havadurum
Sermet Atadinç

sermet@canakkaleolay.com

Her şey barış için olsun

1793
Defne Derneği tarafından düzenlenen Türk –Yunan dostluk festivalinin bu yılki etkinlikleri Semadirek ve Gökçeada’da gerçekleşecek.
Geçen hafta sonu Gökçeada’da bir araya gelen Defne Derneği temsilcileri Ve Gökçeada Belediye Başkanı bu etkinlik ile ilgili kamuoyunu bilgilendirdiler.
Yıllardır düşmanlık tohumlarını ekerek yaratılan, Türk ve Yunan halkları arasındaki düşmanlık duygularının yok edilmesi hiç de öyle kolay olmuyor.
Barış duyguları ve kültürü, ilmek ilmek bir oya misali örülebiliyor.
Her kim buna katkı sunuyorsa insanlık adına çok önemli bir görev üstleniyor demektir.
İşte bugün yaşadıklarımız; savaş politikalarının sonucu olarak Reyhanlı’da yaşanan acı yine yıllardır süren Kürt sorunu nedeniyle yaşadıklarımız, şimdi bize barışın önemini çok daha iyi anlatıyor.
Bu bakımdan Defne Derneği tarafından bu yıl 12. düzenlenen Türk –Yunan dostluğu festivalinin Gökçeada ve Semadirek’de düzenleniyor olması barış kültürü adına önemli bir destek olacaktır.
 
Barış öyle bir şeydir ki; her derde devadır.
Toplumların ekonomilerinden, kültürlerine, sanatlarına, çevre sorunlarına kadar yaşamın tüm alanında belirleyici yol gösterici teşvik edici bir yaşam pratiğidir.
Bu yıl Festival temasının “Temiz Deniz” olarak belirlenmesi Ege Denizi’nde baş gösteren kirliliğe dikkat çekmek adına gerekli önlemlerin alınması noktasında uyarıcı bir disiplin yaratacaktır.
Yine Gökçeada Belediye Başkanı Yücel Atalay’ın dediği gibi; birbirine mesafe olarak yakın fakat gerçekte uzak kalmış iki ada halkının yakınlaşmasının önünü açacağı gibi, yapılacak düzenlemeler ile Gökçeada’nın Ege adalarına ulaşımının sağlanması ile Gökçeada ekonomisine katkıların adımları atılmış olacaktır.
Sadece şiddetten, çatışmalardan, karanlıklardan, kaostan beslenen kesimlerin çıkarlarını engellediğinden dolayıdır ki barış , bu kesimler tarafından tarihin her döneminde hedef olmuştur, bugünde böyledir.
İçinde yaşadığımız şu günlerde hepimizin barış için sorumluk alması gerekir, hepimizin yapabileceği bir şeylerin olduğunu unutmayalım.
Geleceğimizi ancak barış ile kazanacağımızı not edelim.
Aksi durumda şimdiye kadar yaşadığımız acılar, kan gözyaşı yaşamımıza hep yön verecektir ki; bu kabul edilemez.
Daha dün Reyhanlı’da yaşanan insanlık dışı olayı protesto eden gençler gözaltına alındı, protesto gösterilerine müdahalelerde bulunuldu.
Neydi bu müdahalenin ve göz altıların ardındaki gerçek; barışı savunduklarını iddia edenlerin kafasındaki fakatlardan başka bir şey değildi,kendi gerçek yüzlerini barış maskesi ile gizlemeye çalışanların niyetlerini gizleyemedikleri, kral çıplak anıydı yaşanılanlar.
Barış kültürünün aynı zamanda demokrasi kültürü bağrında geliştiğini de asla unutmayalım.
Kalıcı bir barış, demokrasi ve özgürlüklerin varlığına bağlıdır ve kültür olarak köklendiği sürece gerçek niteliğini bulacaktır.
Defne Derneğinin bu çalışmasını bir kez daha kutlar, buradan hareket ile yaklaşmakta olan Troia Festivaline dikkat çekmek isterim.
“Barış kültürümüz olsun “vizyonunu kendine hedef seçmiş bir festival kimliği ile bu yıl çok daha anlamlı bir festival gerçekleştirmek gerekmektedir.
Barış temasının daha çok tartışıldığı,barışa katkı sunmuş sanatçı aydın ve bilim insanlarının çeşitli etkinlikler ile Çanakkaleliler ile buluşturulduğu, aynı zamanda kardeş kent belediyelerimizin kardeşlik duygularını daha da geliştirmek amacıyla çeşitli programlar ile dahil olduğu; işte şimdi “barış zamanı” dedirtecek bir festival programını şimdiden planlamak gerekmektedir.
Bu arada gazetemiz Yazı işleri Müdürü Seçkin Sağlam’ın bir önerisini tekrar hatırlatmak isterim.
Şöyle yazmıştı Seçkin Sağlam :
“Fazıl Say’ın Mezopotamya senfonisi on ayrı besteden oluşuyor. “Ovada İki Çocuk” isimli bestesi ile başlayan senfoni, “Dicle”, “Ölüm Kültürü Üzerine”, “Melodram”, “Güneş”, “Ay”, “Kurşun”, “Fırat”, “Savaş Üzerine” ve “Mezopotamya Türküsü” adlı bestelerinden oluşuyor.
AKP iktidarını, sadece, emekçiler üzerine değil aynı zamanda bilim ve sanat üzerine yürüttüğü baskı politikaları ve bölgedeki savaş ortamında üstlendiği rol gibi birçok konuda eleştiren, eleştirilerini korkmadan, çekinmeden dile getirdi. “Savaş’a karşı” sanatı ile gösterdi tepkisini.
Ve cezalandırıldı.
Aslında Fazıl Say, bir sanatçı olarak, bir dünya sanatçısı olarak Çanakkale’de, Uluslararası Troia Festivali kapsamında her yıl verilen Homeros Bilim Kültür ve Sanat Ödülü’nü çoktan hak etti”.
Değerlendirilmesi gereken bir öneri olarak düşünüyorum.