Ensar İlyasoğlu

ensarilyasoglu@gmail.com

İKTİDAR ÇÜRÜMESİ

1380
               Türkiye’yi sarsan ve dünya âlemin gözünü ülkemize çeviren rüşvet, yolsuzluk operasyonu ile ilgili olarak tekrara düşmeden, Başbakan’ın geçmişte söylediği “hırsızlık babadan oğula geçer” ifadesine takılmadan, “devlet içinde çete oluşturmuşlar” sözünü merkeze almadan, Gezi Parkı direnişinde “destan yazdılar” diyerek övdüğü “kahramanlar” payelendirmesi ile göklere çıkardığı polis şeflerine bugün operasyon çektiğini öne çıkarmadan; yaşanan skandalın ana merkezini görmeye çalışmanın daha gerçekçi olabileceği düşüncesindeyiz.
                Elbette yukarıya alıntıladığımız sözler ve hükümetin diğer sözcüleri ile varlığını siyasi iktidarın eteğine tutunarak sürdürmek isteyen, buradan palazlanan bilumum medya erbabının olay karşısındaki söylemleri ve tuttukları pozisyon; kendi içinde, kendi bağlamında bir anlam taşıyor. Ama bunlar sürekli tartışıldı; sıradan yurttaşlardan kahve sohbetlerine, gazete manşetlerinden köşe yazılarına, televizyon ekranlarında günlerdir dinlediğimiz görüşler olarak ileri sürüldü, yansıdı.
                Bütün olup bitenlerin öncesinde ve sonrasındaki gelişmelerin, tüm bu çevrelerin söylemlerini tezlerin ve karşı tezlerin işaret ettiği esas görünmesi gereken, üzerinde düşünülmesi gereken ve anlaşılması gereken ana noktanın bir İKTİDAR ÇÜRÜMESİ olduğunu söylemek abartı sayılmamalıdır.
                Evet; bütün gelişmeler, gelişmelerin iç bağlantıları çatışan güçler arasındaki ilişkilerin gösterdiği temel nokta bir İKTİDAR ÇÜRÜMESİNE işaret etmektedir!...
                Gücünü sonsuz sananların, “milli irade” diye tanımladıkları halk desteğinin asla bitmeyeceğini düşünenlerin, halkın en azından yarısının oyunu kendi mülkiyetlerinde görenlerin, bir dokunuşları ile anayasaları, hukuku; kendi iktidarlarının, hırslarının, kibirlerinin asla zayıflayamayacağını, zayıflatılamayacağını sandıkları güçlerinin birer basit, sıradan argümanı gibi görenlerin kaçınılmaz sonu olan iktidar çürümesi perdelenemeyecek, gizlenemeyecek ölçüde açığa çıktığı bir dönem olmuştur, yaşadığımız son günler!...
                Kendilerini her zaman haklı, doğru; kendi dışındaki her şeyi ve herkesi yanlış ve haksız görenlerin, kendi akıllarını bütün halkın aklından üstün görenlerin her şart altında milyonları aldatabileceklerini, kendi iktidarlarının yedeğine alacaklarına duydukları sonsuz inancı kutsayanların siyasi, ideolojik ve felsefi körlüğünün ortaya çıkardığı bir sonuçtur İKTİDAR ÇÜRÜMESİ!...
                İktidar çevresine tutunanların tanımlanamayan, inanılması güç ve bir o kadar da hızlı zenginleşmeleri, safahata sürüklenmeleri, sanki milyonların gözünden kaçıyormuş gibi, sanki bu izah edilemeyecek servetlerin elde ediliş biçimiyle ilgili halkın kafasında soruların birikmeyeceği gibi bir yanılgıyı taşıyanların ortaya çıkardığı bir sonuçtur İKTİDAR ÇÜRÜMESİ!...
