İnadına Çan-Etili, İnadına miting
“Altın’cı filo” boş durmuyor; halkın tepkisi arttıkça, duyarlılığı geliştikçe özellik ile bu tepkilerin fiili olarak protestoya dönüştüğü süreçlerde türlü türlü yöntemlere başvuruyor. Düzenlenen 3 Haziran Çan Etili mitingi tüm saldırılara rağmen halkın nezdinde her geçen gün daha bir önem ve anlam kazanıyor.
Şimdilerde yoğun bir şekilde mücadele eden halkın bu duyarlığını kırmak için ”atı alan Üsküdar’ı geçti” referansı ile; “artık mücadele etmeyin”, “miting yapmayın”,”altıncılar işi bitirdi” gibi saçmalıklar pompalanmakta... Böylesi saçmaladıklara farkında olmadan destek veren görüşlerin sahipleri yazdıklarımı iyi okusunlar…
Yaşam alanlarımıza sahip çıkmak bir insanlık görevidir.
Bu anlamda bir onur mücadelesidir.
Hele bir avuç, kökü dışarıda emperyalist tekellerin patronlarının çıkarı için toprağımız, suyumuz katlediliyorsa; bu yıkıma dur demek bir vatan savunmasıdır.
Altıncı şirketlere karşı olmak tamda böyle bir şeydir.
Bu süreç uzun, zor, engeller ile dolu sarp bir yoldur.
Hangi aşamasında olursa olsun vatanına sahip çıkan, toprağına sahip çıkan herkes bu yıkıma karşı durmalıdır.
Bu sürecin herhangi bir aşamasında, geliştirilen mücadele için; ”gereksiz, yapmayın, faydasız” gibi değerlendirmeler Truva atı rolü üstenen kişilerin anlayışıdır.
Yasa koyucuların kendilerine sundukları imkânlar ile önemli mesafeler kat eden bu emperyalist şirketlere karşı her aşamada mücadele edilmelidir.
Yapılan her türlü mücadelenin yaşam adına bir kazanımı olacaktır.
Bu mücadeleyi gözden düşürmek için başvurulan psikolojik yöntemlerden biri de ‘siz mücadele etseniz de, hiçbir şey olmaz onlar yapacaklarını yaparlar’ şeklindeki propagandadır.
Gerçek öyle değildir.
Bu bir insanlık onuru mücadelesidir.
Onurlu insanlar, hiçbir koşulda vatanlarına topraklarına yapılan, gerçekte ülkelerinin bağımsızlığına karşı olan böylesi saldırılar karşısında hiçbir şekilde ‘susmak’ gibi bir tavır alamazlar.
Tavırsız kalmanın ve suskunluğun teorisini yapamazlar.
Bu gerçeği ve ruh halini anlamak için;’Atatürk’ün Bursa Nutku’ bir daha okunmalıdır.
Yaşamına sahip çıkan, bu konuda mücadele eden her türlü çalışmanın bu mücadeleye katkısı vardır.
Bizlere düşen görev bu mücadelenin başarıya ulaşmasına katkı sunmaktır.
Yoksa “olmaz, zamanı değildir, geçerliliği yoktur, vb “nedenler ile engel çıkarmak ya da umutsuzluk yaymak değil.
Yaşam değerlerimize sahip çıkmanın onurunu hep birlikte yaşayacağız.
Verdiğimiz her türlü mücadelenin bu sürece katkısı vardır.
Onu değersizleştirmeye çalışan anlayışları ve bunları savunan kişilerin, yaydıkları umutsuzlukları etkisizleştirmek; ‘birleşerek mücadele ederek kazanacağımız’ gerçeğini unutmadan “Altın’cı filo’yu” Kazdağları’ndan kovmak; elmamıza, kirazımıza, suyumuza sahip çıkmak için Çan Etili’deki miting de bir kez daha taleplerimizi haykıralım.
Haykıralım ki; Toronto Borsası`ndaki hisse senetleri ile milyon dolarlar kazanacakların çanlarına ot tıkayalım.
Elmamıza, kirazımıza, dağlarımıza, ormanlarımıza, suyumuza sahip çıkalım.
Bundan daha onurlu bir şey olabilir mi?
Şunu da unutmayalım ki; Kazdağları’ndaki bu saldırı, sistemin topyekun demokrasi ,özgürlükler,ve temel haklar konusundaki saldırılarının bir parçasıdır.
Kazdağları’ndaki bu haklı mücadeleyi bir şekilde susturmaya çalışanlar biat kültürüne bizlere layık görenlerdir.
İşte bu nedenle sürekli duyarlılık ve sürekli mücadele…