Sermet Atadinç

sermet@canakkaleolay.com

İnsan hakkı ihlallerinde, müstear yazar eli

1513
Sahte isimler arkasına gizlenerek kentimizde bir çok kurum kuruluş, ve kişilere çamur atarak karalama tavrı; ne yazık ki son yıllarda organize bir saldırının yeni yöntemi haline geldi.
Bu saldırı öyle bir boyuta taşındı ki; kentin huzur ve barış ortamına zarar veren sonuçlar yaratıyor.
Kendilerini gizleyerek sürdürülen bu saldırılar insan hakkı ihlallerinin yeni bir versiyonu olarak yaşamımıza girdi.
Bu faaliyetin arkasındaki niyeti ve organizasyon yapısını irdelediğimizde; büyük tablonun bir parçasını görmekteyiz.
Özünde yapılmak istenen; temel bir insan hakkı olan yaşam güvenliğine yapılan saldırı olmasıdır. 
İnsan haklarına yapılan saldırılar ülkemizdeki sistemin en temel sorunlarından biridir.
Yaşamımızın her alanında sıkça karşılaştığımız bu uygulamalar, hepimizi yakından etkilemektedir.
Hemen her dakika, her yerde bu ihlaller yaşanmaktadır.
Bu denli yaşamsal bir nitelik kazanan insan hakkı ihlallerini engellemek, ortadan kaldırmak için;  beslendiği kaynak olan sistemin çarpık kurgusunu değiştirmek gerektiğini unutmayalım.
Çevremizde olan bitenleri şöyle bir irdelersek; içinde bulunduğumuz koşulların vahametini net olarak görebiliriz.
Bundan dolayı insan hakları mücadelesine önem vermek, geliştirmek, resmin bütünlüğü içersinde demokrasi barış özgürlük mücadelesi ile birleştirmek acil bir görev haline gelmiştir.
Bir gerçek ile daha yüz yüzeyiz ki; duyarlı olmak noktasında hepimize sorumluluklar düşmektedir.
Bugün benim karşılaştığım bir ihlal yarın sizin de mağduriyetinizin nedeni olabilir, bunu unutmak gerekir.
Sistemin kendi refleksleriyle geliştirdiği savunma mekanizmaları her an herhangi bir vatandaşımızı zor durumda bırakabilir.
İnsan hakları haftasının içersinde olduğumuz şu günlerde gazeteci ve CHP milletvekili, Mustafa Balbay’ın 4 yıl 277 gün sonra tahliye olması bir yandan sevinç yaratırken diğer yandan yaşamış olduğu hak ihlalleri anlamında içinde bulunulan gerçekler açısından da ibret verici bir durumun örneği olmuştur.
Dile kolay, 4 yıl 277 gün tutuklu kaldıktan sonra tutukluluk halinin hukuksuzluğuna hükmetmek ülkemiz demokrasisine has bir durum olsa gerek.
Mustafa Balbay gibi diğer tutuklu gazeteciler ve milletvekillerinin varlığını düşündüğümüzde daha alınacak çok mesafenin olduğu ortaya çıkmaktadır.
Çünkü bu ülke hala 12 Eylül darbe anayasasının vesayeti altında idare edilmektedir.
12 Eylül darbesinin faşist uygulamaları sonucunda 13 Aralık 1980’de,  17 yaşında idam edilen Erdal Eren adlı devrimcinin  katledilmesinin üzerinden tam 33 yıl geçti.
Faşist askeri darbe devrimci yurtsever gençlerden korktuğu için Erdal Eren nezdinde tüm gençliğe gözdağı vermek için Erdal’ı astı.
Amaçlarına ulaşamadılar; şimdi binlerce Erdal sürdürdükleri mücadele de onun anısını yaşatıyorlar, onun gibi cesur ve kararlı şekilde daha iyi gelecek için mücadele ediyorlar.
Onu asanlar, 33 yıldır aynı politikaların sonucu olarak gençliğe saldırılarını sürdürüyor.
Parasız eğitim isteyen öğrencileri cezaevlerine dolduran, gezi mücadelesinde 6 genci katleden anlayış,faşist askeri darbenin mirası olarak varlığını sürdürüyor.
17 yaşındaki genci asan politika, bugün karşımıza   13 yaşındaki bir çocuğu gezi mücadelesine katıldığı için 2 yıl hapis cezası ile yargılama noktasında çıkıyor.
12 Eylül Faşist darbesinin bugün hala varlığını sivilleşen maskesi ile sürdürdüğünü unutmadığımız sürece, insan hakları konusunda doğru adımlar atabiliriz.
 
 
Yine aynı tetikçi !
 
Öncelikle yayın hayatına yeni katılan Kepez Hakimiyet adlı gazeteyi kutlar, başarılar dilerim.
Kepez Hakimiyet gazetesinin öyküsü biraz farklı; gazeteyi çıkaran arkadaşımız bu işin tam anlamıyla mutfağından gelen kendi çabaları ile gazetecilik işinin her kademesinde kendini yetiştirerek, şimdi de gazetesinin baskısından içeriğine  tasarımından dağıtımına kadar kendi çabalarıyla yaratmış olduğu bir başarı hikayesine imza atıyor.
Böylesi bir emeğe saygı göstermek gerekirken, gazeteyi çıkaran arkadaşımızın da ifade ettiği gibi bir karalama kampanyasına maruz kalması son derece çirkin ve kabul edilemez bir durumdur.
Her şeyin altından siyasi çıkarımlar yaratmak, siyaseten rakiplerini karalamak adına hareket eden bazılarının gazeteyi çıkaran arkadaşımız için sürdürdükleri yaftalama çalışmalarını şiddetle kınıyorum.
Bu karalama kampanyasının altından yine bildik tetikçinin çıkmasına da ayrıca hiç şaşırmadım.
İnsanın mayası bozuksa, yapılacak bir şey yok.
Sen aldırma Cemil kardeşim, yoluna devam et, emekçiler kazanır,güneş balçıkla sıvanmaz,  sana başarılar dilerim.