Sermet Atadinç

sermet@canakkaleolay.com

Her Taraf Sımsıcak…

2179

Gerek uluslararası, gerek ulusal, gerekse yerel gündem oldukça yoğun. Yoğun olduğu kadar, bir o kadar da sıcak. Uluslararası gündem başta Libya olmak üzere, Ortadoğu ve Kuzey Afrika’daki ülkelerdeki toplumsal gelişmelere odaklanmış durumda. Böyle olunca da başta ABD ve Avrupa bizim gibi güdümlü ülkeleri yedekleyerek emperyalist savaş örgütü NATO aracılığı ile sıcak çatışmaların bizzat içersinde. Japonya’daki deprem, tsunami sonrasında nükleer santralin radyoaktif sızıntısı akıllara hemen Çernobil’i getirdi. Nükleer sızıntı atmosferik hareketler etkisi ile yayılıyor, tüm dünya bir tedirginlik içersinde. Bizim ülkemizde ise başbakan, yok tüp gaz dı, yok köprüydü gibi riskler ile aynılaştırarak nükleer savunuculuğu yapmakta.  
Fukuşima nükleer santralinden radyasyon sızıntısının atmosferik etkiler ile yayılmasının yanı sıra, özellik ile sızıntı sonrasında Japonya’dan ülkemize gelen gıda maddeleri ile ilgili riske dikkat çekmek istiyorum.
Radyasyon sızıntısı tüm dünyaya 11 Martta ilan edildi.
Dış Ticaret Müsteşarlığımız 24 Mart tarihinde yayınlamış olduğu bir tebliğ ile Japonya’dan ithal edilecek gıda ürünlerinde radyasyon kontrolünün zorunluluğunu ilan etti.
Ya bu arada giriş yapmış gıda ürünleri var ise?
Şimdi, hiç olmaz ise geriye dönük bu konuda bir tarama yapılarak gerekli önlemler alınmalıdır.
Biz Çernobil zamanında, sanayi bakanımız tarafından radyasyonlu çayları içmiş bir ülkenin insanlarıyız deyip geçiştirmeyelim!
Ülkemizde de gelişmeler duman dumana.
Seçim yaklaştıkça siyasi atmosferin de ateşi yükselmekte.
Ağzı açık bir torbaya dönüşen Ergenekon davası ile ilgili önemli gelişmelere tanık olmaktayız.
Ergenekon savcısı terfi mi ettirildi, ettirilmedi mi tartışmaları arasında önemli bir gelişme yaşandı.
Ergenekon davasında 3,5 yıllıdır soruşturmayı sürdüren özel yetkili savcı Zekeriya Öz, İstanbul Başsavcı yardımcılığına atanarak bu görevden alındı.
Bu gelişme şimdi çok değişik yorumlar ile tartışılmakta.
Ne şekilde yorumlanır ise yorumlansın, Ergenekon davası yine bir baskı mekanizması olarak kullanılmaya devam edilecektir.
Tabiî ki yaklaşan seçimler nedeniyle, İktidar partisinin özellik ile son zamanlardaki Ergenekon fütursuzluklarından dolayı bazı tasarruflar içersinde olması çok doğaldır.
Savcı Öz olayında olduğu gibi…
Ahmet Şık’ın “İmamın orduları” adlı kitabı internette yayınlanır yayınlanmaz savcılar tarafından başlatılan soruşturma nefesleri kesti.
İnternette yayınlanan bu kitabı indirenler için acaba bir suça iştirak mi etmiş oldular kaygısı soğuk bir rüzgâr estirdi.
Bu kaygı hemen yayıldı ve korku cumhuriyetinin rüzgârları radyasyonlu hava akımından daha etkili bir telaşa yol açtı.
Savcılık tarafından yapılan “şimdilik” indirenler için soruşturma yok açıklaması bu durumun bir tehdit ve baskı unsuru olarak önümüzdeki günlerde kullanılacağının işaretini verdi.
Gelişmeler böyle sürüp giderken emekçiler yaklaşan 1Mayıs nedeniyle hazırlıklarını başlattılar.
Tüm Türkiye’de en kitlesel şekilde kutlamalar yapmak üzere sendikalar, meslek örgütleri bir araya gelerek iradelerini ortaya koydular.
Taksim Meydanı için 1 milyon kişinin katılım hedefi heyecan yarattı.