                Yakınlarının, aile üyelerinin gemilerine “gemicik” diyenler ortalığa saçılan milyon dolarları “milyoncuk” diye ifade ettikleri gün; yalnızca iktidarın pratik anlamda değil, ahlaki ve kültürel anlamda da çürümeye başladığının tersinden ifadesini ortaya koyduklarının farkında değiller. Herkesi kör, alemi sersem sananların varacağı yol, gideceği yer kaçınılmaz olarak bir İKTİDAR ÇÜRÜMESİNE çıkar!...
                “Elmanın kurdu özündedir”, “balık baştan kokmaya başlamıştır”, beslediklerini düşündükleri karga şimdi gözlerini oymaya başlayınca feryadı figan edenler, 11 yıldır bu ülkeyi yönettiklerini unutmuşa benziyorlar!... Şakşakçılar ise utanmadan neredeyse kendi dışlarındaki, iktidarın dışındakileri suçlu gösterme, olayın sorumlusu gibi gösterme cambazlığına soyunma gayreti içine girmişlerdir. Emniyete yapılan operasyonlarla tartışmanın eksenini kaydırmak isteyenler ve bilumum lojistik destekçiler unutmasınlar ki; Emniyet Müdürlüklerinin kapısına kilit vursanız bile bu soygunu, bu ahlaksızlığı halkın gözünden gizleyemezsiniz!... Bu rezaleti örtbas etmeye ne aklınız ne gücünüz ne de ortaya çıkan somut olgular izin verir!...
                Bu yazı kaleme alındığında henüz iddiaların işaret ettiği bakanlar istifa etmiş değillerdi. “Kabine zaten değişecekti” yumuşatmasını yapan yandaş medya cenahı, neredeyse adı geçen şüphelerin yöneldiği bakanların istifasını bir erdemli tutummuş gibi yutturmaya çalışabilirler. Onca yüzsüzlükten sonra buna da şaşırmayız!... Ama istifa yetmezzzz, HESAP VERECEKLER!... Bugün olmasa yarın, yarın olmasa öbür gün ama mutlaka her kuruşun hesabını verecekler!...
                Sayısız ikiyüzlülük örneğini tartışmıyoruz, soruşturma aşamasında belgelerin sızdırıldığını söyleyenler, “masumiyet karinesinden söz edenler” bir geriye dönün geçmiş davalarda soruşturma aşamasında yayınladığınız belgelere bakın; bir bakın bakalım “masumiyet karinesi” diye bugün kutsadığınız hukuk ilkesini kaç kez ihlal etmişsiniz!... Bir bakın bakalım…
                Yok, “dış güçlerin operasyonuymuş”, yok “faiz lobisiymiş”; güldürmeyin insanı!... Bu” dış güçler”, “faiz lobisi” ortalığa saçılan milyon dolarları silah zoruyla mı bu oğulcuklara vermişler!... Banka Genel Müdürlerinin evine çete diye tanımladıklarınız, silah zoruyla mı milyon dolarları bırakmışlar!... İnsanları aptal yerine koymayınız, nemalandığınız İKTİDAR ÇÜRÜYOR!... Hadi diyelim aklınız yok, hadi diyelim vicdanınız kararmış, hadi diyelim hepiniz siyasi miyop olmuşsunuz; bu kokuları, bu çürümüşlüğü duymak için iki tane burun deliği yeter.
                Evet, eğer bunca yolsuzluk ayyuka çıkan bunca şaibe bir İKTİDAR ÇÜRÜMESİ değilse; nedir!?
                Halkın gerçekleri öğrenmesini engellemek için gösterdiğiniz çabalar nafiledir. Şimdi müdahalelerle, zaptiye tedbirleriyle, genelge ve yönetmeliklerle, belki yasal değişikliklerle vaziyeti toparlamış olabilirsiniz; bizden söylemesi ÇÜRÜME başlamıştır, bu İKTİDAR ÇÜRÜMESİ kolay kolay engellenebilecek gibi görünmüyor!...
                Tüm moral üstünlükleriniz berhava olmuştur!...