Herkesin Demokrasisi Kendine...

1146
Prof. Dr. Erdinç Yiğitbaş
Geçtiğimiz günlerde yapılan 19. Milli Eğitim Şurası’nda Anadolu Otelcilik ve Turizm Liseleri’nde okutulan "Alkollü İçki ve Kokteyl Hazırlama" dersinin kaldırılması önerisi reddedilmiş. Ancak daha sonraki bir oturumda ise ikinci kez gündeme getirilen öneri kabul edilmiş. Benim buradan anladığım; birinci görüşmede dersin kaldırılmasını isteyenler azınlıkta olduğundan daha sonra mevcutta çoğunluğu sağlayınca tekrar oylayıp bu sefer tersine bir kararla dersin kaldırılmasına karar vermişler...
 
O da bir şey mi diyorum; bizim bazı akademik kurullarımızda görüşülüp karara bağlanan konular ertesi gün uygun bir katılım sağlanarak informal toplantı(!) ile değiştirilip toplantı tutanağından tümden çıkarılabiliyor... Yani Şura’da olduğu gibi resmi toplantıda bile değil...!
 
Öyleyse neymiş; bu tür ilginç politik manevralar çok yaşanan bir durum imiş... Aslolan demokrasi anlayışıymış, laf-ı güzaf değil...
 
Laf-ı güzaf deyince aklıma geldi;
 
Üniversitemiz resmi web sayfasında “ÇOMÜ Rektörlüğünden kadro açıklaması” başlığı ile 2.12.2014 tarihinde yayınlanan yazıyı okumuşsunuzdur. Henüz okumadınızsa şu bağlantıya tıklayarak ulaşabilirsiniz: (http://www.comu.edu.tr/duyurular/detay2.php?id=12225).  Yazı her ne kadar “rektörlük” tarafından “bir sendikanın yerel şubesine cevaben” yazılmış olsa da; Bölümümüzü yakından ilgilendiren vahim yanlışlar ve üniversitemiz kamuoyunda yanlış algı yaratmaya yönelik beyanlar olduğu kanaatinde olduğumdan kendi çalıştığım birimle ilgili kısımlara ait düşüncelerimi paylaşmak istedim.
 
İlgili rektörlük açıklamasında uzun uzun anlatılmaya çalışılan
a)      Bugüne kadar akademik birimlerden gelen her türlü kadro taleplerinin karşılandığı ifadesi doğru değildir. Çünkü son 4 yılda bölümümüzde akademik yükselme alan 11 akademik personelden sadece biri dışında hiçbirine hak ettikleri kadro verilmemiştir.
b)      Buradan da anlaşıldığı gibi; Mühendislik fakültesinde yapıldığı ifade edilen “pozitif ayrımcılık” Jeoloji Mühendisliği Bölümüne değil hiç öğrencisi olmayan birimlere yapılmıştır.
c)      Jeoloji Bölümü gibi fen bilimleri ile ilgili olan, ancak öğretim elemanı başına düşen öğrenci sayısı bakımından bölümümüzden çok daha vahim durumda bulunan bölüm/fakülte(ler)e  son dört yılda gerçekten “pozitif ayrımcılık” yapıldığı ve tüm kadrolarının verildiği zaten bilinen bir gerçektir.
d)     “Rektörlük seçimlerine kısa bir süre kala kadroların dondurulduğu” ifadesi şayet; Rektörlük makamı, üniversitede son zamanlarda ilan edilen kadrolardan habersiz değilse; en hafif ifadeyle “yanlış”tır. Çünkü son 1-2 ay içinde bile üniversitemizin çeşitli birimlerine çeşitli akademik kadro ilanları çıkmış ve gerekli işlemler yapılmıştır. Kaldı ki şimdiki Sayın Rektörün kendisi bile rektörlük seçimlerinden sadece 1 ay önce profesör kadrosuna atanmıştır. Bu da seçim öncesi de olsa kadroların “gerektiğinde” açılabildiğini göstermektedir.
e)       Kaldı ki bölümümüzde kadro bekleyen akademik personel seçim öncesindeki sadece birkaç aylık süre içinde akademik kadrolarını hak etmiş değillerdir.
·         Bir doçentimiz 4 yıldır doçent kadrosu
·         Bir doçentimiz 2 yıldır profesör kadrosu
·         Bir doçentimiz 1 yıldır profesör kadrosu
·         İki araştırma görevlimiz 4 yıldır yardımcı doçent kadrosu
·         Bir araştırma görevlimiz 1,5 yıldır yardımcı doçent kadrosu
·         Bir araştırma görevlimiz 1 yıldır yardımcı doçent kadrosu
beklemektedirler.  Öte yandan yardımcı doçent kadrosuna ilişkin umutlarını yitiren
·         Bir doktoralı araştırma görevlimiz İTÜ’ye yardımcı doçent olarak atanmış, üniversitemizden ayrılmış,
·         İki doktoralı araştırma görevlimizin ise bölümümüzün talebine rağmen Rektörlük tarafından işine son verilmiştir.
Yukarıdaki bilgilerden (süreler yaklaşıktır bir-iki aylık hatalar umarım güvenilirlik sorunu yaratmaz)) de görüldüğü gibi bu kadro sorunları sadece seçim öncesindeki son birkaç ayın sorunu olmayıp Jeoloji Mühendisliği Bölümümüzde son 4 yıldır yaşanmaktadır.
f)       Yazıda ifade edilen “... ÇOMÜ Rektörlüğü ....  personelimizin özlük haklarını korumada titiz davranacaktır” ifadesinin de bölümümüzde yaşanan tecrübeler dikkate alındığında inandırıcı olmadığı görülmektedir. Sadece özlük hakları değil, bölümümüz akademisyenlerinin yurtdışı bilimsel araştırma özgürlüğünün de son yıllarda engellendiğinin canlı şahitleriyiz.
Bunlar benim bölümümün gerçekleri... Herkes kendi evine bir baksın, derim...  Zira; herkes layık olduğu şekilde yönetilir...
 
HÜLÂSA: Hak söyleyen evvel dahi menfur idi gerçi
           Hâinlere amma ki riâyet yeni çıktı   --  Ziya Paşa