Gülnur YILDIRIM
SURİYE SORUNU VE EMPERYALİZMİN VİCDAN ÇIĞIRTKANLIĞI
Doksanlı yılların başında Doğu Bloku’nun tamamen çöküşü batı emperyalistlerinin iştahlarını iyice kabartmıştır.Sahipsiz leş bulmuş çakallar gibi çığlıklar atarak, dünyanın mazlum halkları üzerine kemik görmüş köpekler gibi salyalarını akıtarak, kırım-kongo keneleri gibi insanların kanlarını son damlasına kadar emmek için kollarını sıvamışlardır.Kısacası köpeksiz köy bulmuş değneksiz dolaşıyorlar demeyeceğim. Değneklerin en modernlerini kullanıyorlar. Hemde hiç yorulmadan taşeronlar aracılığıyla. Taşeronları buradan uyarmak istiyorum. Saddam’ı düşünün,Bin Ladin’i düşünün. Mübarek’i ve daha nicelerini düşünün.Bunlar kimlerin taşeronu idi,kimlerin yavruları idi siz daha iyi bilirsiniz.Herkes ormanda dolaşır, yiyecek birşeyler bulurmuş.Leş kargası dolaşıp dolaşıp yiyecek birşeyler bulamazsa dönüp kendi yavrusunu yermiş.
Batılı emperyalistler Doğu Bloku’nun çökmesiyle birlikte bir yandan kendi ülkelerinde emekçilerin kazanımlarını gasp edip sosyal devlet anlayışını tamamen tırpanlarken diğer yandan da geri bıraktırılmış üçüncü dünya ülkelerini kullandıkları taşeronlar yani işbirlikçileri kanalıyla tamamen talana soyunmuşlardır.Bir taraftan globalleşmiş bir dünya naraları atan bu canavarlar öte yandan kendilerine ileri karakolları kurabilmek için yeni uluslar şiarı ile insanları ırk ve mezhep kavgaları altında ölüme acıya ve göz yaşlarına boğmaktadırlar.
Avrupa’nın göbeğindeki Yugoslavya’yı bu tür provakasyonlarla paramparça eden bu katiller NATO’yu da devreye sokarak ön Asya ve Ortadoğu’yu kan gölüne çevirmişlerdir. Afkanistan’da katliamlarına hergün yeni bir katliam eklerken Irak’ı fiilen ırk ve mezhep temelinde üçe bölmüşlerdir.Son olarakta, Arap baharı, Arap devrimi safsataları ile Tunus’ta başlattıkları Kuzey Afrika katliamına Mısır ve Libya’da sabi-sübyan demeden yüzbinlerce insanın öldürülmesine neden olmuşlardır.Bu gözü dönmüş caniler bu ülkeleri de sonu belli olmayan karanlık bir ortama itmişlerdir.
YaklaşıkÊ 1,5 yıl önce bazı İslam ülkelerinin taşeronluğa soyunması ile Suriye’de bir operasyon düzenlemişlerdir.Yalnız Suriye operasyonunu her ne kadar sözüm ona Arap devrimlerine benzetseler de ne öz olarak ne de şekil olarak diğerlerine benzememektedir.Öz olarak benzememektedir çünkü diğer Arap ülkelerinde olduğu gibi bu kandan beslenenlerin karnını doyuracak kadar ne yer altı ne yerüstü kaynakları vardır.Silah ticareti ve diğer savaş ganimetlerinden de para kazabileceklerini sanmıyorum.Suriye operasyonu şekil olarakta diğer ülkelerin operasyonuna benzememektedir. Çünkü yavaş yavaş anlaşılıyor ki, burada yapılan operasyon dışardan müdahalelerle gerçekleştiriliyor. Yani burada taşıma su mantığıyla değirmen döndürmeye çalışıyorlar.Bir olay öz ve biçim bakımından diğerlerine benzemiyorsa o zaman bunun altında başka bir çapanoğlu var demektir. Onun için emperyalistlerinin ve taşeronlarının devrim, ulus, demokrasi , istikrar çığırtkanlığını hele hele birilerinin vicdan demogojisini kimse yemez.
Devrim nedir? savaş nedir? Bundan sonraki yazımda ele alacağım.