Sermet Atadinç

sermet@canakkaleolay.com

Güne gerçeklerle başlamak…

1125
Havalar serinledi, bende sağlıklı olmak için sabah yürüyüşlerine başladım.
Böylece sabahın erken saatlerinde; yaşamdan bazı görüntüler,beni erkenden gerçeklerle yüzleşmeye götürüyor.
Bu şekilde başlayan bir gün bana biraz zor geliyor…
Öfkeleniyorum, düşünüyorum, muhtelif duygu halleri ile günü geçirmek zorunda kalıyorum.
Uyumak ne güzel desem, kim bilir beni nasıl anlayacaksınız?
Yürüyüş için parka gittiğimde akşamdan kalan yiyecek ve içecek artıklarının, ambalajlarının, o güzelim çimlerin üzerine bırakılarak gidildiğini görünce bunu yapanların insan olamayacağını düşünüyorum.
Bunu yapanlar gece karanlığında bu çirkinliği göremiyorlar, sabah gelip bir baksalar, çevrelerine birer dinamit bıraktıklarının farkına varabilirler mi acaba ?
Böylesi bir davranışta bulunanların muhtemelen akıl sağlığı yerinde olmadığı için bunun da farkına varmaları mümkün olmayacaktır
Üzüntüm her geçen gün bu örneklerin çoğaldığını görüyor olmam.
Bu konuda nasıl bir önlem alınabilir; gerçekten düşünemiyorum.
Bu kadar basit bir konunun yıllardır her fırsatta söylenmesine rağmen, gözümüzün içine girecek kadar uyarı levhalarının var olduğu parklarda hala bu görüntülerle karşılaşmaya insanın aklı ermiyor gerçekten.
Bir yandan böylesi bir vurdum duymazlığın izleri varken diğer yandan da emekli işçi olarak bildiğim insanların sabahın o saatinde şişe toplayarak yaşama karşı direniyor olması bir başka gerçeklik….
O insanların durumu yürekleri burkanken, kendilerini bu hale getiren sistem karşısında da onurun simgesi olarak varlıklarını sürdürüyorlar.
Onlar bir yaşam mücadelesi sürdürüyorlar.
Kendilerini açlığa, yoksulluğa mahkûm eden sisteme karşı kendileri için fırsat olabilecek her türlü imkanı değerlendirmeye çalışıyorlar.
Belki ilerleyen saatlerde yaşamlarını idame ettirmek için başka fırsatları da değerlendirmek üzere çabalıyorlar.
Onlar her zaman onurlarıyla varlar.
Onları bu hale getiren bu sistem ve temsilcileri utansın.
Sistemin sözcülerinin kaza deyip şehit ilan ettikleri,özünde bir iş cinayeti olan güvencesiz çalışma koşularının sonucunda   yaşamını yitiren onca emekçi için “bu işin fıtratında var” diyerek gerçekleri çarpıtanlar,  bu yoksul insanlar içinde ‘sabah sporu yapıyorlar, çevre temizliğine katkıda bulunuyorlar’ derlerse hiç şaşırmamak gerek.
Desinler bakalım, halk bir gün kendilerine en güzel cevabı verecek, hem de tam onların anladığı dilden olacak bu cevap.
İşte güne böylesi toplumsal gerçeklerin farkındalığıyla başlayınca, duygularda karmakarışık bir hal alıyor.
Sonrasında gazete haberleriyle yine sistemin çarpıklıklarıyla yüzleşerek sürüyor zaman.
Eğer emek mücadelesi adına güzel bir haber okumuşsam ;o gün değme keyfime…
Bazen de gelecek adına kaygılanıyor insan; ekonomi haberleri tamda bu içerikte
Ekonomide göstergeler iç açıcı değil, gelecek açısından daha olumsuz  sonuçlar ile karşı karşıya kalma riski oldukça yüksek.
Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) tarafından açıklanan verilere göre, Haziran`da işsizlik yüzde 8,8`den yüzde 9,1`e çıktı. Mevsimsel etkilerden arındırılmış işsizlik oranı ise bir önceki aya göre 0,4 puan artarak yüzde 9,9`e çıktı ve çift haneli rakamlara yaklaştı. İşsiz sayısı bir önceki aya göre 115 bin kişi artarak 2 milyon 854 bine çıktı.
Ocak 2011`den bu yana en yüksek seviyesine çıkan işsizliği, ikinci çeyrekte ekonomide görülen yavaşlama etkiledi.
2014`ün ilk çeyreğinde yüzde 4,7 büyüyen Türkiye ekonomisi ikinci çeyrekte hız keserek yüzde 2,1 oranında büyürken, üretim ve yatırımlarda yavaşlama işsizlikte artışa neden oluyor.
Mevsimsel etkilerden arındırılmış tarımdışı işsizlik oranı ise yüzde 12`ye, genç nüfusta işsizlik oranı yüzde 18,1`e çıktı.
Güne böyle bir başlangıç yaptıktan sonra, şimdi bir büyüğe danışma vakti gelmiş demektir.