İNSANLIK ÖLDÜ! MÜ?

Meral Şen

9302

 

 
Her gün neredeyse konuştuğum herkes sohbetin bir noktasında kızgın, kırgın, şaşkın duygu  yelpazesinin en geniş kapsamında ; “Yok yok insanlık ölmüş.” diyor.
İnsanlık ölebilir bir şey midir yoksa cehalet mi prim yapıyor ?Bir düşünelim.
Hangi işi yaparsanız yapın veya çalışmayın sahne değişiyor, dekor değişiyor,  oyuncular değişiyor ancak insani problemler değişmiyor  ve biz aynı oyunu tekrar tekrar seyrediyoruz.Bir de şunu farketmiyoruz ki acı olan odur; bu oyunu  sahneye koyanlardan biri de “BİZ”iz.
İnsanlığı öldüren canavar kim?
İnsanlık nedir adına pek çok tanım yapabiliriz.Günlerce konuşabiliriz ancak temel bir çatı çizecek olursak; buna Konfüçyus’un tabiriyle insancıllık diyelim; denge,müsamaha,insanları anlamak, çıkar pazarlığı yapmamak,güven,iyilikseverlik ,sevgi  başlıklarını koyabiliriz.Her ne kadar toz pembe bir gözlük gibi görünse de bunları gerçekleştirmek için koyu tonlardan geçmeniz gerekir.Ancak kendi içimizdeki koyu tonlardır bu ve tek yolu “sende ne varsa onu görürsün” mottosunu unutmamaktır.İşte bu dünyanın belki de en zor işidir. Sürekli olarak aklınızı,kalbinizi ve eylemlerinizi farkında olarak tartmak.
İçimizdeki hangi canavarlar insancıllığımıza engel olur?
-Tembellik.Son dönemde herşeyin; üretimin,pazarlamanın,bilimin hizmet ettiği konformizm. Oysa insan gibi yaşamanın gereklerine hizmet ediyor olmalıydı.
-Aşırılık.Trendlerin,modaların,ister entelektüel düzeyde olsun isterse günlük yaşamda olsun akıp giden ve önüne ne gelirse sürükleyen akımların derinlikten yoksun abartısı ve gürültüsü.
Ve elbetteki en temel neden cehalet.Bir filozof dünyadaki en kötü şeyin delilik ve cehalet olduğunu, deliliğin de cehaletten kaynaklandığını söylüyor.Oysa bu gün delilik bir imaj veya övgü sıfatıdır.İçine erdem dediğimiz şeylerin posaları doldurulur. Yahut onaylamadığımız bir durum veya davranış karşısında çok kolay yaftalarız “delisin”diye.Ancak kimsenin aklına gelmez bilgi eksikliği olabileceği,anlamamış olabileceği. Çünkü çoğunlukla bunlarla uğraşacak zamanımız yoktur.
Ve ne yazık ki insanlık tam da bu küçük ayrıntılarda ölür. Küçük su damlaları bir sele dönüştüğünde ise fatura kesecek birileri aranır. Hiç olmadı kader utanmalıdır.
“Kendini tanı böylece yaşadığın dünyayı daha iyi tanıyabilirsin!” diyen felsefe öyleboş işlerle uğraşmak değildir belki de ve bir kullanma kılavuzu işlevi görüyordur.
Hayal ettiğimiz yaşamı an be an kurabiliriz. Cehaletimizin üstesinden insancıllıkla gelebiliriz. Pes etmediğimiz sürece!