Sermet Atadinç

sermet@canakkaleolay.com

Haddini aşıyorsun, Palabıyık!

2042
Bu kent insanına hakaret ettin, hakarete uğrayan Çanakkaleliler her zaman olduğu gibi sağduyuyu elden bırakmadılar, seni özür dilemeye davet ettiler, anlamadın…Çark ederek, bir sürü laf salatası yaparak zeytinyağı gibi su üstüne çıktın. Sözde bilim adamı edası ile kentin belediye başkanını ve yerel yönetimini hedef aldın, her fırsatta eleştirmek adına küçük düşürücü, itibarsızlaştırıcı çabalar içersine girdin. CHP’li Belediye Başkanına ve yerel yönetim uygulamalarına karşı adeta bir AKP politikacısı gibi saldırdın. Bu saldırıların AKP kurmayları tarafından referans alındı.Bunlarla da yetinmedin, kentin meslek örgütlerine saldırmaya başladın. Mimarlar Odası ile başlayıp,Tabip Odası ile sürdürüyorsun. Senin gibi düşünmeyen gazetecileri her fırsatta karaladın. Yeter artık, böyle bilim adamlığı olmaz…
 
Tüm bu saldırıların karşısında Çanakkaleliler her zamanki saygılı olma konumlarından geri adım atmadılar. Seni sürekli sağduyuya davet ettiler ama sen üstlenmiş olduğun siyasal vizyonun gerekleri temelinde saldırılarını sürdürmeyi devam ettirdin. Bu saldırılarını sürdürürken de dayandığın hiçbir gerçek yok.
 
Bir söylediğini bir sonra ret eden, kendi içersinde çelişen sadece ‘ben bilim insanıyım toplumdaki eksiklikleri toplum ile paylaşırım’ gibi gerçeğin arkasına sığınarak bu kente zehir kustun.
 
Bir kez daha bu kent için söylediklerini Çanakkale kamuoyuna hatırlatarak aynı zamanda seni bu provokatif tavrından vazgeçmeye davet ediyorum.
 
Bu kentin gelişimi için iyi niyet ile, kimseyi ötekileştirmeden, küçültmeden, itibarsızlaştırmadan farklı düşüncelere saygı göstererek , mantıklı yapacağın bütün eleştirilerinin destekçisi olmaya hazırım.
Fakat sürekli yaptığın gibi en son Tabip Odası hakkında yazmış oldukların tarzında tavrını sürdürdüğün sürece bu kentte çatışmacı kimliğiniz ile anılacaksınız.
 
Bu kentin insanını aşağıdaki ifadeler ile yaftalayarak hakaretlerde bulunmaktan çekinmeyen biri olarak zaten hedefleriniz temelinde düğmeye bastığınızın ilk işaretini vermiştiniz.
 
Yaşları genç de olsa onlara göre Çanakkale demek sakinlik demek, doğallık demek, akşamları geç vakitlere kadar kafayı çekmek demek, dans etmek demek, denizde yüzmek, dağda yürüyüşler demek. Hatta aylak aylak dolaşmak demek.
 
Dolayısıyla bu kişiler Çanakkale’yi hareketlendirecek her şeye karşılar.
 
Gazetelerde, barlarda, sokaklarda asıl gürültüyü çıkaranlar da bunlar zaten. Kırık dökük de olsa ‘eski Çanakkale’yi savunuyorlar.
 
Bu kişiler için Çanakkale’de kanalizasyon arıtması olmasa da olur, sokaklar lağım kokabilir.
 
Çöpleri toplanmayınca da fazla gürültü yapmaz bu kişiler.
 
Depreme dayanıksız evlerde oturan, daracık ve kirli sokaklardan geçen bu kişilerin arabalarının lüks, kıyafetlerinin ise her daim baloluk olduğunu görürsünüz”
 
İşte ötekileştirme , kendisi gibi düşünmeyenleri yaftalamak tam da bu.
 
