havadurum
Sermet Atadinç

sermet@canakkaleolay.com

Hafta sonu gündemi

1848
Ocak ayı bende hep bir karamsarlık yaratır. Yeni yılın ilk ayına acılar ile başlayan bir ay olarak , bu acıların ülkemizin demokratik yapısı ile direkt ilişkili olması gerçeği ile yüz yüze kaldığımız, aynı şartların tüm yaşanmış onca acıya rağmen sürüyor olması böylesi bir ruh hali yaratıyor ne yazık ki…
Gazeteci Metin Göktepe’nin polis gözaltında öldürülmüş olması, Hrant Dink’in, Uğur Mumcu’nun Muammer Aksoy’un Ocak ayı içersinde katledildiği üstelik faillerinin korunup gizlendiği bir ülke gerçeği ile karşı karşıya olmak insanlık adına utanç verici.
 
Bu sene buna birde usta gazeteci Mehmet Ali Birand’ı kaybetmiş olmanın acısı eklendi.
 
Mehmet Ali Birand usta bir gazeteci olduğu kadar gazetecilik mesleğinin değerli bir öğretmeniydi.
Yetiştirdiği onca gazeteci ve televizyoncu onun bıraktığı bayrağı daha da yukarı taşıyacaklar.
Günümüzde basın mesleğinde artık eskiden olduğu gibi öğretmenlik yaparak gazeteci yetiştiren, ustalar yok denecek kadar azaldı. Bu da gazetecilik mesleği açısından ciddi bir olumsuzluk yaratmaktadır. Gazetecilik mesleğinin kalitesinin gün geçtikçe olumsuzlaşmasının bir nedeni de budur.
Birand gibi bir ustanın bu konudaki katkıları unutulmayacaktır.
 
Tıpkı Kürt sorununun barışçı çözümüne tabuları kırarak bir gazeteci olarak verdiği katkılar gibi.
 
Bu kapsamda unutulmayacak diğer bir isim de Hrant Dink...
Tüm ülkede olduğu gibi Çanakkale’de de Hrant dostları bir araya gelerek “Buradayız Ahparig (kardeşim)” diyerek Hrant’ı andılar. Bir kez daha adalet taleplerini dile getirdiler. Halkların kardeşliğine vurgu yaparak barış ve barışın önündeki engellere karşı mücadele etmenin gereğini ortaya koydular.
Hrant’ın katledilmesinin ardındaki gerçeklerden biri de zaten buydu.
 
Etnik kimlik üzerinden yaratılmak istenen düşmanlık çabalarının tohumları bu şekilde büyütülmeye çalışılmıştı. Fakat ülkemizin barış ve kardeşlikten yana tavır alan demokrasi güçleri bu çirkin oyunu boşa çıkarma konusunda kararlı.
 
Onun için hafta sonu binlerce insan Türkiye’nin her yerinde “Buradayız Ahparig(kardeşim) dediler.
Faillerinin korunup gizlendiği, arkalarındaki güçlerin- örgütlerin özellik ile himaye edildiği ülkemizde bir başka bir gerçekte demokrasi taraftarlarının ,aydınların gazetecilerin avukatların hemen bir örgüt ile ilişkilendirilerek gözaltına alınmaları, tutuklanmalarıdır.
 
Hafta sonu Çağdaş Avukatlar Derneği üyesi avukatlar, klasikleşmiş bir yöntem olarak “gizli örgüt ile ilişkisi” iddiaları gözaltına alındılar. Tıpkı cezaevlerindeki gazeteciler, bilim insanları gibi.
 
Buna en güzel cevabı yine Çağdaş Avukatlar Derneği Başkanı Selçuk Kozağaçlı verdi:
“Bizler Neden Hedef Olduk?
Bunun için derneğimizin 10 yıllık tarihine ve takip ettiğimiz davalara bakmak yeterlidir.
Neyle uğraştığımızı gerçekten merak mı ediyorsunuz?
Her yıl “dur dedim durmadı” diye öldürdüğünüz onlarca masum insanın ailelerinin avukatlığıyla uğraşıyoruz,
Sendikalarını bastığınız, patronundan maaş alacağını istediği için sokaklarda dövdüğünüz isçilerin avukatlığıyla uğraşıyoruz,
Okuldan attırdığınız, disiplin soruşturmaları ile okuyamaz hale getirdiğiniz öğrencilerin avukatlığıyla uğraşıyoruz,
Kan gölü içerisinde bıraktığınız Kürt halkının, konuşamaz duruma getirdiğiniz Kürt siyasetçilerinin, çalışamaz hale getirdiniz Kürt Avukatların avukatlığı ile uğraşıyoruz,
Karakollarda, şubelerde, hapishanelerde döverek sakat bıraktığınız, katlettiğiniz insanların avukatlığı ile uğraşıyoruz,
HES projeleri, siyanürlü altın madenleri, dev çimento fabrikaları, nükleer santrallerle yaşanmaz hale getirdiğiniz bu güzel ülke için çevre davalarının avukatlığı ile uğraşıyoruz,
Evini başına yıkıp, “buradan git” dediğiniz kentsel dönüşüm mağduru gecekondu halkının avukatlığı ile uğraşıyoruz,
Günde beş tanesini “namus, töre, aile” diye öldürdüğünüz, sakatladığınız kadınların ve ailelerinin avukatlığı ile uğraşıyoruz,
6 yıl önce bugün katlettirip, sorumlularını salıverdiğiniz sevgili Hrant Dink’in, eziyet edip katlettiğiniz dinsel ve etnik azınlıkların, mağdurların, mazlumların avukatlığı ile uğraşıyoruz.
Sınırlarını silahlı saldırganlara açarak Suriye halkını katlettiren, yağmalatan, tecavüz ettiren kişileri ve onları kollayanları belge ve kanıtlarıyla öğrendik. Artık Suriye halklarının da avukatlığı ile uğraşıyoruz.
Biz halkın avukatlığı ile uğraşıyoruz.
Zorunuza mı gidiyor. Gitsin. Zaten biz de onun için uğraşıyoruz”
 
Son olarak bu saldırı halkın savunma hakkına yapılmış bir saldırı olarak son derece olumsuz gelişmeler yaratabilecek tehlikeli bir gelişmedir.
 
Hukuk herkese lazımdır; hukukun bir parçası olan savunma hakkının bu şekilde asılsız gerekçeler ile ayaklar altına alınmasına karşı çıkılmalıdır.
 
Ülkemiz her geçen gün, daha çok demokrasi ve insan haklarının gereklerinin yerine getirilmesine ihtiyaç duyulan bir süreci yaşamaktadır.
 
Bu alanda verilecek mücadelenin hafta sonu tüm Türkiye’de olduğu gibi yine Çanakkale’de de bir araya gelip “ABD Emperyalizminin Taşeronu Olmayacağız! Ortadoğu’nun Geleceğine Halklar Karar Versin! Suriye’de Emperyalist Müdahaleye Hayır!”talepleri ile verilen mücadelenin bir parçası olduğunu unutmayalım.
 
Bu topyekun demokrasi özgürlük ve emek mücadelesidir.
 
KESK-DİSK-TMMOB-TTB gibi demokrasi ve emek güçlerinin bu mücadelesi bu sistemden mağdur her kesimin destek vereceği, dayanışma ve birlikteliğin gelişip, demokrasi emek ve özgürlükler adına kazanımların geliştirileceği bir mücadeleye dönüştürülmesinin aciliyeti her geçen gün kendisini daha acil hissettirmektedir.
 
Yarın çok geç olmadan…