Sermet Atadinç

sermet@canakkaleolay.com

İki çizgi

936
Bu yıl 18 Mart kutlamaları yine AKP’nin şovuna dönüştürülmek istendi.
Otobüslerle taşınan insanlarla, bu şova destek yaratılmaya çalışıldı, kent bir anda adeta işgal altına girdi.
Hazırlanan pankartlarla gericilik adına mesajlar verildi
Yeni Osmanlıcılık propagandası ‘Abdülhamit Han’ pankartlarıyla yapıldı.
Bu yıl, diğer yılardan farklı olarak görüntüler; çok daha rahatsız edici boyuttaydı.
Ancak bu tavırlar kent halkının tepkisini her geçen yıl daha da arttırmaktadır.
Tüm bu uygulamalar siyasi bir kurgu ile yerine getirildiği için, kendileri dışındaki siyasi kesimlerinde baskı altına alındığı uygulamalar kentte adeta olağan hale getirildi.
Bazı siyasi partilerin, demokratik kitle örgütlerinin binaları güvenlik güçlerinin ablukası altına alındı.
Bu binalardaki pankartlara bu seferde Türk bayrağının asılması gerekçesiyle müdahalede bulunuldu.
Demokratik protesto hakkında bulunan gençlere yine gözaltı işlemi uygulandı.
Siyasi gericilik, hamaset üzerinden gerçekleri altüst ederek, yeni Osmanlıcılık propagandalarıyla; özünde emperyalist çıkarlar için savaşa sürüklenen çeşitli milliyetlerden halkların omuz omuza verdiği mücadeleye dayanak teşkil eden bağımsızlık ruhu göz ardı edilerek emperyalizm kutsanmaktadır.
AKP yeni Osmanlıcılık hayalleri ile ulusal kurtuluş mücadelesinin önderliğini yapmış Mustafa Kemal Atatürk’ü yok saymaya, gözden düşürmeye çalışmaktadır.
Bunun içindir ki; Başbakan Davutoğlu’nun törenlerde yaptığı konuşmada Mustafa Kemal Atatürk ismi yok sayılmıştır.
Sonuçta yapılan törenler gericiliğin kutsanması için, yeni Osmanlıcı ideolojiye malzeme yapılarak AKP propagandasının zemini yapılmaya çalışılmıştır.
Tüm kurgular bunun için yapılmıştır, her noktasında bu amacın gerçekleştirilmesinin çabalarını görmek mümkün olmuştur.
Bu törenlerdeki birinci çizgidir.
Bu niyet ile hareket edenlere ilk cevap Belediye Başkanı Ülgür Gökhan’dan gelmiştir.
Ülgur Gökhan’n konuşmasında ifadesini bulan; gericiliğe karşı demokrasi özgürlük ve barış çizgisi de ikinci çizgidir.
100 Yıl önce bu topraklarda koyun koyuna toprağa düşmüş, emperyalist politikaların kaçınılmaz sonucu haline gelmiş acı ve gözyaşına karşı şimdi barışı savunmak kardeşliği savunmak acı ve gözyaşı sebebi olan savaşlara karşı olmak geçmişten çıkarmamız gerekli en önemli derstir.
 
Ülgür Gökhan’ın yapmış olduğu konuşma; Çanakkale savaşlarından çıkarılan derslerin günümüzde nasıl ele alınması gerektiği noktasında, barış ve kardeşlik üzerine üzerimize düşen görevler açısından son derece anlamlıdır;
“Barışın Kenti Çanakkale’de, ülkemizde ve dünyada barışı yücelteceğiz. Kardeş olacağız.
Çünkü Çanakkale Savaşı
kardeşlerle, düşmanların savaşıdır.
Çünkü kardeşliğe yapılan bir hücum, tek kelimeyle ihanet katarına eklenmektir.
Türkle - Kürt çatışırsa ne Türk kalır ne Kürt
Aleviyle - Sünni ayrışırsa ne Alevi kalır ne Sünni.
Oysa Türkle - Kürt, Aleviyle-Sünni birleşirse
Ne zalim kalır ne de zulüm.
Onun için Barışın Kenti Çanakkale’den,
Savaşın 100. Yıldönümünden haykırıyorum;
Meriç kıyısındaki minicik bir kum tanesinden,
Ağrı Dağı’nın yamacındaki yabani bir ota kadar
Her yere barış istiyoruz
Sinopta şu anda sahile vuran bir dalganın köpüğünden,
Hatay’ın Kızılçat Köyünde açan çiçeğe kadar
Herşeyde barış istiyoruz.
İstiyoruz ki; etrafımızdaki çember daralmasın,
Barış ve özgürlük nefes alsın.
Barışın Kenti Çanakkale’nin Belediye Başkanı olarak;
İnatla ama umutla barışın hakim olduğu bir dünya hayalimi sürdüreceğim.
Biliyorum ki ;
Şehitlerimizin mezarlarında ki her bir kitabeyi öpen Çanakkale Rüzgarı, koparılmış güller gibi solan kahramanlardan her yere barış taşıyacak.
Biliyorum ki;
100 yıl önce kavuşma hayallerinin eriyip kül olduğu bu yerden, barış adıyla bir kıvılcım yanıp, çoban ateşiyle dağları dolaşacak.
Bunun için biz de siz şehitlerimiz gibi;
Ekmeğimizden tasarruf edeceğiz, ama şerefimizden asla
Candan olacağız, yardan olacağız,
Ama özgürlük ve barış kokan bir dünyadan asla
Biz de sizler gibi;
Düşmanımızı kucağımızda taşıyacağız, ama sırtımızda asla.
Son nefesimizi tüketeceğiz, ama onurlu mirasınızı asla.
Bedenimizi çiğnetiriz, ama özgürlük ve barış yeminimizi asla.
YAŞASIN KARDEŞLİĞİMİZ ,  YAŞASIN ÖZGÜRLÜĞÜMÜZ
VE YAŞASIN BARIŞ”
İşte böylesi bir anlayış ile Çanakkale savaşlarının ruhuna sahip çıktıkça, barış özgürlük ve kardeşlik için demokratik cumhuriyet hedefleri ile çeşitli milliyetlerden halkların kardeşçe bir arada yaşayacağı yeni bir yaşam hedefi ile hareket ettikçe gericilik ne yaparsa yapsın, kaybedecektir.
Bindirilmiş kıtalar da fayda etmez, yeni Osmanlıcı hamaset de…
Geldikleri gibi giderler…