İki açıklama ve arka planı
Geçen haftaya damgasını vuran iki basın açıklaması üzerine biraz konuşmamız gerekecek.
Vali Ahmet Çınar ve Belediye Başkanı Ülgür Gökhan’ın gündeme ilişkin yapmış olduğu açıklamalarda önemli mesajlar vardı.
Bu mesajların arka planı okumak kentin gündemindeki gelişmeleri doğru kavramak açısından gerekli hale gelmiştir.
Vali Çınar, boğaz köprüsünün yapımıyla birlikte Çanakkale’nin gelişimi noktasındaki risklere dikkat çekerken yaşanabilecek olumsuzluklardan etkilenmemek açısından planlı bir gelişmenin gereğine özelikle vurgu yaptı.Bir vali olarak böylesi bir hassasiyet içersinde olması kentimiz açısından olumludur, ancak bu yaklaşıma ilişkin bazı stratejik noktaların daha net olarak ortaya konulmasının gereği de bir başka gerçektir.
Vali Ahmet Çınar boğaz köprüsünün yapılmasıyla birlikte kentimizin yapılaşma baskısı altında kalacağını belirterek bu olumsuzluktan en az etkilenmek açısından gerekli olan çalışmalara ilişkin şunları kaydetti:
“Bu şehir büyük bir göç baskısı, yeniden yapılanma, yapılaşma baskısı altında kalacak. Bütün dünyada da bu böyle, sıkıntılı bir durum. Türkiye`de de daha belirgin bir durum. Böyle betonlar, apartmanlar, binalarla bu şehri öldürmemek gerekiyor. Burası dünyanın en güzel yerlerinden biri. İstanbul`un ikizi gibi coğrafyası olan bir yer. Bununla ilgili daha önce bilgi vermiştim. Bir takım kent plancılarıyla görüşmelerimiz devam ediyor. Benden başka da kimse dillendirmiyor gibi bir sıkıntı var. aklın yolu bir, Bu şehir bu kadar bakir, bu topraklar bu kadar kıymetli boş; geleceğin 50 yılına, dünyaya modern bir şehir çıkaralım. Bunu dillendiriyoruz ama kimse de bir heyecan görmüyorum, bir tuhaflık var. Ama işin peşini bırakmayacağız. Bunun bir şekilde ihalesine de çıkıp, bu planlamayı da vereceğiz. Velev ki mevcut sistem, düzen, bunu uygulamayalım dese bile, bunu yapacağız. O proje raflarda tozlu kalsın. Ama bir gün birinin aklına bir liman, bir marina, bir termal tesisi nereye kuralım dediklerinde, `bu adamlar ne demiş` diye o projeyi açtıklarında, o bile harcayacağımız paraya değecektir. Ya da üniversiteler bu şehir planına örnek bir plan deseler bile o da bir faydadır. Bu kadar güzel bir şehir, boş verilecek bir şehir değil, hepimizin sorumlulukları var”
Tüm bu değerlendirmeler son derece doğru ancak bu kentin değerlerinin korunması temelinde yapılacak planlamada kırmızı çizgilerimiz ne olacaktır, bunu net bir şeklide kentin ortak iradesiyle belirleyip planlı gelişmenin bu kriterlerle yaşama geçirilmesi ihmal edilmemelidir.
Aksi takdirde Vali Çınar’ın da belirttiği gibi yaşanacak göçler, İstanbul’un arka bahçesi haline getirilmesi temelinde köprü dahil, atılan adımlar ortalıkta ne plan nede planlı bir gelişme bırakır.
Vali Çınar kentin değerlerinin korunması için bir yol açmıştır, bu yolun hedefe ulaşması şimdi kent dinamiklerinin görevidir.
1/100000 lik plan ile kenti, sermayenin çıkarlarına göre tasarımlamak isteyen siyasi iradenin çabalarını boşa çıkarma çabasıyla başlayan ve bu konuya ilişkin daha evvel yapılmış bazı çalışmaların da yol göstericiliğinde Çanakkale’nin kırmızı çizgilerini belirlemek ve hangi şart altında olursa olsun bunları yaşama geçirmek adına bir toplumsal mutabakatı sağlamamız gerekecektir.
Bu kent termik santral cehennemine dönüştürülmemeli, metalik madenciliğin yok edici etkilerine maruz bırakılmamalı, tarımsal arazilerin kesinlikle korunması sağlanmalı, köprü ile birlikte İstanbul ve Trakya’nın artık taşıyamadığı kirletici sanayi için teşvik edici şartlara izin verilmemelidir.
Kent eylem planı olarak yıllar önce kentin çeşitli dinamikleriyle hazırlanmış olan gelişim kriterleri baz alınmalıdır.
Vali Ahmet Çınar’ın kaygıları son derece yerindedir.
Kentin aktörleri, özellikle sermaye gruplarının operasyonları ile bu kentin değerlerini yok edecek girişimler noktasında hassas ve uyanık davranarak kriterlerini kendilerinin belirlediği bir gelişme planının rehberliğinde planlı bir büyümenin yaşama geçirilmesinin takipçisi olmalıdırlar.
Unutulmamalıdır ki her plan kentlerin yararına olmaz.