Bu arada 2010 yılı büyüme rakamları açıklandı.
Her zaman olduğu gibi bu rakamları çarpıtarak, kamuoyundan bazı gerçekleri gizlemek için bazı kesimler 2010 rakamlarını 2009 yılı üzerinden karşılaştırarak iyi yolda olduğumuzun mesajlarını yaydılar.
2009 yılındaki küresel kriz nedeniyle küçülen ekonomi değerleri üzerinden karşılaştırma yapılan rakamlar büyüme oranı ve kişi başına düşen milli gelir itibarıyla bir artma gösterse de 2008 yılına göre 2010 yılında ülkemiz geriye gitti.
2010 yılında gayri safi yurtiçi hasıla, cari fiyatlarla 735 milyar 828 milyon dolar olarak açıklandı, 2008 yılında bu rakam 742,1 milyar dolar düzeyindeydi.
Yine 2010 yılı için açıklanan 10 bin 79 dolar olan kişi başına milli gelir 2008 yılında 10 bin 440 dolar olarak belirlenmişti.
Dolayısıyla vatandaşın kendi deneyimleri ile yaşadığı gerçekleri çarpıtmak için bu rakamlarda tutmadı.
Yerel gündem de bütün sıcaklığı varlığını sürdürüyor.
Kepez Belediyesi’ndeki bazı iddialar için mahkemeye çağrılarak görüşüne başvurulan Belediye Başkanı Ömer Faruk Mutan, açtı ağzını yumdu gözünü.
Siyasi bir komplonun tezgahlanmaya çalışıldığını belirten Mutan, bu komplodan medet umanların çabalarını boşa çıkaracağını belirterek, “hodri meydan” dedi.
Hayatın her alanında entrikal bazı yöntemler ile kendileri dışındakileri bertaraf etmek isteyen bu yaklaşıma karşı alınacak tavır, şimdi çok daha fazla önem kazanmıştır.
CHP bu konuda başkanına sahip çıkmalıdır.
Yaratılmak istenen komplonun boşa çıkarılması açısından Mutan yalnız bırakılmamalıdır.
Seçimlere 2 ay gibi bir sürenin kaldığı zamanlamada kendilerini sadece seçimlere endeksleyen CHP örgütü bu gelişmeyi es geçemez.
Çanakkale Belediye Başkanı 2 yıllık dönemini, hizmetlerini düzenlediği toplantı ile kentliler ile paylaşacak.
Bu toplantı nasıl okunmalıdır?
Böylesi bir toplantı başkan açısından oldukça önemlidir.
Bir sonraki dönem Belediye Başkanlığı için bir işaret midir ? 
Bu konuya ilişkin bazı ipuçları bulabilecek miyiz, izleyeceğiz.
Ayrıca çalışmalarını kent halkı ile paylaşması, onları bilgilendirmesi birlikte yönetim vizyonu itibarıyla bir gereklilik olup, geç kalınmış bir çalışma olarak bugün yerine getirilmektedir.
Yine, hafta sonu siyasal gündemin nabzı,  CHP Milletvekili adaylarının belirleneceği CHP ön seçiminde atacak.
Seçimler sonrasındaki CHP içerinde yaşanılacaklar ve bunun CHP’nin performansını nasıl etkileyeceği şimdiden tartışılır oldu.
Seçim sonrasında sıralamaya giremeyenler, girip de seçim şansı olmayan bir sıralamaya oturan adayların tavrı merak ile izlenecek.
İşte asıl sınav ondan sonra başlayacak.
Bugüne kadar aday adayları son derece medeni bir şekilde bu yarışı götürmüş olsalar da, seçim sonrasında ben aynı niyet ile hareket edileceği konusunda çok iyimser değilim.
Bakalım kimler küsecek, kimler hangi spekülasyonlar ile gündeme gelecek.
Bu gelişme CHP’nin seçimlerdeki başarısını direkt etkileyecek bir sonuç yaratabilir.
İnşallah ben yanılırım ama şimdiye kadar bazı kesimlerden “istediğimiz sonuç çıkmaması durumunda CHP’yi desteklemem” diyen çok insan gördüm.
CHP’nin demokrasi sınavı esas olarak ön seçimlerden sonra olacak.

Sermet ATADİNÇ