sermet@canakkaleolay.com
Karabiga halkı gerekli cevabı verdi. Kurulmak istenen termik santrale karşı tek yürek oldu. Sağlıklı çevrede yaşam hakkına sahip çıkan Karabigalılar, tepkilerini koyarak termik santral ÇED toplantısında halkın termik santrale karşı olduğunu kayıtlara geçirdiler. Çevre bilinci açısından önemli bir gelişme olup, aynı duyarlılığın bundan sonraki süreçte de devamı için gerekli çalışmalar sürdürülmelidir. Çünkü yatırımcı kuruluş, kendilerini koruyan ve destekleyen koşulların gölgesinde yeni hamleler ile gündeme gelecektir.
Karabiga Belediye Başkanının bu konudaki destekleri önemli olup, çevre sorunları için verilecek mücadeleler için diğer yerel yöneticilere örnek olmalıdır.
Bölgemiz son derece yoğun çevresel tehditler altında olduğu için bu deneyimler önemlidir.
Özellik ile son günlerin gündeminde önemli bir yer tutan Altın madenciliği üzerinden gelişebilecek çevresel felaketlere karşı mücadele noktasında Karabiga deneyimi önemli bir moral olmuştur.
Bayramiç, Yenice, Çan, Küçükkuyu ve Çanakkale merkez olarak başta yerel yöneticiler olmak üzere duyarlı kesimler Karabiga deneyimini kendilerine rehber edinmelidirler.
Yerel yöneticiler, bu kapsamda şimdi daha sıkı bir dayanışma ile daha bir duyarlı olarak bu mücadelenin sıcaklığını bölgelerinde oluşturabilmelidirler.
Karabiga halkının bu tepkisini kutlamak ve onlara moral vermek, aynı zamanda genel bir duyarlılık yaratmak için Çan, Çanakkale, Yenice Bayramiç ve Küçükkuyu Belediyelerinin öncülük edeceği bir Karabiga dayanışma gezisi ile çevremizin sahipsiz olmadığının mesajının Çanakkale’den tüm Türkiye’ye ulaştırılması çok şık olacaktır.
Sağlıklı bir çevrede yaşamak en temel insan hakkıdır.
Doğamızın, sularımızın, ormanlarımızın bir dünya kültür mirası olan Kazdağları’nın yok olmasını engellemek hepimize düşen bir görevdir.
Bunu unutmayalım, gerekenleri yerine getirelim.
Yüreğimizi ısıtan bir haber daha…
Halk sağlığını yakından ilgilendiren konulardan biri de baz istasyonlarıdır, ülkemizde.
Bir bakıyorsunuz, baca görünümünde, bir bakıyorsunuz ağaç görünümünde kamufle edilmiş şekilde son derece kuralsız olarak hayatımızın her alanında olan bu aygıtlar için uzun süredir devam eden bir hukuk mücadelesinin de tanıklarıyız.
Bu alanda hukuk kararları ile önemli adımlar atılmış olsa da, özellik ile son olarak yapım izinlerinin belediye meclislerinin onayına tabi olması kararlaştırılsa da; Çevre Mühendisleri Odası ve Tüketici Hakları Derneği’nin müracaatı ile Danıştay’ın verdiği karar, bu alanda önemli bir dönüşümün başlangıcını oluşturdu.
Çevre Mühendisleri Odası ve Tüketici Hakları Derneği tarafından Danıştay‘a açılan davalarda 16.05.2009 Tarih ve 27230 Sayılı Resmi Gazete‘de yayımlanan Elektronik Haberleşme Cihazlarına Güvenlik Sertifikası Düzenlenmesine İlişkin Yönetmelik‘in yürütmesi durdurulmuştur.
Çevre Mühendisleri Odası ve Tüketici Hakları Derneği tarafından yapılan açıklamada konuya ilişkin şunlar kaydedildi:
“Mahkemenin kararı ile Yönetmeliğin yayımından önce verilmiş olan ve baz istasyonları kurulmadan önce Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurulu tarafından operatör şirketleri olan Turkcell, Vodafone, Avea‘ya verilen güvenlik sertifikalarının geçerli olduğuna dair geçici 1. madde hükmünün hukuka aykırılığına hükmedilerek bugüne kadar Türkiye‘nin dört bir yanında kurulan baz istasyonlarına verilen güvenlik sertifikalarının geçerliliğini korumadığına karar verilmiştir.
Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu‘nun kararı ile, elektromanyetik etkileri dolayısıyla çevre ve halk sağlığı yönünden büyük endişe uyandıran ve halihazırda kaldırılmaları için ülkemizin dört bir yanında binlerce davanın görüldüğü baz istasyonlarını ve etkilerini kamuoyu ile birlikte yeniden tartışmak için çok önemli bir fırsat doğmuştur.
Bu fırsat, baz istasyonlarının kurulmasından önce salt apartman sakinlerinden değil, istasyonun kurulduğu tüm mahalleden izin alınmasına, istasyonların Çevresel Etki Değerlendirmesi raporu düzenlenmeden kurulamamasına imkan verecek, halkın vicdanı rahatlatacak ve sağlığını tehlikeye atmayacak yeni bir Yönetmelik yapılması için çok önemli tarihi bir fırsat olması için konu tüm kesimlerce tartışılarak yeni bir Yönetmelik hazırlanmalıdır.
Bu fırsat, Anayasa‘nın 56. maddesi ile teminat altına alınan ülkemiz ve halkımızın sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşam hakkının en üstün hak olduğunun kabulü ile Anayasa‘nın 172. maddesinde düzenlenen tüketicinin korunması ve halkın kararlara katılım sürecindeki rolünün aktif bir şekilde uygulanması açısından tarihi bir fırsattır”.
Bu kazanım ile, bu alandaki başı bozukluğa ve keyfiliğe son vermek için şimdi önemli bir fırsat doğmuştur.
Hep birlikte takipçisi olmalıyız.
Sermet ATADİNÇ