havadurum
Sermet Atadinç

sermet@canakkaleolay.com

Gündem de sıcak hava da…

1932
Aşırı sıcaklar nedeniyle zor günler geçiriyoruz.
Gündemin sıcaklığı da buna eklenince her yönü ile ısınmış bir dünyanın ruh hali hepimizi etkiliyor.
Başta ABD ve Avrupa Birliği ülkelerindeki ekonomik sorunların ülkemiz yansımaları ekonomi yönetiminin kafasını karıştırdı.
Bir zamanların “harcayalım” kampanyalarını düzenleyenler, şimdilerde harcamalarımızı kısalım demeye başladılar.
Önümüzdeki günler için kriz işaretleri olduğunu kamuoyu ile paylaştılar.
Yine ekonomi yönetiminin bir farklı kesiminden “abartmayalım ,sorun yoktur” telkinleri geldi.
Anlaşılan sıcaklar kafaları da karıştırdı.
 
Ülkenin en sıcak gündemini Silvan olayından sonra sokaklarda yaşanılan provokatif , kışkırtıcı, gerçekten sonuçları itibarıyla önemli ölçüde olumsuzluklar yaratacak bazı tertipler oluşturuyor.
Yurdun dört bir yanında Kürt vatandaşlarımız saldırılara uğruyor.
Şiddet, düşmanlık alabildiğince kışkırtılıyor.
 
Silah ve şiddetten arındırılmış bir yaşamın engellenmesi noktasındaki bu tertipler Kürt sorununun çözümünü istemeyen kesimlerin girişimleridir.
Her zamankinden daha çok barış ve kardeşlik ortamına ihtiyacımız vardır.
Demokratik siyaset, demokratik bir anayasa ile bu çözüme en yakın olduğumuz şu günlerde yaratılan şiddet ortamı düşündürücüdür.
Yine zor günler yaşıyoruz.
Endişe duyuyoruz.
Ülke yeni bir çatışma ortamına sürükleniyor.
Irkçı, milliyetçi naralar kulaklarımızı tırmalıyor.
Barış umutları yara alıyor.
 
Bu konuda hükümetin derhal demokratik siyasetin yolunu açacak bağlayıcı, ikna edici adımlar atması çok önemlidir.
Aydın, sanatçı, akademisyen, işçi, işsiz, herkes, her kesim barışa, barış diline sahip çıkmalı, şiddet söylevinden uzaklaşmalıdır.
 
Kendi kurumundaki  sorununu çözemezsen…
Geçen haftaya, ÇOMÜ’de önce sürgün edilen sonra iş akdi fesih edilen Sosyal- İş sendikası üyesi işçinin durumu damgasını vurdu.
Emekten yana olan kesimler bu işçiye sahip çıktılar.
İşten atılan işçinin geri alınmasına kadar sürdürecekleri bir dizi mücadele hatları oluşturdular.
Bu alanda ülkemizin bir çok yerinde benzer talepler ile mücadele örneklerini izlemekteyiz.
Çanakkale için pek alışık olmadığımız bir uygulama diyebiliriz, fakat bundan böyle benzer örneklerin artacağını söyleyebiliriz.
Çanakkale halkı böylesi insani bir talep karşısında duyarlı tavrını gösterecektir.
Vicdani bir sorumluluk olarak her kesimden insanımızı işten atılan işçi arkadaşımıza destek vermeye çağırıyorum.
Bulunduğumuz her alanda bu uygulamayı kınayalım.
ÇOMÜ rektörlüğünü, bu kararını geri almaya zorlayalım.
Sosyal –İş Sendikası tarafından başlatılan bu mücadeleye destek verelim.
Bu konuda geliştirilecek güçlü bir kamuoyu bundan sonraki uygulamalar içinde caydırıcı olacaktır.
 
Böylesi insani ve vicdan sahibi herkesi ilgilendiren bir durumda her konuda görüş açıklamayı tarz haline getirmiş Rektörümüz neden ise; sessiz kalmayı tercih etti.
Çanakkale kamuoyu bu konuda meşgul iken, kendisi Başbakanın “özel kuvvetler” yaratılması konusundaki teklifine destek vermek ile meşgul oldu.
Demokratik siyaset, demokratik anayasa ile çözümü sağlanacak sorunlar için bugün hala polisiye tedbirler ile çözüm üretmek mantığı ile hareket edenler, kendi bahçelerinde gelişen en insani talepleri de görmezlikten gelirler.
Bu işin doğası da  böyledir.