İmzamı atarım
CHP bu haftaki grup toplantısında demokratikleşme konusunda çok önemli taleplerin altını çizerek, Kürt sorununun barışçı ve demokratik çözümüne katkı sunacak önemli bir girişimde bulundu.
CHP tarafından gündeme getirilen talepler süren barış sürecinin önündeki yolun temizliği anlamında önemli bir katkıdır.
Bugüne kadar susan, hatta ben ‘teröristlerle görüşmem’ mantığı ile sürece karşı duran CHP bu talepler ile şimdi farklı bir pozisyon almıştır.
Bu sürecin devamında CHP’nin cesaret ile alacağı her sorumluluk; sonuçta barışa yapılacak bir katkıdır.
Halkın CHP’den beklediği tam da budur.
-----------------------
Grup toplantısında, Kılıçdaroğlu tarafından kaydedilen talepler, 15 madde olarak şu şekilde belirlendi:
1-Hükümete sesleniyorum, demokrasi konusunda, İnsan hakları konusunda samimi misiniz? Eğer öyleyseniz bir, Özel Yetkili Mahkemeleri kaldıralım
2-Yeter mi, yetmez. Özel Yetkili Mahkemeleri kaldıralım ama, 2006’dan bu yana verilen kararların tamamını da yeniden görüşülmek üzere doğal mahkemelere gönderelim. Çünkü, bu mahkemeler baskı aracı olan mahkemelerdir. Recep Tayyip Erdoğan’ın sopa olarak kullandığı mahkemelerdir
3-Milletin seçtiği milletvekillerini hangi gerekçeyle hapislerde tutuyorsunuz? O milletvekilleri gelip parlamentoda görevlerini yapsınlar.
4- Uzun tutuklamalar var. Cumhurbaşkanı, TBMM Başkanı, HSYK birinci başkanı, siyasi partilerin liderleri bundan şikayetçi, peki, niye çözülmüyor? Demokrasi mi istiyorsunuz, insan haklarına saygı mı istiyorsunuz? Getirin değiştirelim.
5-Yeter mi, yetmez. Terör suçunu yeniden tanımlayalım. Kalem tutan adamla elinde silah tutan adamı nasıl aynı kefeye koyarsınız? Yazarı, çizeri, gazetecisi hapiste. Silah elinde olan Recep Tayyip Erdoğan’ın yol arkadaşı.
6-Anayasamızın 54. Maddesi var. Şöyle diyor: Herkes önceden izin almadan, silahsız ve saldırısız toplantı ve gösteri düzenleyebilir. Buyrun gidin bir yürüyüş yapın bakayım, cop biber gazı yersiniz. Bırakın millet yürüsün.
7-Özel Yetkili Mahkemeler yüzünden pek çok üniversite öğrencisi atıldı, tutuklandı, hapse konuldu. Demokrasi mi istiyorsunuz, özgürlük mü istiyorsunuz. Bu ayıba son vermeniz lazım. Getirin buna da son verelim
8-Siyasal partiler yasasını getirin değiştirelim. Açıkça söylüyorum. Lider sultasına son verelim diyorum. Recep Tayyip Erdoğan’a da çağrıda bulunuyorum. Milletin vekillerini milletin kendisi seçsin. Yeter mi? Yetmez.
9-Yeni cezaevleri inşasından söz etti Başbakan. İçimde uktedir ve bir demokrasi ayıbı olarak görüyorum. Diyarbakır’a gitti, size modern bir hapishane yapacağım dedi. Hangi çağda yaşıyoruz? Siz gerçekten barış ve demokrasi mi istiyorsunuz? Bırakın o cezaevini. Diyarbakır Cezaevini demokrasi ve insan hakları müzesi yapalım.
10-Şu Uludere işi. Bu ülkenin yurttaşı 34 kişi katledildi. Üstünü kapatıyorlar. Hangi özgürlükten, barıştan söz ediyorsunuz? Katledenleri çıkaralım, ayıptan bu ülkeyi kurtaralım.
11-Bir demokrasi hırsızlığı yaşanıyor memlekette. Vatandaş A partisine oy veriyor, B partisi milletvekili çıkarıyor. Bu oy hırsızlığıdır. Gel şu barajı kaldıralım, % 10’u ya 5 yapalım ya 1 yapalım. Adam gibi demokrasiyi yapalım. Oturup terör örgütüyle bunu konuşacağına, adam gibi parlamentoda konuş.
12-Herkesin inancına saygı göstereceksin, herkes nerede ibadet yapmak istiyorsa orada imkan sağlayacaksın.
13-Son zamanlarda bir moda çıktı. Gizli tanık, gizli takip, gizli dinleme. Demokrasilerde var mı böyle bir şey? Kişinin özel hayatı devletin güvencesi altındadır. Siz bunu darmadağan ettiniz. Tecavüzcü mü? Gizli tanık yaptınız, yalancı mı? Gizli tanık yaptınız. O yargıçlar ve savcılar da bunun altında kalacaktır. Yeter mi? Yetmez.
14-Nevruz Anadolu’nun geleneksel bayramıdır. Nereye giderseniz kutlanır. Yasakladın sen Nevruz’u, gel bir barış estirelim. Bir huzur olsun. Sen istediğin zaman, bakanların ateşin üstünden atlamasınlar. Gel kardeşim Nevruz’u da bayram yapalım. Yapar mı? Yapmaz. 19 Mayıs’ı 23 Nisan’ı yasaklayan zihniyetten demokrasi mi beklenir?
15-Eğer bir ülkede medya özgürlüğü yoksa, vatandaşın haber alma özgürlüğü yoktur. Sen barış mı istiyorsun? Sen özgür bir medya mı istiyorsun? Gel kardeşim alt yapısını oluşturalım, medya özgür olsun. Senin talimatınla gazetecilerin işine son verilmesin. Kendi ayıbını kendi itiraf ediyor. Bir gazete patronuna gazeteci yönetici önerdiğini söylüyor. Bari bunu söyleme. Kendin rezil oluyorsun, bari bizi bütün dünyaya rezil etme. Şu öneriyi yapıyorum. Medyanın özgürlüğü için yasayı çıkaralım. Her siyasi partinin lideri çıkıp, millete taahhütte bulunsun, şerefi üzerine yemin etsin.
Tüm bu talepler barış sürecindeki yolun temizliği için olmazsa olmaz koşullardır.
İşte şimdi CHP böylesi bir sorumluluğun devamını getirmeli barış süreci görüşmelerine kayıtsız kalmamalıdır.
Özelik ile bu sürecin parlamentoda görüşülmesi konusunun takipçisi olmalı,’teröristler ile görüşülmez’ şeklindeki önyargılardan kendisini kurtarmalıdır.
Dünyanın her tarafında böylesi sorunlar ‘görüşülmez’ denilen kesimler ile görüşülerek çözülmüştür.
Önemli olan bu görüşmelere karşı olanların niyetlerini doğru kavramaktır.
Özellik ile bu konuda ırkçı tutum ile barışı provoke eden güçler ile arasına kesin sınırlar koymak zorundadır CHP.
Yoksa savunmuş olduğu bu taleplerin inandırıcılığı konusu zedelenir.
Tüm bu taleplerin altına imza atarak, CHP’nin barış sürecinde etkin rol almasını umuyorum.