Bugüne kadar bu konuda özür dilemediğin gibi, aynı tarzı bu kentin barış kültürüne zarar vermek adına sürekli sürdürdün. Şimdide Tabip Odasına karşı açık bir saldırı tavrı ile sürdürdüğün eleştiri sınırlarının dışındaki yaklaşımın yine kendi içinde bir çok çelişkiyi barındırıyor.
 
Tabipler Odası için sürdürdüğün dezenformasyon çalışmaları; gündemdeki stratejik planın bir parçası yani, AKP’ye prim yaptıracak siyasi çalışmaları canlı tutmak. Tabipler Odasını karalamak temelinde kaleme almış olduğu yazıda Palabıyık, bakın birbiri ile çelişen nasıl bir kavrayışa sahip.
 
Palabıyık önce şöyle diyor:
“Sağ-sol benim için fark etmez. Doktorun, hemşirenin sağcısı olsa ne olur, solcusu olsa ne olur. İşini yaptıktan sonra dünyanın en marjinal fikirlerini savunsunlar. Ama kimse işine ideolojisini karıştırmayacak. Sağcı hastaya bakmam, solcu doktorun hakkını savunmam demeyecek”
 
Bunları dedikten sonra” Peki, gerçekler böyle mi? Cevap kocaman bir hayır. Birçok tabip odası sağlık sorunlarından ve sağlık çalışanlarının meselelerinden ziyade siyasete merak salmış durumda. İşleri güçleri Hükümeti eleştirmek. Eleştirmek ne kelime, yerden yere vurmak, hatta saldırmak. Mübarek oda değil de bir siyasi partinin doktor kolları sanki… Onlara göre Başbakan Erdoğan Türkiye’nin en kötü siyasetçisi, vatanı satan, insan sağlığı ile oynayan art niyetli bir insan. Alın açıklamalarını, dediklerim doğru mu değil mi bir tartın” sözlerinin geçerli olabilmesi için Palabıyık’ın önünde şimdi bir görev var.
 
Bu tamamıyla kendi mantığının getirmiş olduğu bir zorunluluktur. Değil mi ki kendisi, “işlerini yaptıkları sonra dünyanın en marjinal fikirlerini savunsunlar” demiştir; Palabıyık şimdi Tabipler Odası üyelerinin ne şekilde görevini yerine getirmediğini ispat etmek zorundadır. Eğer bunu yapamaz ise; siyasileştikleri için eleştirdiği bütün Tabip Odası Üyesi doktorları işlerini siyasi düşüncelerine göre yapan kişiler olarak yaftalamış olacaktır ki bu bir Palabıyık klasiğidir.
 
Yeter artık Palabıyık hoca, kendiniz dışında herkesi karalamaktan, onlara saldırmaktan vazgeçin. Topluma bu denli hizmet eden doktorlarımızın fedakarca çalışmalarını “siyasileşen tabipler odası” tespitiniz ile doktorlara hakarete kadar götüren sizin ifadeniz ile siyasi görüşlerine göre hizmet üreten bir tanımlama ile , düşmanlık tohumları eken bir anlayış ile yaftalamaktan vazgeçin.
 
Tabipler Odası’nın açıklaması çok nettir.
 
Tabipler Odası toplum sağlığı ile ilgili her türlü kamusal olay ile ilgilenmek çözüm üretmek görevi ile karşı karşıyadır. Tabipler Odasının söylediği siyasileşme kavramı tam da budur.
 
Fakat siz maden bulmuşçasına Tabipler Odasını karalamak için saldırıya geçtiğinizde beyninizin arkasındakileri açığa vurdunuz. Siyasileştirdiğiniz doktorları’ siyasi düşüncelerine uygun olarak hareket ediyorlar’ yaklaşımı ile hakaret dozunu arttırdınız. Çünkü sizin kavrayışınıza göre siyasileşmek ancak böyle olmaktadır. Zaten Tabip Odası üyelerinin de böyle davrandığını dile getirdiniz.
 
Sizi, Türk Hekimlerine emanet ediyorum demekten başka bir şey bulamıyorum...