İçersinde insan ve gereksinimlerinin yer almadığı her plandan uzak durmak planlamanın kimlikli bir süreç olarak hayata geçirilmesi açısından son derece önemlidir.
Tam bu yazıyı yazarken bir arkadaşımın göndermiş olduğu bir değerlendirmeyi de sizlerle paylaşmadan geçemeyeceğim.
“Siyasi iktidar bizim ön bahçeye umumi hela koyma kararı almış. Projesi hazır, ihaleye çıkıp inşaata başlayacak. Bize de bir yararı yok haa... Başkaları için yani umuma açık... Demez mi; "Siz de hiç duyarlı değilsiniz, bu kenefin kokusu olacak, kalabalığı olacak, ilave binalar olacak, kalabalıklar gelip gidecek neden görüş bildirmiyorsunuz?"
Adama sorarlar; "Siz bizim ön bahçeye kenef yaparken bize sormuyorsunuz da, şimdi bunun pisliğini ortadan kaldırmak için mi yardım istiyorsunuz?"
Anlamayanlar için, kenef yerine Çanakkale Boğaz Köprüsü konulabilir...”
Doğru söze ne denir ki …
Diğer bir basın açıklaması da Başkan Gökhan’ın yaptığı özelikle siyasi gelişmelere ait değerlendirmelerin yapıldığı toplantıydı.
Ülgür Gökhan bu kentin seçilmiş Belediye Başkanı olarak aynı zamanda siyasi bir kişiliktir.
CHP il örgütünün siyasi performansının yetersizliği nedeniyle siyasi mücadele boyutuyla da Ülgür Gökhan sürekli ön planda olmuştur.
Bunun sonucu olarak milletvekili adaylarının belirlenmesi sürecinde Ülgür Gökhan doğal olarak siyasi performansıyla belirleyici olmuş ve ekibinden bir kişi olan Muharrem Erkek 1. sıradan milletvekili adayı seçilmiştir.
Tüm bu gelişmeler sonrasında Ülgür Gökhan şimdi yeni sorumluluklar üstlenmiştir.
7 Haziran seçimleri sonrasında partisinin Çanakkale’deki performansını yükseltmek konusundaki beklentiler artık Ülgür Gökhan ve ekibi üzerinden şekillenmektedir.
Merkez ilçe de olduğu kadar il bazında da bu böyledir.
Ülgür Gökhan ve ekibi bu beklentilere hangi düzeyde cevap verecek ve gelişmeler nasıl şekillenecek bunu izlemek gerekecek.
Sürdürdüğü belediye başkanlığı görevinin sorumlulukları üzerinden şimdi kendisini yıpratmak için harekete geçip komik duruma düşen, gerek CHP içersindeki kesimler gerekse de ne idüğü belli olmayan sonuçta bu kentin belirli bir noktaya getirdiği ilerici devrimci barıştan, ekolojik değerlerden yana değerlerini yok etmek isteyen şöhret budalası, mikrofon düşkünü aynı zamanda ayrıştırıcı bazı tipler pusuda bekleyen kurtlar gibiler…
Hadi gene iyisiniz; dün akşam şiddetli yağmur vardı sokaklarda sular birikti,alın size malzeme…
Ancak siz, yağmur durduktan sonra biriken suların yok olup gitmesi kadar bile etkisi olmayan toplamda sonucu değiştirmeyen sıfır gibisiniz.
Ülgür Gökhan ve ekibi bu planı önce 7 Haziran seçimlerinde bozacak bir performans gerçekleştirmeli, sonrada gerçeklerle ilgisi olmayan kara propagandaları boşa çıkararak CHP’de yeni bir değişimin temellerini atmalıdır.
Ülgür Gökhan kentin başarılı bir belediye başkanıdır.
Yerel yönetim performansı noktasında kendisini karalamak adına harekete geçenler zaten sürecin her bir aşamasında duvara toslayarak bugünlere geldik.
Siyasal olarak Gökhan ve ekibi bundan böyle CHP örgütünü daha verimli çalışacak bir noktaya taşıyacaklardır.
Bu, her şeyden önce bu ekibin yöntemselliği açısından bir gerçektir.
Diğer yandan yerel sorunlar konusundaki duyarlılıkları ayrıca bir olumlu yönleridir.
Bir kez daha söylüyorum; Ülgür Gökhan üzerinden sürdürülen asılsız propagandalarla her kim, hangi amaçla bir yere varmak istiyorsa o yol açmaz bir yoldur.
Herkes aklını başına alsın, kinaye sanatıyla bölücülük yapmak adına yeni tezgâhlar peşinde olanların ne yapmak istediğini bu kentin mücadeleci, sorumluluk sahibi herkes biliyor.
Yeri gelmişken bu tiplerin çirkin ve asılsız bazı iddialar ile HDP’yi karalamak adına bazı girişimler içersinde oldukları görülmektedir.
Fotoğrafın bütününe baktığınız zaman bu tiplerin çabaları gericiliğin mevzilerine cephane taşımaktan başka bir sonuç vermez.
Bu kentin ilerici, çağdaş, devrimci değerlerinin yok olmasına yol açacak keyfi, kariyer düşkünü girişimlere bu kent prim vermeyecektir.