Sermet Atadinç

sermet@canakkaleolay.com

Hayatın içinden…

2300

Sağlıklı gıda tüketimi en temel insan hakkıdır. Ülkemizde bu alanda önemli sorunlar yaşanmaktadır. Bir takım çevreler kendi rantları için, bu konuda inanılmaz ihmaller ve tezgahlar ile halkın sağlığı ile oynamakta, inanılması zor korkunç sonuçlar yaratmaktadırlar. Bu konuda ki denetim mekanizması da her ne hikmet ise, son derece zaaflı bir performans sürdürmektedir. Denetim mekanizmasının kentlerdeki sorumluluk merkezleri İl Tarım Müdürlükleridir. Son zamanlarda ilimizde de bu alanda önemli sorunlar yaşanmış, fakat bir türlü denetim ile ilgili sorumlular gerekli performansı yaşama geçirmemişler veya geçirememişlerdir.  
Hemen aklıma gelen önemli olan bazı olumsuzlukları bir hatırlayalım.
Yoğurtta melamin katkısı iddiaları, sütte standartlar dışındaki su oranları, virüslü etler, son olarak da üretim izni olmayan işletmelerde yapılan zeytinyağı üretimleri.
Bu gelişmeler karşısında ilgililer sesiz kalmayı seçmişledir; onca yazılana, verilen tepkilere rağmen.
“Sukut ikrardan gelir”  misali iddialar konusunda halkın algısı bu olumsuzlukların yaşandığı noktasındadır.
Böylesi bir durumda doğal olarak bu suskunluğun nereden kaynaklandığı sorusu hafızaları meşgul etmektedir.
Görevleri bu alanda ortaya çıkan olumsuzluklara müdahale etmek, gerekli önlemleri almak olan yöneticileri anlamak oldukça zor.
Bir takım koşullar, yöneticilerin sorumluluklarını yerine getirmesini engelliyor  mu?
Bazı güçler ile uzanan eller, böylesi sonuçlar mı yaratıyor?
Çok doğal olarak bunlar bizleri meşgul eden sorular…

Salı Pazarı tartışmaları üzerine
Salı Pazarı yeri ve beraberinde alınan yeni kararlar, tartışmalar ve bazı protestolar yarattı.
Bu gelişmelerden kesinlik ile rahatsız olmamak, tepkisel yaklaşmamak gerekli.
Yaşanılanlar kentimizin gelişmesinin işaretleridir.
Gelişen kent koşularında böylesi gelişmelerin olması doğaldır, bu tür tartışma ve gelişmelerin olmaması, ‘susan toplum’ kriterleri çerçevesinde daha geri bir durumdur.
Tabiî ki gelişmelere bağlı olarak alınan kararların toplumun yararına, kentin gelişimine uygun olması ve bu doğrunun topluma mal edilmesi için gösterilecek çabaların önemi de göz ardı edilemez.
Bu konuda Çanakkale Belediyesi’nin Salı Pazarı yeri ile ilgili almış olduğu tutum doğrudur.
Fakat bu doğru tutumun katılımcılık ilkeleri temelinde, gerek kamuoyu ile gerekse pazarcı esnafı ile paylaşımı noktasındaki süreç içinde bazı eksikliklerin yaşandığı konusunu da not etmeliyiz.
Geçici olarak taşındığı belirtilen Salı Pazarı, şartlara bağlı olarak tekrar eski yerine taşınmasının imkansız olduğu ortaya çıkınca; bu gelişimin kamuoyuna duyurulması, yeni alternatiflerin tartışılması konusunda ‘iletişim’ disiplininin gereklilikleri konusunda bazı eksiklikler yaşanmıştır.
Bundan dolayıdır ki gelişme, komisyon marifeti ile oluşturulan bir dayatma algısı yaratmıştır.
Bu gelişme dahilinde; sürecin yönetimi noktasında gerekli iletişimlerin yapılmaması noktasındaki eksiklik,  bundan sonraki uygulamalar için not edilmelidir.
Bütün bunların dışında Belediye Başkanı Ülgür Gökhan, yaşanılanların özüne ilişkin çok daha çarpıcı bir tespit yapmıştır.
Birileri tarafından üreticilerin engellenmeye çalışıldığı, hatta yine bazı kesimlerin pazardaki fiyat oluşumunda baskıcı uygulamalar içinde oldukları gerçeğinin, işin özüne ilişkin esas sorun olduğu tespiti, küçümsenecek bir tespit değildir.
Bu tespite bağlı olarak, olay masum bir yer değiştirme dışında bazı gerçeklikler taşımaktadır.
Bu noktada Başkan Gökhan kararlı bir tutum ile bu konudaki gelişmelere müsaade etmeyeceğini bildirmiştir.
Çanakkale kamuoyu, bu konuda Gökhan’ın kesin destekçisidir.
Bu kent, birilerinin rant uğruna geliştirmeye çalışacağı entrikalara müsaade etmez.
Gökhan tarafından gündeme getirilen üreticilerimize sahip çıkılması gerçeği temel bir yaklaşım olarak her zaman arkasında durulacak bir gerçektir.
Yine Gökhan, yer tartışmasına bağlı olarak, hiçbir zaman, vatandaşın mağdur olacağı bir yöntemsellik içinde olmamıştır.
Önlemleri bu doğrultudadır.
Kısa dönem için, Salı  günleri Cuma pazarında kurulan alandan  Cevatpaşa ve Esenler  halkının ulaşım sorununu çözülmesi, orta dönem içinde yeni semt pazarının faaliyete geçirilmesi beklentiler  arasındadır.

“Biz işçiyiz”
Şili’deki maden işçilerinin kurtarılması sırasında aklıma Başbakanımızın “bu mesleğin kaderinde var” sözleri geldi.
Böylece ülkemizde işçiye bakışın gerici, çağdışı yönünü bir kez daha üzülerek algıladım.
Şili’de madenden kurtarılan bir işçinin sözleri dikkat çekmektedir, belki de bilinç düzeyine bağlı olarak iki ülke arasındaki farklılığın ipuçlarını vermektedir
Yerin 700 metre altından çıkarılan işçi şunları kaydetti: “Biz işçiyiz, bize yıldız muamelesi yapmayın, biz yeniden işimize devam edeceğiz. Talebimiz işçilerin güvenliğinin sağlanması ve yaşam koşullarımızın iyileştirilmesidir.”
Bu bilinç Şili’de ki duyarlığın temel dayanağıdır.
Bizde ise bakan; “güzel öldüler”, başbakan; “bu mesleğin kaderinde var” tespitleri ile ağlanacak halimizi gün yüzüne çıkarmaktadır.
Fakat göçük altında kalan işçilerimizin cesetleri bile hala yerin altındadır.

Sermet ATADİNÇ