolanma durumu çıkmıştır.

Yüksek sinirli siyasetten, barışa atılan adımlar….
Hafta sonu gerçekleştirilen Serbest Muhasebeciler ve Mali Müşavirler Odası genel kurulunda divan başkanının “bu ülkeyi, yönetenlerden daha çok seviyoruz “sözleri tartışmalara neden oldu. AKP Çanakkale Milletvekili Mehmet Daniş bu sözlerden rahatsız oldu. Yapmış olduğu konuşmada; “Divan Başkanı ‘ Bu ülkeyi bunlardan daha çok seviyoruz’ diye ifade de bulundu. Divan başkanının bunlar derken neyi ifade ettiğini bilmiyorum. Ama bizim böyle bir iddiamız olamaz. Bu ülkeden yaşayan vergi veren herkes bu ülkeyi sever. Birbirimize böyle bakmak zorundayız” sözleri ile tepkisini dile getirdi.
Belediye Başkan Vekili Muharrem Erkek’de yaptığı konuşmada barış kültürüne vurgu yaparak, tahammül ve hoşgörü konusunda gerekliliklerin yapılmasının önemine vurgu yaptı.
Öyle anlaşılıyor ki; yaşamın bir çok alanında artık bir çok şeyin çözümü noktasında ‘barış’ kavramını daha çok tartışmak zorundayız.
Mayıs ayının ilk haftasında Diyarbakır’da gerçekleştirilen,  Basın Enstitüsü Derneği ile Güneydoğu Gazeteciler Cemiyetinin birlikte düzenlediği  “Medya, Empati, Barış” başlıklı bir çalıştaya katılan gazetemiz sahibi Aynur Narler’in ‘Barışın kenti Çanakkale’ vurgusunun bugün sonuçlarını görüyor olmak, benim için çok mutlu bir gelişme.
Bursa’dan 44 kişilik gazeteci, yazar, işadamı, hukukçu, sivil toplum örgütü temsilcisi Diyarbakır`a gelerek Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Baydemir ve Diyarbakır Vali Vekili Suat Seyitoğlu`nu makamlarında ziyaret etti.
Ziyaret sırasında bölgedeki öldürülmelerden vicdanen ve ahlaken çok rahatsız olduğunu, her ölümden kendisini sorumlu tuttuğunu söyleyen Baydemir, “Kürt-Türk kardeşliğinin çözümü Çanakkale`dedir” dedi.
“Bu ülkenin yaşayanları, yani dedelerimiz neden Çanakkale`de omuz omuza çatışarak bir değeri korumaya çalıştılar. Onların torunları bugün neden birbirlerine kurşun sıkar hale geldiler. Bence çözüm Çanakkale`dedir. Orayı unutmamaktadır. O değeri tekrar yaşatmaktadır diye düşünüyorum. Hakikaten biz onu görebilirsek, o ortak ideali görebilirsek, ben bütün müşkülatların, bütün sorunların çok rahat bir şekilde aşılabileceğine dair inancımı halen dipdiri muhafaza ediyorum” şeklinde sürdürdüğü konuşması sonrasında ‘Barışın Kenti Çanakkale’‘ kavramının altının doldurulması için daha çok sorumluluk alma zamanının geldiğini bir kez daha hatırlayalım.

Sermet ATADİNÇ