havadurum
Damla Yeltekin

damlayeltekin@gmail.com

Hipokrat, asaya dolanmış yılan ve TTB

İnsanlık tarihi boyunca hastalık ve yaralanmaların miladı var, ahiri yok. Tıp bu anlamda, hep mücadele içinde. Salgın hastalıklar, pandemiler, doğal ve insan eliyle üretilen afetler gibi nedenlerle, halk sağlığının bozulduğu ya da bozulma ihtimali ile karşı karşıya kaldığı her an, sağlık emekçileri, doktorlar orada. Tabipler orada.

1390
Avcı-toplayıcı toplumlardan bu yana başka bir deyişle, hastalıkların gökten yeryüzüne zembille indiği düşünülen yüzlerce yıl önceki tarih kademelerinden bu yana isimleri değişse, yöntemleri yanılsa, eskise ve ileriye atılsa da hep varlar. Avcı-toplayıcı dönemlerde, kara büyünün etkisiyle insan ve hayvan bedenlerinin kötü ruhlarla hastalandığı düşünülen dönemlerde, araştırmacılar tıbbi açıdan yetenekli kimselerin karşımıza şifacı, şaman olarak adlandırılan halkın önce gelen kişilerine dönüştüğünü düşünüyor. Şu veya bu şekilde, halk sağlığı için, dönemin hekimlere en yakın kişileri orada.
 
Dünya çapında tıp denildiğin de akla ilk gelen sembollerden biri olan yılanlarla sarılmış Caduceus isimli asa da, tıp tarihinde önemli bir noktada. Mitolojide, tıp ve sağlık tanrısı Apollon`un, hekimlik ve ilaç konusunda oldukça ustalaşmış, acı çeken insanların sesine kayıtsız kalamayan ve öğrendiği tedavi sanatıyla onlara yardım eden oğlu Asklepios`un asası. Halk sağlığı, insan sağlığının simgesi, hekimliğin simgesi; dünyanın birçok bölgesinde aynı. İnsan toplumlarının en temelde yekpare bir paydası. Acı çeken insanların sesine kayıtsız kalamayan Asklepios`un asası, kayıtsız kalmama/kalamama fikriyle birlikte dünyanın her yerinde.
 
Yunan hekim Hipokrat; insanların hastalıkları, boş inançlara ve tanrıların gazabına yorduğu bir zamanda, hastalıkların bir doğal bir nedeni olduğunu göstererek kendini Tıp ilmini öğretmeye adanmış ve ilk entelektüel okulu kurmuştu. Ve bir de yemini vardı. Halk için hekimliğin önemli bir simgesi olmaya devam eden Hipokrat Yemini`nde yer alan bazı cümleler ise şu şekilde, "Yeteneğim ve hâkimiyetim ölçüsünde hastalarımın iyiliği için tedaviler önereceğim ve asla kimseye zarar vermeyeceğim. Hayatımın ve sanatımın saflığını koruyacağım. Hangi eve girersem gireyim, bütün kasıtlı kötülük ve suiistimallerden ve özellikle de ister hür ister köle olsun, erkek ve kadınların vücudunu kötüye kullanmaktan kaçınarak, sadece hastaya yardım için gireceğim." 
 
Hipokrat`ın, kim olursa olsun herkes için sağlık şiarı aradan geçen yüzyıllara rağmen dimdik ayakta.
 
Ama iş bu kadarla da kalmıyor. İnsan sağlığı, toplum sağlığı için yüzyıllardır canla başla mücadele eden tabipler ve sağlık emekçileri, halkın sağlığa kavuşması için mücadelelerine canla başla devam ediyor. Ayakları altında taşlar, lavlar olsa dahi, işlerine devam ediyor. Çalışma koşulları, iyileşmese de hem iş sağlığı için, hem kendi sağlıkları için hem de halk sağlığı için mücadelelerini sürdürüyorlar.
 
Halk sağlığı bozulmasın diye, insanlara zarar gelmesin diye uyarıcı önlemleri kulak ardı edilse de; doğruyu, insan için doğruyu söylemekten vazgeçmiyorlar. 
 
Yangında, selde, depremlerde, türlü türlü doğal afetlerde, covid-19 gibi pandemilerde; hep oradalar. Ölüme karşı savaşta yanlarında sadece ekipleri ve ekipmanları olsa dahi, hep oradalar. Daha çok insanın yaşaması, daha az insanın zarar görmesi için, bilimin ışığında; karanlığa inat dimdik duruyorlar. Halk için sağlık için, toplum sağlığı için; alınabilecek önlemleri anlatırken aynı zamanda yaşanan aksaklıklar ve giderilmeyen sorunları da inatla soruyorlar. 
Benim için, senin için, halk için çalışırken canlarından olsalar da, sordukları sorular insanları ve makamları rahatsız etse de bir an olsun yılmıyorlar. 
 
Covid-19 pandemisinde nasıl canla başla mücadele ettiklerini gördük. Aileleri ve sevdiklerinden olmalarına rağmen bir insan kurtarmak için ölümü göze aldıklarına tanık olduk. Covid-19 virüsünün en yaygın olduğu hastanelerde, buna rağmen "meslek hastalığı" sayılmayan virüsten etkilendiklerine, hastalandıklarına, hayata gözlerini yumduklarına tanık olduk. Bunun içindir ki; Covid-19 meslek hastalığıdır.
 
Benim, senin için mücadele eden sağlık emekçilerine bir de utanmadan şiddet uygulamaya devam eden de bir kesim olduğunu hatırlatmadan da geçmeyelim... İlaç, tedavi, doktor, sağlık emekçisi olmazsa ne olur bir düşünün? Din, dil, ırk, yaş, cinsiyet, cinsel yönelim ve tercih, statü fark etmeksizin çalışan doktorlar... Ayrımın nedenini soran doktorlar... 
Bu nedenle Türkiye Tabipler Birliği`ne kulak verilmeli....