Sermet Atadinç

sermet@canakkaleolay.com

İnsani zirve toplantısı ikiyüzlülüğü…

BM İnsani Zirve Toplantısı, Recep Tayyip Erdoğan'ın Avrupa Birliği'ni tehdit etmesiyle sonuçlandı. Savaşlar ,doğal afetler, yoksulluk, açlık, susuzluk gibi nedenlerden ötürü dünyada yaşanan sorunların tartışılması, çözüm üretilmesi amacıyla toplanan zirve tam bir iki yüzlülüğe sahne oldu. İnsani zirve toplantısında bir kez daha gördük ki, esas olan; insanlık sorunları değil kapitalist sistemin kendi çıkarlarına uygun politikaların üretilmesidir.

1240

 Göçmen sorununu bir pazarlık sorununa son tahlilde 3 milyar dolara indirgeyen Türkiye, paranın gelmemesi ve vizelerin kalkmaması halinde geri kabul anlaşmasının iptal edileceğini söyleyerek  kapitalist dünyanın  bir insanlık sorunu olan göçmen sorununa nasıl yaklaştığını bir kez daha çarpıcı bir şekilde ortaya koymuştur.

İlk kez düzenlenen insani zirvenin,  Birleşmiş Milletlerin bundan önceki uygulamaları nedeniyle aslında nasıl bir aldatmacayla sonuçlanacağı zirvenin başında belliydi.

 2010`daki Haiti depremi için yapılan yardımların yolsuzluğa kurban gitmesi nedeniyle bir özür bile dileyemeyen, Afrika`da BM barış gücü askerlerinin tecavüz ve çocuk istismarı olaylarına karıştığı, silah tekelleri temsilcilerinin insani zirve toplantılarında süslü laflar ettiği, ülkelerinde soykırım yapan diktatörlerle gizli anlaşma yapanların gelinen noktada insani yardım sektörünü bir sektör haline getirip, sektör temsilcilerinin zenginliklerine zenginlik katan bir sisteme dönüştürüldüğü koşullarda Erdoğan’ın göçmenler üzerinden pazarlık yapması ve Avrupa Birliği’ni  tehdit etmesi de  son derece normaldir.

Kapitalist sistem temsilcileri kendi çıkarlarına uygun, şiddet savaş politikalarını ve sonuçlarını, insanlık makyajı ile üstünü örtmekte son derece ustadırlar.

İnsani zirvede olduğu gibi estirdikleri hümanizm rüzgarlarıyla halkları kendilerine hayran bırakma noktasında da son derece mahirdirler.

Ancak güneş balçıkla sıvanmaz, ne yapar ederler kendi kirli niyetlerini ortaya koyarlar.

Çünkü onların derdi, insani değerler değil, hiç akıllarından çıkmayan dolarları, eurolarıdır.

Tıpkı ilk defa Türkiye’de düzenlenen insani zirvenin, göçmen sorunu üzerinden kirli bir pazarlığa sahne olması gibi.

Makyaj derken, kordonda bulunan, kentlilerin çirkinlik abidesi olarak değerlendirildiği pas ve demir yığınına Çanakkale Savaşları görüntüleriyle bir makyaj yapılmış!

O çirkinlik abidesinin makyajı için kullanılan görüntülerin ruhuna yapılan bu saygısızlığı bir yana koyarsak, demir yığınını kaldırmamak noktasında direnenler böylesi nafile çabalar ile o çirkinlik abidesini göze hoş hale getiremezler.

Bu tip performansların nasıl gerçekleştirildiğini şöyle bir araştırırlarsa çok daha uygun, estetik çözümler olduğunu göreceklerdir.

Bu makyajlama işi, aynı zamanda bir gerçeği daha ortaya çıkarmıştır.

Bu ülkede bazı değerlerimiz, zaten hep birilerinin çirkin amaçlarına alet edilmektedir.

Ne de olsa geçerli olan vatan millet Sakarya edebiyatıdır.

Çirkinlik abidesi,  şimdi de Çanakkale savaşları fotoğraflarıyla kamufle edilmeye çalışılmıştır.

“Tebrik ediyorum”, çok iyi düşünmüşsünüz!...