Sermet Atadinç

sermet@canakkaleolay.com

İşçilere “bayram hediyesi”!...

1886
Hükümet işçilere öyle bir bayram hediyesi verdi ki; ancak darbe dönemlerinde uygulanan sendika ve toplu sözleşmelere ilişkin yasaklamalar, çıkarılan kanun ile meşrulaştırıldı. Bir kez daha yaşıyoruz ki; kapitalist sistem kriz derinleştikçe işçi haklarına saldırarak çıkış yolu aramakta, ama nafile. Grev yasakları sendikal barajlar ile meclisten geçirilen sendikalar ve toplu sözleşme kanunu işçi hakları açısından önemli bir saldırıyı içinde taşıyor.
 

Fakat unutulan bir şey var.
Bugüne kadar işçiler bu haklarını hep fiili olarak kullandılar.
Yasanın bu şekilde çıkarılması tabiî ki bazı demokratik hakların yok edilmesi anlamını taşısa da belirleyici olan işçilerin kendi haklarına sahip çıkmaları konusundaki mücadeleleri olacaktır.
Bu anlamda önce bu yasa ile gündeme getirilen saldırılara karşı gelişecek tepkiler ile oluşacak mücadele hattı işçilerin kendi mücadele ve örgütlenme perspektifini daha da geliştirecektir.
Tarihin her döneminde işçilerin mücadelesini belirleyen yasal düzenlemeler değil , sınıfın kendi talepleri ve mücadele geleneği belirleyici olmuştur.
Bundan dolayı sistem, yasal düzenlemeler ile krizin faturasını çalışanlara çıkarma anlamında böylesi önlemlerini alsa da bunların kıymeti harbiyesi yoktur.
Burada belirleyici olan sınıfın ihtiyaçları temelinde yine sınıfın kendi örgütleri aracılığıyla geliştireceği fiili durumdur.
Bu kapsamda değerlendirildiğinde işçi sınıfının toplumsal yaşam içindeki rolü yeni bir boyut kazanmıştır.
Bundan dolayı emekten yana mücadele eden kesimlerin de buna uygun bir dönüşümü ve kavrayışı kendilerine rehber almaları önemlidir.
Şu günlerde birbiri ardı sıra ülkenin geleceğini belirleyecek önemli düzenlemelere tanıklık etmekteyiz.
Bunlardan biride yerel yönetimler yasasıdır.
Bir yandan demokrasinin gelişimi için yerelden yönetim ilkesi konusu gündem yapılır iken uygulama boyutunda tam tersi bir gelişme sergilenmektedir.
Mecliste görüşmeleri süren belediye tasarısına göre büyük şehir sayısı 29’a çıkarılırken 16 bin köy ile yaklaşık 1500 belediyenin tüzel kişiliğine son verilecektir.
Bu uygulamanın getirecekleri nelerdir dersek, bu düzenleme her şeyden önce daha bir merkezileşmeyi sağlayacak bu anlamda demokrasi zarar görecektir.
Maliye Bakanlığı uzmanlarının yaptığı hesaplamaya göre yıllık maliyetin ise 3-4 milyar lira civarında olduğu bildirilmektedir.
Peki bu meblağ kimin cebinden çıkacak.
Hadi bakalım pamuk eller cebe.
Gelsin zamlar, gelsin yeni vergiler.
 
Tarihe not düşüyorum.
Çanakkale CHP örgütü bir an önce kendisini toparlayıp siyasal mücadelenin gereklerini yerine getirmez ise gericiliğin bu kentteki saldırılarını göğüsleyemez.
Bunun sonuçları Çanakkale CHP açısından son derece olumsuz olacağı gibi, kentin demokratik çağdaş yapısının da kaybetmesi anlamında ağır sonuçlara neden olacaktır.
Son yıllarda tüm performansını parti içi sorunlar için kullanan CHP örgütü, içinde bulundukları bu durumu gözden geçirmelidir.
CHP tabanı da bu olumsuzluğa kayıtsız kalmamalı, yaşanılan bu duruma müdahale etmelidir.
Benden hatırlatması.
 
Bakan Polemik istemiyor.
Üniversite gençliğinin en önemli sorunu olan iş sorununu gündeme getiren bir öğrenciye Gençlik ve Spor Bakanı Suat Kılıç’ın verdiği cevap, üniversite gençliğinin içersinde bulunduğu durumu çok güzel özetliyordu.
 
Atama isteyen bir öğrenciye “benimle bu konuda polemiğe girme” şeklinde cevap veren Bakanın tavrı karşısında tüm üniversite gençliği bir kez daha düşünmelidir.
Bu sistem gençliğe geleceksizlik dışında hiçbir şey vaat etmemektedir.
Devletin bakanı bunu bizzat ifade etmiştir.
O zaman?